• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Bir çay varmış Batman’da…

20 Şubat 2017
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Ahmet Kutsi Tecer olacak galiba,

Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür.

Gitmesek de kalmasak da, o köy bizim köyümüzdür”.

Diyerek, devam edip gider…

Bir zamanlar her yazının altında orak çekiç aranılan Türkiye’de, zaman geldi her lafın arkasında bir FETÖ’cülük aranır oldu…

Eski Türkiye’de bu şiiri dillendiren komünist sayılıyordu, şimdilerde de çorbası için sirke sarımsağa hayır diyenlere, 15 Temmuz’un yanında yer aldırmaya başlandıysa da, bereket versin hükümet ricali, “Yok böyle bir şey” diyerek alt tabakadaki cehaleti parlamadan bastırdı.…

Sason Çayının kıyı köşelerinde bir köy var imiş. Köylülerden birisinin de mektepli iki çocuğu. Birisi ilk mektep bire, diğeri de dörde gidiyormuş...

Gitmesek de görmesek de bizim olan o köy, Sason Çayının bu yakasında, çocukların mektebi de karşıda. Aradaki çay güldür güldür akar ve bazı günlerdeyse bölgede termometre eksi on derecelere düşer…

Soğukta sıcakta, çayın sakinliğinde azgınlığında, bizim köyün adamı, kıyıya geldiklerinde çocuklarını sırtlanarak sıra ile karşı kıyıya geçirir, mektep dönüşünde de bu tarafa …

Oluyor bir on-onbeş yıl, Noterler Birliği ya da Odası tarafından üyelerine dağıtılmış bir takvim gözüme ilişmişti. Kapak olarak üzerinde büyükçe bir resim.

Atatürk, harf inkılabından sonra bir köylüyü imtihan ediyor”du

Delikanlıda üst baş, köpeklere ziyafet. Yamalar yama üstüne ve yine de yırtıklar, salma saçak…

Bu iki resme bakarak Türkiye hakkında mukayeseli yorum ve değerlendirmeye kalkarsanız, dünden bugünlere değişen bir şeyin olmadığı kanaatine varırdınız… Peki, bu gökdelenler nenin nesi ve nasıl oluyordu?...

Amacım ve hedefim, ilkokulu bitirdikten sonra sanat okuluna gitmekti. Boy ve kilom tutmadığı için kaydımı yaptıramayınca Bursa’da Setbaşı’nın üst taraflarındaki dağ eteklerine düşen ortaokula gittim. Okulumuza nisbet 100 metreye yakın kot farkıyla, aşağılarda da Gökdere…

Uludağ’dan suyunu yüklenmiş iniyor aşağılara…

Taşları üst üste ve yan yana dizeleyerek hazırladığımız yapma havuzlarda da çocukça yüzmeyi öğreniyoruz…

Bu kadar mı? Hayır değil tabii… 

Nilüfer çayının ova köylerindeki ayaklarında da balık tutuyoruz…

50’li yıllarda da, Kâğıthane Deresi’nde tanklar için çelik izyollu köprü talimlerinde kazaen olmuş gibi suya düşerdik, yüzmek için. Çünkü emniyet gerekçesiyle derede yüzmek yasaktı…

Sason Çayı, sanırım hâlâ temizdir…

Amma ya diğerleri!

Elini veren, hastanede kolunu kestirmeye mahkûm ve bu ve benzeri mahkûmiyetler de, lamı cimi yok,  gökdelenlerin finansman kaynağı…

Bu çapraşıklıkta hükümetin suçu ne?

Hiç sanmıyorum ki, “Haliç’in katili AKP’dir” demiş olayım. AKP, ruhu kabzedilmiş Haliç’in hafif tertip ıslahından sonra geldi bataklığa…

Doğu bölgelerimizin havasında ve suyunda temiz kalarak kirlenmemişliği de, oralarının asker sivil bürokratlara sürgün yeri olarak kullanılmasından…

Ne gereği vardı toprağına, adamına hizmetin!

Bu belalı politik kararı verenler de Tayyip Erdoğan’lar değildi…

Peki, kimlerin hukuk tanımazlığı diyeceksiniz ?...

Erken Cumhuriyet’i takiben kronolojik merdivenden sadarete çıkanların hemen hemen ayırımsız mecmuu…

 Seçimler yapılmış, Türkiye’ye demokrasi gelmiş, serbest ekonomi devrine girilmiş ve Amerika da bizlere kesesini açmış…

İlk Marshall yardımı da postaya verilmiş….

Kalkınmanın ilk faslında yollar ve köprüler, hafif tertibinden tüketim malları üretimi, köylerden şehirlere akın ve gecekondulaşma veya çarpık yapılaşma…

Üretim faktörleri olarak döviz, borçlanarak. Sermaye, emeği baskılayarak. Tüketim, köyden şehirlere göç kervanlarına, hayatın ana unsurlarından toprak, su ve havayı kirletip, israf edip, ettirerek. Kalkındık, geliştik ve zenginleştik…

Türkiye’nin batısı, onca konforuna, zenginlik ve gökdelenlerine karşın yaşanılamaz hale geldi. Doğusu ise, bütün unsurları ve her yönüyle temiz kalmışlığına rağmen, çekilemez durumda...

Sason Çayı; babasıyla, çocuklarıyla ve mektebiyle meydanda…

Bir soru,

Hz. Yezdan’ın Türkiye’de yeniden hukuka saygılı bir organizasyon, suya ve toprağına da sağlıklı temizliğin geri getirilmesine imkan lütfedercesine, fiziki ve sosyal yapılarımızı dipten doruğuna alt üst etse, yeniden yapmak için işe neresinden başlardınız?...

Amma dikkat. Bu iş, anayasa yapmaya benzemez…

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23