• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Asgari ücret üzerine...

05 Haziran 2017
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Asgari ücret, hükümetlerin birikim politikalarında sıkça kullandıkları emme basma tulumba fonksiyonuna sahip bir araçtır...

Devletler, kamu hizmetlerinin finansmanı için kullananlardan vergi toplar. Vergiler halkın mali cüsselerine göre tahakkuk ettirildiğinden, terziler, ayakkabı tamircileriyle, berberler ve sabit gelirli memurlar, yüzlerce insan çalıştıran büyük sermayelere nispeten daha düşük vergi öderler...

Kendi hesabına çalışan tekil mükellefler vergilerini bizzat kendileri götürüp teslim ederken, üç deftere tabi işyerlerinde ücretli işçi olarak çalışanların kazanç ve primleri, şirketleri tarafından kaynağında kesilerek devlete teslim edilir...

Xxxxxxx

Bu arada; devlet adına işlem yürüten hükümetlerin yüzlerce yıllık tecrübeleri, ücretli işçi çalıştıran sermayenin ücretlerden kaynağında kestikleri kazanç vergisiyle sigorta primlerini devlete teslim etmek yerine, zimmetlerine geçirmeye her daim meyilli olabileceğini düşündürür.

Bu kabilden eğilimlerin gerçeğe dönüştüğü her işlem, adıyla da sanıyla da kayıt dışı istihdamı işaret eder...

Esasen büyüklerimiz de her zaman işitip duymaktadırlar, toplanabilen vergilerin toplanması gerekenin üçte bir kadarcığı olduğunu!...

Bu itibarla söylenegelinen bu gerçeğin ışığı altında hükümetler, bu kaçakları önleyebilmek amacıyla bir formül arayışına çıkarlar...

İşte araya arana bulunabilen formül de,

Asgari ücret formülüdür...

Hükümetler, sermayeyi yanına çağırır. Şahit olarak da sendikalar davet edilir. Hükümetler söze başlarlar...

 “Arkadaşlar, sizin şahsi kazanç vergileriniz ayrı bir konu. Lakin işçilerinizin kaynağında keserek bize teslim edeceğiniz kazanç vergilerine gelince, matrah konusunda hepiniz farklı makamlardan çalıp oyarsınız. Kiminiz az keser, kiminiz öfkeyle kalkıp adamın ücretini kurutursunuz. Kiminiz de işçilerinizi kayıt dışına kaydırırsınız...

Bu itibarla hem etiksizliğe yer vermemek hem de işçilerle devletin hakkında yanlışa düşmemek için vergilemede zorunlu bir alt sınır tesbitine karar verdik...

Bunun adı, “Asgari ücret formülüdür”...

İşçilerinize ücret olarak ne verirseniz verin amma, her birinden en azından asgari ücret matrahına göre bu vergiyi kaynağında keseceksiniz...

Yüksek ücretlerle çalıştırdığınız işçileriniz varsa, bu gerçek ücretleri vergiye esas matrah olarak alırsanız, devlet memnun sizler de mutlu olursunuz...

Yok eğer yüksek ücrete de asgarinin matrahını uygulayıp aradaki farkı da cebellezi etmeye kalkışırsanız, dikkatlerimizi üzerinize kilitleriz.”

Hükümetlerin böyle sallamalarına karşın, nalburun kilitleri, nedense hep bozuk çıkar...

Politikacılar kampanya dönemlerinde dar ve sabit gelirlilerin oylarına talip olurken, asgari ücreti, gerçekte ödenen fiili ücretin üzerine eklenecek bir ilaveymiş gibi gösterirler. İstemeseler de böyle bir hava yaratılır. Bu sun’i atmosfer ise, partiler arasındaki asgari ücret vaad parkurunda gereksiz ve çirkin bir yarışmaya yol açar.

Birisi uvertürü üçbin liradan başlatırken diğeri çıtayı beşbine çeker. Bakmışsınız halk nezdindeki itibarına güvenen bir başkasıysa “binbeşyüz benim neyime yetmez” diyerek, bir anlamda sermayeyi daha fazla vergi yükünden azad ederken, eskisine nispetle beşyüz liralık bir fark ile halk nezdindeki itibarını tahkimlemiş olur...

İşte budur “asgari ücret” dedikleri, efsunlayıcı hikâye... 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23