• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Ergenekonlar, Balyozlar ve daha neler de neler...

28 Nisan 2016
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Asker - sivil hüviyetli karma ihanet örgütleri hakkında günün birinde bir haber patladı. AKP iktidarından hoşnutsuzluk gösteren değişik sektörlerden çok sayıda vatandaş, yurdun farklı bölgelerinden apar topar gözaltına alındılar...

Gerekçesi, iktidarı alaşağı ederek emaneti güvenilir ellere teslim etmek. Bu amaçla planladıkları darbe teşebbüsü...

Değişik kuvvet ve sınıflardan üst rütbeli subaylar, generaller, amiraller, basın dünyasından kişiler, ilim irfan ocaklarından öğretim elemanları, piyasa kurtları vs, vs, derdest edilip götürüldüler...

Darbe ortamında kullanılması düşünülen silah, melbusat ve teçhizatlar gömüldükleri yerlerden topluma açık uygulamalarla çıkarılıyor, kargaşa ortamında hangi camilerin içindeki cemaatıyla birlikte bombalanacağına dair panik ateşini körükleyici haberler havalarda uçuşuyor. Bu arada tutuklamaların yanında suçlananlarla ilgili iddianameler hazırlanıyor...

Genelkurmay eski Başkanlarından İlker Başbuğ paşa da, darbeci grubun arasında terör örgütü üyeliğiyle suçlanarak Silivri mahpushanesine sevk ediliyor...

¥

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devletin ve rejiminin iki tehlikeli düşmanı vardı”. Senaryo, bidayette böyle kurgulanmıştı. Bunlardan birisi sol cepheden komünizm, diğeri de komünizmle uzak yakın bir ilişkisi bulunmadığından sağ cepheye yerleştirilen muhafazakarlığın temsilcisi İslami pratik...

Partisiz başlayan cumhuriyet döneminde bu durumun pek şık düşmeyeceği düşüncesiyle, sol ile ilişkisi sanayileşme hareketini devlet sermayesiyle başlatmaktan öteye götürmeyen-götüremiyen bir parti kuruldu. CHF...

Devir cumhuri demokrasi olduğundan, tek partili siyasi yapı, çağdaşlaşma devrimine yakıştırılamayınca, fabrikacılığı devlet tekelinden kurtarma misyonuyla, aynı zamanda İslami pratiğe de hoşgörü penceresinden bakanlar tarafından, (Bayar-Menderes), DP kuruldu...

İlginçliği kadar ibretliktir de, sağcı ve aynı zamanda  muhafazakar görünümlü DP devletin kemalist rejimini İslami pratiğin tehdit ve tehlikesine karşı koruyucu silah olarak, ceza kanununa meşhur 163. maddeyi getirip yerleştirdi...

Necip Fazıl Kısakürek’ler, Said Nursi Hazretleri ve daha nice nice alim ve mütefekkirler, sağcı dostları eliyle, 163’ün zindanlarında süründüler...

Sonraki yıllarda 163. madde kaldırıldıysa da, çamurunun izi silinmediğinden, 28 Şubatlı günlerde o kara ruh yeniden canlanınca, Erbakan’ın başına musallat oldu. Akabinden, Milli Görüş Gömleğini çıkarmasına rağmen, “lekesi sinmiştir” düşüncesiyle hareket edenler, bu kez başladılar Erdoğan’ın kuyusunu kazmaya...

Bu kuyu kazma işinde, “kanlı mı olacaktı kansız mı” masalı yeniden hatıralarda canlandı. Bu canlanmadır, Silivri’yi aktif hale getiren. Amma ne çare, Ergenekon ve Balyoz davaları hakikate uygun ya da terso kararlarla temize çıkmaya başlayınca, Silivri’nin de raf ömrü tükenişe girdi...

¥

Silivri’nin muvakkat konukları yarınki günlerde devlet hazinesinden yüklü tazminatlar isteyip de almaya başlarsa, bu ödemeler mutlaka halkın cebinden ve nafakasından tırtıklanarak yapılacak. Peki, bizler kimlerden talep edeceğiz, devletin kanun gücünü kullanarak bütçelerimizde açacağı derin yaraların bedellerini...

Vatanı muhafazakarlığın kara pençesinden (!) kurtarma senaryosu Ergenekon ve onun tüm versiyonlarını Kemalizm adına piyasaya sürüp bunlarla ilgili iddianame düzenleyenlerle hüküm kesenler, Silivri kepazeliğinin silsilei- meratip çizgisindeki tek ortak sorumlusu olmak gerekir...

Tazminatların finansmanı için hükümet, çıkaracağı bir kanun ile bu zevata rücu etmeli...

Hele hele ekmeğin aslanın ağzında bulunduğu şu işsizlik ortamında, vasat halkın günahı ne?.. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23