• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Ensarcılık…

18 Nisan 2016
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Vakıf, imkanları kısıtlı ve yetersiz kulların hayrına ve de Allah adına kurulan infak müessesesidir… Daha farklı tarifleri de yapılabilir, şüphesiz. Vakfedilen değerler, irad ve icar gelirleri olabileceği gibi, menkul ya da gayrimenkul varlıklar da vakfın kaynakları arasında yer alabilir…

Vakıf müesseseleri deniz seviyesinin sıfır rakımında ve ufuk hattı üzerinde kurulur. Yani, tam bağımsızdır, tam tarafsızdır, hiç kimsenin değildir. Sağa sola, aşağı yukarı kaydırmanın imkanı yoktur, getirisi ve götürüsüyle, hesabı kitabı tamamıyle Allah’ın kontrol ve denetiminde olup O’nun mülkiyetinde kayıtlıdır…

Amma ne çare, insanoğlu şeytanlaşarak İslamsızlaştığı oranda vakıf tüzel kişiliklerinin  X/Y ekseni üzerindeki konumunu değiştirip, yapısını sulandırarak değerlerini kendi şahsi mülkiyet parkına aktarabilir…

İstanbul Mebusu Metin Külünk’ün bahsettiği, Allah’ın kullarına tanıdığı suç işleme özgürlüğünü kullanabilir.

Özellikle kapitalist ekonominin sıradan halkın iktisadi ırzını uygarlık ve demokrasinin kadın erkek eşitliğini adına paramparça ettiği ülkelerde!…

Böyle ülkelerde vakıf müesseseleri, Allah’ın gökyüzü mülkiyetinden, meşruiyeti tartışmalı sermayenin küf kokulu merdiven altı zulasına indirilebilir…

Vakıflar canlı ve cansız varlıklar yararına ve de Allah Rızası için kurulmuş hayır müessesesi olduklarından, gelir, gider ve bilanço hareketleri her çeşit vergiden muaf tutulurlar. Vakıfların ticari kazançları da vergiden muaftır. Kendi kokuşuk canını, pek de canını vermek istemediği cananından daha fazla sevdiğinden, şirket kazancının büyükçe bir kısmını vergisiz algısız kendi aile fertlerinin yönetimine teslim ettiği vakfına hibe, yardım ve sosyal sorumluluk gösterileriyle aktarıverir…

Bir kısım vakıflarsa, daha ziyade holding vakıflarından bazıları, mektep ticaretiyle de uğraşırlar. Devlet maliyesinden yaptıkları  meşru soygunlarla kurdukları üniversitelerinde özenle yetiştirdikleri süper beyinlerden kendi şirketlerinde faydalanırken, devlet de kendilerine demokrasi adına şapka çıkarabilir…

Kimi vakıflar da alt sınıfa mensup zenciler tarafından kurulur. Zenciler, çoğunlukla Müslüman olup aralarından bir kaçı haylice varsıldır. Bunların vakıfları hizmet vakfı olup, okuyamamış garip gureba çocuklarına yönelik tedrisatları da,  maalesef ne çare, maneviyat ağırlıklıdır…

Devlet kaynaklarının amir-i ita makamındakiler bu gibi vakıflara yakın kişilerse, her iktidarın kendi zenginini yaratma kuralı gereğince, ufak tefek yanlışları görüldüğünde, mali ve maddi destek anlamında bunların üzerleri biraz küllenir…

Son günlerin ahlaki modasından mıdır, yoksa dini   çözülmeden mi, benim haylice kaba ve çirkin dilime rağmen ifade etmekten hicab duyduğum bir takım kara dumanlar, hem de feci şekilde ortalığı kaplamış deniliyor, Ensar’da…

Ölür müsün, öldürür müsün?

Yazımızı burada noktalayıp daha ileriye gitmeyelim. Ola ki dilimiz sürçer de günaha, hem de kebair tarafına boylu boyunca dalıveririz…

Düşünüyor düşünüyorum da, bir amatör Müslüman olarak,  Müslümanlığında profesyonelleşmişlerle kafam ve gönlüm bir türlü uyuşamıyor. 

Sebebi  nedendir aceb?...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23