• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Size kim inanır Ekrem? Size kim güvenir Hidayet?

19 Aralık 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Tesadüf bu ya.

Fetullah Gülen’e bağlı Zaman gazetesi ve Samanyoluhaber’in genel yayın müdürleri Çağlayan Adliyesi’nde sorgulanırken..

Akit’in Sorumlu Yazıişleri Müdürü olarak benim de, Fetullah Gülen’in şikayeti üzerine, Bakırköy’de duruşmam vardı..

Hem de aynı saatlerde..

Onlar sorgulanırken yeri göğe birbirine katıyorlar, “Bu ülkede basın özgür değil. Bu ülkede hürriyet yok..” diye bağırarak!

Ama onların hocalarının şikayeti ile, Akit’in sorumlu müdürü Bakırköy’de 7 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası istemi ile yargılanıyor..

Bu nasıl iş?

Bu nasıl dürüstlük?

Bu nasıl, “Basın özgürlüğünden yana olmak?”

Basın özgürlüğüne inanıyorsanız..

“Bana hakaret etti” diyerek.. “Benim konuşmamı yayınladı” diyerek, gazeteciler hakkında şikayetçi olamazsınız..

Gazetecilerin cezaevine girmesi için şikayetçi oluyorsanız, o zaman ikiyüzlülük yapmayın; “Basın özgür değil” demeyin...

Hani bir küfür edersiniz.

“Ne yapsın, şikayetçi olmasın mı?” dersiniz.

Ortada küfür yok, 20 yıla kadar hapis verilmesini istiyorlar..

Ne denilmiş?

Kanaltürk’e 8 trilyon lirayı, daha reklamlar yayınlanmadan trink veren..

Daha doğrusu milletin zekası ile dalga geçerek, “Fiyatlar uygundu, peşin peşin 3-4 yıllık reklam parasını önceden ödedik” diyen Koç’tan, niye hesap sorulmadığını yazmışız!

Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadetinde, helikopterin sahibi olan şirketin bir numarası Ali Sabancı’nın ifadesinin bile alınmadığını yazıp, her iki olayı da “Paralel koruma” diye haberleştirmişiz.

Fetullah Gülen, Pensilvanya’dan şikayet ediyor..

Nedir kardeşim, sizin istediğiniz?

Siz istediğinize “Hırsız” diyeceksiniz.

İstediğinize “Haramzade” diyeceksiniz.

İstediğinize “Başçalan” diyeceksiniz..

Bunu bir görev addedeceksiniz..

Bundan dolayı sorgulandığınızda, “Basın özgürlüğü kısıtlanıyor” diyeceksiniz!

Ama biz size, “Paralel koruma” diyemeyeceğiz!

Koruduğunuz işadamlarını haberleştiremeyeceğiz!

Öyle mi?

Sizin köydeki basın özgürlüğü, böyle midir, Cemaatçi kardeşler?

Empati yapmaya çalışıyorum.

“Gerçekten, Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca, Tahşiye örgütüne arka planda bir tuzak kurulduğunu bilmeden, bu işe bulaşmış olabilirler mi?” diye..

İnanmak istiyorum kendilerine..

Ama..

Tuzağı kurmakla suçlanan polisler..

Emniyet müdürleri..

Savcılar..

Bu iki arkadaş tarafından “kahraman” ilan edildikçe...

Bu kumpastan dolayı gözaltına alınan emniyet müdürünün, cemaatin bir TV’sinden çıkıp, diğer TV’sindeki canlı yayın haberlere katıldığını.. Ona buna çamur atmasına zemin hazırlandığını hatırladıkça..

Kendime isyan ediyorum: 

“Ne empatisi? Bunlar resmen, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Bizi enayi yerine koyuyorlar” diyorum..

Kendimi o arkadaşların yerine koymaktan vazgeçiyorum..

Başkalarının verdiği yanlış bilgi ile, birisi hakkında bir haksızlık etmiş isem..

Ne yapmam gerekir?

Doğruyu öğrendiğim andan itibaren, kumpasçılarla ilişkimi kesmem..

Tuzakçılara tepki vermem..

Mağdurlara elimi uzatmam gerekir..

Bu arkadaşlar ne yapıyorlar?

1 sene boyunca takip ettikleri ve “Tahşiyeciler” diye suçladıkları insanların tek bir yasadışı eylemlerini gösteremiyorlar..

Özür dileyeceklerine, “Madem 17 ay cezaevinde kalanlar suçsuz imişler, onları suçlayıcı açıklama yapan vali niye gözaltına alınmıyor? Emniyet müdürü niye imzaladığı belge sebebi ile hesap vermiyor” türünden ahlaksızca savunmalar geliştiriyorlar.

Ulan ahlaksızlar.

Size inanmışlarsa.. Size güvenmişlerse..

Ve aldatılmışlarsa..

Siz daha hesap vermeden, önce onlar mı hesap verecek?

“5 bin tane haber geliyor.. Ben ne bileyim, o haberlerin arasındaki, Tahşiye diye suçlananların aslında masum olduklarını” diyor, Ekrem Dumanlı..

Yüzde yüz doğru olan bir savunma..

Ama Ekrem..

Senin hocan, “Hastayım” diyerek gittiği ABD’de, 15 yıl kalırsa.. Sanki bir tek onun kalbi varmış gibi, Türkiye’ye dönmez ve 15 yıldır hastalığını bahane ederse..

Yalancılığı tescillenirse..

“Siyasetten uzağız” derken, pis siyasetin her türlü çeşidini sergilerseniz.. 

Sadece bir partiyi değil. Dört-beş partiyi birden destekleyecek kadar kirli politika izlerseniz..

“BDP, PKK’nın uzantısıdır” derken, sırf AK Parti kazanmasın diye, Güneydoğu’da müridlerinize “BDP’ye oy verin” diyecek kadar ikiyüzlü olursanız..

Validebağ’daki camiye utanmadan, sıkılmadan karşı çıkarsanız.

Sizin ekranınızdan bir utanmaz, Çamlıca Camii için “Pis” derse..

Size kim inanır, Ekrem?

Söyle, size kim güvenir Hidayet?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23