• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Devlet ana...

03 Eylül 2015
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Kunuri Savaşı gazileri göğüslerinde kahramanlık madalyaları, Kore’den Türkiye’ye dönüyorlar, bütün dünya hayranlıkla ve de kıskançlıkla seyrediyor. Londra Olimpiyatları’ndan dönen güreşçilerimizin göğüslerinde ilave madalya takılacak bir parmaklık boş yer yok, her iki dalın da bütün sıkletlerinde Türk güreşçisi, dünyanın rakipsiz tek gücü...(idi) 

İlkmektebin ardından sanat okulu için istenilen sağlık raporunu alamamış fiziki yapımın minder sporunda yeri yoktu. Madalya umudumuzu Kore gazilerine benzeyebilme şansına bağladık. Ceplerimize doldurduğumuz çakıl taşlarının yardımıyla Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nde boy-kilo dengesini ayarlamanın ardından, yıllar sonra kendimizi Kore’de bulduk.

Muradımıza ermeğe ramak kalmıştı. Ya şehid olacaktık ya gazi...

Mutlu Çınar ile geçmişimizin medar-ı iftiharı tarihi kişiliklerle olayları hatırlamak ve mekânlarını ziyareti bir anlamda dini görev olarak algılayan arkadaşlarının bu amaçla tertip ettikleri Dumlupınar’ı kutlama ve hatırlama gezisine katıldık...

30 Ağustos sabahı Bursa’dan yola koyulan iki otobüslük basın mensubu, öğretim elemanları, akademik kariyer sahibi muhafazakar grubun ilk uğrağı “Devletin Anasını” bağrında yaşatan  Domaniç oldu...

Ertuğrulgazi’nin anası, Osmangazi’nin de nenesikimliğiyle Hayme anamız, hiç birilerimizin haberi, ilgisi ve bilgisi olmaksızın devletin kuruluş temsilcisi olarak Domaniç’in Haymeana köyündeki sekiz köşeli türbesinde yatıyor.

Domaniç, hem manevi yönden hem de yurtluk anlamıyla fiziki yapısında devletimizin kuruluşunu simgeliyor... Dumlupınar ise, yine aynı devletimizin bu kez siyaseten modernizasyon sürecine girmiş halindeki kuruluş ve kurtuluş simgelerinin temsilcisi...

Dumlupınar kasabasında ziyaretçisini karşılayan göze çarpan ilk yapılar, “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” emrinin dünyaya meydan  okurcasına Atatürk’ün ağzından gerçek gazi ve şehitlerimize ilk kez iletildiği ve şimdilerde de müze fonksiyonuna da sahip fiziki yapılar...

Oradan kalkıyoruz Dumlupınar Şehitliği’ne. Arazinin topoğrafik yapısının üzerine ilave dolgularla meydana getirilen yüz küsur basamaklık bir tepe üzerinde inşa edilmiş bir abide ve oradan bakıldığında da aşağılarda kanla yoğurulmuş alanda binlerce şehidimizin ancak bir kaç yüzünün itibari mezar taşları ve baş uçlarında dalgalanan ayyıldızlı küçük boy bayrakçıklar...

Bu manzara karşısında aldı beni, bizatihi kendimin,   tecellisi halinde gerçekten Kore’de toprağa düşmekle, Dumlupınar’daki toprağa düşenler arasında, şehitlik konusunda mukayeseli bir yorumlama...

Niye gitmiştim ben, hem de gönüllü olarak, Kore’ye ve niye gönderilmişti ‘Vatan sağolsun’ haykırışlarının kaynağında yaşayan milyonlarca insancıklarımızın zavallı çocukları ?...

Çocuklarıma miras olarak Kore’de şehitlik ya da kahramanlık belgesi bırakma sevdasının ne cahilce ve aptalca bir sevda olduğunu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri U Thand’ın Kıbrıs konusunda Türkiye’ye karşı takındığı haince ve umursamaz düşmanca tavrını bizatihi idrak ederek anlayabildiğimde aklım aşıma geldi. Utandım kişiliğimden ve de Müslümanlığımdan...

Kura askerlerinin de küffarlar arası savaşa gönderilerek Kore’de toprağa düşürülmesinin siyaseten beklenen karşılığı ise, Türkiye’nin NATO üyeliği... 

Oysa o hain NATO değil miydi, (bizim çocuklar)  tarafından gerçekleştirilen sayısını şaşırdığımız askeri darbelerle militarizmi başımıza bela olarak sıvayan DUMLUPINAR kaçkınları ?...

Bursa’nın ve tarihimizin hizmetkâr aşığı Mutlu Çınar beyefendi ve arkadaşlarına bu vesileyle bir kez daha teşekkürler...

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23