• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Ramazanı Ramazan Tüccarlarından Kurtarmak

29 Mayıs 2017
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

Sükunete ihtiyacımız var…

Hem de çok…

Aslında Ramazan-ı Şerif, hayat akıntısı içinde yönünü yitirmiş, Kur’an’ın tanımlamasıyla biz “Aciz, zalim ve cahil” lerin, varlığın frenkasına tekrar bağlanması için var… Ruh ve beden sükuneti sağlansın ve böylelikle insan ulvi hakikatlerle temas kursun diye… Ancak böylesi imkanlarla donanmış mübarek Ramazan ayı maalesef hocalar, kurumlar ve kanallar tarafından istila edilmiş durumda.

Normalde belli zamanlara has kitle etkinlikleri Ramazan’da 30 gün 30 gece sürüyor... Üstelik hem meydanlarda hem de ekranlarda…Ramazan’ı hiç bilmeyen bir Avustralyalı ekranlara ve meydanlara bakarak rahatlıkla bunun ibadet değil de, bir “panayır ayı” olduğunu düşünebilir.

Ramazanın Yüzleri

Ramazan ayının tartışmasız şampiyonları, Hoca Efendiler…

Şu ara herhangi bir dizi yıldızından daha popülerler.

Hocalar, birkaç istisna dışında hemen her kanaldalar…

Her Ramazan çadırından hocalar çıkıyor…

İftarda bir yerde..

Teravih zamanı başka..

Sahurda apayrı bir yerlerdeler…

Ramazan günlük bir fıkha, gerçekdışı menkıbelere, romantik hikayeciklere indirgenince tabi ki meydan hocalara kalıyor… 

İhtirasla anlatıyor ve çoktan ticarileşmiş ekranlarda “din” üzerinden kitleyi yakalayabilmek için en fantastik hikayelerle rekabetin şiddetini tırmandırıyorlar…

Kan gölüne dönmüş Müslüman coğrafyaları,

mülteci hayatı yaşayan milyonlarca Müslüman’ın durumu,

adalet,

beslenme,

sağlık,

yoksulluk,

cehalet gibi devasa sorunların girdabında perişan bir hayat yaşayan Müslümanlar konusunda bir mezar taşı kadar sessizler…

Ramazanın Mekanları

Ekranlardaki şamatanın bir benzeri kentin meydanlarına kurulan Ramazan etkinlik alanlarında da dönüyor. Mutantan çadırlarda her gün şiir, müzik, sohbet, tarih, tiyatro ve kültür programları yapılıyor…

Bir etkinliği Ramazana uygun hale getirmek için tanıtımındaki “konser “ifadesi yerine “dinleti “kullanılması dinileşmesi için yeterli olabiliyor…

Alanlarda hınca hınç dolu hediyelik eşya dükkanları…

Ramazan bizim iktidarımızda böyle bir algı kalıbının içine oturtuldu maalesef.

Yoksulun kendini daha yoksul, daha ezik hissettiği müsrif sofralarla özdeşleşti Ramazan…

Yazık ki bugün yirmili yaşlarda bir genç Ramazanın siluetini aşağı yukarı böyle sathi, yozlaşmış çizgilerle resmedecektir.

Ramazanın Sofraları

Bu sofralarda dayanışma yok.

Bu sofralarda ihlas yok.

Bu sofralarda kardeşlik yok.

Bu sofralarda mütevazilik yok.

Yalnızca geleneğin icrasından kaynaklı bir tokluk ve iftar sofralarının debdebesi üzerinden bir gösteriş yarışı var…

Oysa Ramazan…

Zamanı,

hayatı,

ölümü,

ebediyeti,

vahyi,

hesabı,

Rabbül Alemin’i tefekkür etme ayı değil mi?

Ramazan, yeni, diri bir rota çizmek için ruha doğru derinleşme ayı değil mi?

Sükûnetle, murakabeyle ibadetlere yoğunlaşma, Kitab’ı Kerimle hemhal olma, gerekmedikçe kelamdan kaçınma ayı değil mi? (Sahi, bizim “savm’ı samt – susma orucu” diye bir geleneğimiz vardı, değil mi?)

Takvada yarışma, sadakayı borçlu gibi verme ayı değil mi?

Ramazanı Kurtarmak

Belki Diyanet olaya el atmalı, belki de bu etkinliklerin sahipleri mübarek ay hürmetine el çekmeliler Ramazandan…

Bunlar da olmazsa bizzat vatandaş olaya vaziyet etmeli…

Tefekkürsüz, aşksız hocalar ekranlardan, kanallardan alınmalı…

Eğer birileri ekranlara, meydanlara çıkıp konuşacaksa bunlar, bir vakit kazası olmayan, dinin bilgisine değil, ‘ruhuna’ sahip, ‘istikamet’ sahibi köylü ihtiyarlarımız olmalı.

Israrla televizyonda bir şey yayımlanacaksa bu geçtiğimiz yıllara ait Ramazan programları olmalı. Ne de olsa sorularda aynı, cevaplarda, masraftan kaçınılmalı…

Kurumlar, tüm camilerde hatimle teravih kılınmasını mümkün hale getirmeli.

Meddahlı tiyatrolu, tarih ve kültür sohbetli programlara son verilmeli ve hayatın sesi ruh kıpırdayışları sezilecek kadar kısılmalı.

İftar sofraları kurum ve kişilerin PR yapma yeri olmaktan kurtarılmalı

İftarda tevazu ön plana çıkarılmalı zengin menüler kınanmalı.

Facebook, twitter, instagram’ın kirletmediği iftar sofraları kurulmalı ve oruçlar mahviyetle açılmalı…

Emin olunuz, geri kalanını halk şimdiye dek asırlardır nasıl yaptıysa bundan sonra da öyle yapacaktır. Ramazanın ruhaniyetine uygun kendince ibadetlerle sessiz sedasız onu ihya edecektir. Bu haliyle Ramazan şirinliklerinin sadra şifa bir yanı olmadığı bilinmeli. Ramazanı,  Ramazanda, Ramazan tüccarlarından kurtarmalı…

TRT’YE BİR TEBRİK, BİR TEESSÜF  

Başlı başına bir hayret vesilesi…TRT’de, ‘Kur’an’ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’ izlemek…Gerçi ‘yarışma’ ifadesi fazlasıyla dönemin habis ruhunu yansıtıyor olsa da, önemi yok, telafisi mümkün. TRT bu programıyla şaklabanlıklara tevessül etmeden mübarek ayın ruhunu yakalayabilecek bir muhtevanın nasıl olacağını ortaya koymuş oldu. Tebrik ediyoruz…

Ancak yarışma için vadedilen ödül ise hayli düşündürücü. Kanal, Kadir Gecesi yapılacak finalde birinci olacak kişiye kanal 50 tam altın taahhüt ediyor. Oysa yine TRT imzalı “Ana Kuzusu”nda kazanana 1000 çeyrek altın uygun görülüyor.

Vatandaşın kesesinden hiç kimseye bu limitte bir hediye verilmesin elbette, bu net, ama birilerine verilecekse burada tercihin ne olması gerektiğini okuyucularımız vicdanlarında cevaplasınlar.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23