• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Bizim kafamız kel mi?...

23 Şubat 2015
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Gündemle pek ilişkim yok. Haftanın bütününe akortlu yazıp çizme alışkanlığımız, gazetenin bunu haftanın bir iki gününe indiren  idari ceza kararıyla tembelleşince, günlük değişkenlerden bütünüyle koptuk… Geçenlerde baktık ki, birkaç kişi birlik olup bir kızı öldürüp yakmışlar ve hadise de, herkesin dilinde, dikkatimizi çekiverdi…

Müteveffa mı yoksa merhume mi denilmesi gereken bu cinayetin kurbanı üniversite talebesi bir genç kız imiş. Üç kişi birlik olup hayvani güdüleriyle destekli pazu güçleriyle bu kıza saldırmışlar ve sonra da biçip keserek suçlarını gizlemek amacıyla eserlerini yakmışlar…

Cinayet, vahşet ve dehşetengiz yönleriyle herkesin dilinde. Suya sabuna dokunmayan sessiz kitleler, manzaraya bakarak geleceğinden ürperenler, modernler, örtülüler, ilericilerle birlikte gericiler, devletbaşkanları, başbakanlar, politikacılarla memleketimizi iktisaden sahiplenmiş yerli ve yabancı sermaye odakları ve falanlarla filanlar, dipten doruklarına üzgün, bitkin ve yorulmuş, sahtecikten de olsa, utanmış görünüyorlar…

Hemen herkes, cürmünce maktulenin aile efradına sabır ve selamet tavsiye kuyruğunda…

Meseleyi; ciddiyeti, daha doğrusu önem ve ehemi yönünden Hafız Sadettin Kaynak’la yorumlamak kimsenin aklına gelmemiş… Belki gelmiş olabilir de, Mehmed Doğan hariç, seslendirmeye hiç kimsecikler kıçını sıktıramamış…

Sadettin Kaynak, Sultanahmet Camii imam ve hatibiydi. Sırtına atıyorlar bir frak smokin takımını, bir Cuma hutbesi için ittiriveriyorlar kendisini Sultanahmet Minber ve Mihrabına…

Türkçeleştirilmiş ibadet için, Türkçeleştirilmiş namazın başlangıç kurdelesini kestiriyorlar, kendisine, cebren…

Rahmetli, dedemin arkadaşı ve çağdaşı idi. Üzerindeki rejim yasağının kaldırılmasını müteakip eskinin lambalı ahşap radyolarıyla Ankara İstanbul istasyonlarından yayınlanan Türkçe şarkıları dinlerken, bestekar olarak Sadettin Kaynak ismi geçtiğinde dedemin gözleri sulanıp giderdi…

Dedem Rahmet-i Rahmana kavuştu. Sadettin Kaynak’ın kişiliğinde kullanılan işkence merdiveninin son basamağındaki YAŞ silahlarıyla başörtüsü yasakları da kaldırıldı amma, dünya ile birlikte Türkiye ve Türkiyelilere de, Allah’ı unutturan piyasa tanrılarının cebren tapılacak tek ilahı,

Para, hala ayakta…

Memleketimiz viritük veba misali bir cins öldürücü sosyal veba kuşamasının salgınına uğradığından, ölüm sancılarıyla kıvranıp durmakta. Devletbaşkanları, Batıca ifadesiyle Ekselansları, durumun vehametinden haberdar. Bu amaçla geçenlerde şöyle bir kafa kaldırıp hööyttt ile bir denemeye girişti. Asgari ücretliler bile elinde iki bin liralık cep telefonuyla dolaşıyormuş. Bu ne savurganlık…

Mesajı alanlar taksitli satışlara bir sınır getirmek istediler. Cep telefonları taksit yasağına bağlandı. Buna karşılık cepciler, yani Türkiye’nin beşeri sermayesiyle birlikte tüm değerlerinin fiili sahipleri, Cepte taksit alanını bu kez de inadına otuz aya kadar genişlettiler…

Ankara, gıgını bile çıkarmadı, çıkaramadı…

Hiçbir genç kız ve oğlan ile bunlara ilaveten  hacızadelerin Ayşe hanımı ve evliyagillerden Abdürrahim efendinin kendileri ve yeğenleri, yakınlarının nezdinde hala ellili altmışlı yılların meralarında yaşıyormuş gibi görünmek istemiyor…

Görünmemek için girdikleri yolsa, çağdaş kapitalizmdeki kolektif iman kardeşliğinin vampir misali kanını emdikleri kitle mağdurlarını  en sonunda Cübbeli Hoca’nın ağzından itibari şehitlik örtüsüyle  teselliye koşturan GSMH üzerine kurgulu, ulusal zenginleşme yolu…

Yeni Türkiye’nin Gururu…

Geçenlerde Hüseyin Öztürk, “bu memlekette solculuk yeşeremez” buyuruyordu. Solculuğa ne gerek var be kardeşim…

Dağlar taşlar, hem de puşt-pezevenk etiketli sağcı kaynıyor, sağcı… 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23