Sema Silkin Ün hanımefendiden cevap
Sema Silkin Ün hanımefendiden cevap
ALİ KARAHASANOĞLU
Gazze’ye insani yardım götürmek üzere yola çıkan Sumud filosu-Özgürlük filosu; Mavi Marmara’nın devamı olarak, soykırım suçunun faili İsrail haydutlarının acımasızlığını bile bile, canlarını tehlikeye atan insanların attığı bir adım..
Eleştirmek aklımın ucundan geçmez..
Düşüncelerinizi yazıya dökerken, biraz daha kontrol etme imkanınız, tekrar okuma, gözden geçirme, yanlış anlama ihtimali olan bölümleri düzeltme imkanınız oluyor.
Ama; hafta içi her gün sabah, 10.30-11.50 arasında akittv’de yayınlanan Manşetlerin Dili programında, çoğu defa da o anlık sorulara verdiğim cevaplarda, hatta programda gündeme taşıdığımız medya organlarının haberlerinin başlıklarındaki çelişkilerden de etkilenerek, tam ifade edemediğimiz, yapmak istediğimiz kıyaslamaları tam olarak izleyiciye aktaramadığımız noktalar olabiliyor..
Özgürlük filosu ile Gazze’deki dramı dünya gündemine oturtmak için harekete geçen, Türkiye’den üç milletvekilinin de bulunduğu filoda yer alanlar, İsrailli haydutlar tarafından alıkonuldu..
Saadet Partisi milletvekilleri Necmettin Çalışkan ve Mehmet Atmaca, Gelecek Partisi Milletvekili Sema Silkin Ün, uluslararası sularda İsrail tarafından sergilenen haydutluk sonucu engellendiler, Azerbaycan’a yollandılar.. Ordan Türkiye’ye döndüler..
Dönüşte; milletvekillerinin ve karşılayanların yaptıkları konuşmalar, televizyonlardan canlı olarak yayınlandı..
Konuşmalar sırasında, Emine Erdoğan hanımefendi ile çok yakın bir çalışma hayatı geçmişi de olan Sema Silkin Ün hanımefendinin, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Dışışleri bakanlığımız görevlileri ve bazı partililerden sonra, CHP’nin eski ve yeni genel başkanlarının da adlarını vererek teşekkür etmesi, bende feverana sebep oldu..
Benim bakış açımda, bu iki genel başkan da, Sumud ve Özgürlük Filosu’nun insani yardım götürmek istediği Gazzelilerin temsilcisi konumundaki HAMAS için, ‘terör örgütü’ diyen isimlerdi..
Ama tabii ki olayın bir de farklı yanı vardı. Siz, insani yardım için Gazze’ye giderken, sizi arayan, eşinizi arayan, iyi dileklerde bulunan siyasi partilerin yeni ve eski genel başkanlarına, isimlerini zikrederek teşekkür etme ihtiyacı hissettiğiniz anda..
Duygular, idealler, hedefler, beklentiler fırtınası yaşanıyor.
Ben başka bir noktaya, sözün sahibi bir başka noktaya savruluyor..
Ve ben Manşetlerin Dili programındaki canlı yayında konuyu değerlendirirken; burada tekrarlayarak “Ben haklıyım bakın ..” modunda, kısır bir tartışmaya sebep olacak bir cümle kurmak istemediğim için, daha fazla ayrıntısını vermiyorum. Ama merak edenler, bu ülkeyi yönetme iddiasındaki Saadet Partisi’nin bazı yöneticilerinin, şahsıma, içinde bulunduğum medya kuruluşuna yaptıkları hakaretlerde haklı olup olmadıklarını test etmek için, onların paylaştıkları, benim sözlerimi içeren kısacık bölümün önünü ve arkasını da izlemelerini tavsiye ederek..
Sema Silkin Ün hanımefendiye, eşi Taha Ün beyefendiye geçmiş olsun dileklerimi ileterek, Erbakan hocamızın sürekli tekrarladığı, Hz. Peygamberin o çok önemli duasını, başta kendim için olmak üzere ve sonrasında hâlen Saadet Partisi’nde yönetici olan ve beni tahkir eden kardeşlerime önererek tekrarlıyorum:
“Yâ Rabbi, hakkı hak olarak gösterip, ona uymayı; bâtılı bâtıl olarak gösterip, ondan kaçınmayı bize nasip eyle!”
Ne kadar önemli..
Hak diye gördüğüm bir şey, olur ya.. Beşeriz, şaşarız, ‘batıl’ olabilir..
‘Batıl’ diye gördüğümüz şey, olur ya, ‘hak’tır..
Sadece ‘hak’ çerçevesinde hareket etmek değil, sadece ‘batıl’dan kaçınma değil..
Bir de ‘hak’ olan şeyi, ‘hak’ olarak ‘doğru’ olarak görmek, görebilmek çok çok önemli..
‘Batıl’ olan şeyi ‘batıl’ olarak, ‘yanlış’ olarak görebilmek çok çok önemli..
35 yıl önce, “Dindar insanların da medyası olmalı. Dini hassasiyetleri gözetenlerin örnek bir mücadelesi olmalı” diyerek.. “Alnı secdeli insanlara müşfik, inkarcılara şedit olma” iddiası ile yola çıkmamızın gereğini ifa etmek üzere..
Yazımdan, konuşmalarımdan rencide olan insanlarımız var ise, Allah rızası için yaptıkları girişimlerde kendilerine küçücük bir üzüntü veren sözüm var ise, helallik dileyerek..
Beni, gece gündüz çalışarak “var olması” için gayret sarfettiğim, (bana göre) Allah rızası için yaptığım bu çalışmayı, “Akit’i kapatın. Yerine tuvalet yapın” diyerek değerlendiren alnı secdelilere de hakkımı helal ederek..
Bundan sonrası için, Suriyeli çocuklara sahip çıkma konusunda da..
Gazze’deki çocuklara sahip çıkma konusunda da..
Türkiye’deki çocuklara sahip çıkma konusunda da..
Dini hassasiyete sahip tüm insanlarımızın birlikte mücadele edebilme iradesini göstermelerine yönelik umudumu not ederek, Sema Silkin Ün hanımefendinin açıklamasını, istifadenize sunuyorum:
“Sumud ve Özgürlük Filosu Deneyimim Üzerine
1–15 Eylül tarihleri arasında Sumud Filosuna katılmak üzere Tunus’ta bulundum. Ancak son anda alınan bir kararla milletvekilleri filoda yer alamadı. Türkiye’ye dönüşümün ardından Avrupa’dan yola çıkacak yeni filoları yakından takip ettim ve 30 Eylül’de İtalya’dan hareket eden Özgürlük Filosuna dahil olabildim.
8 Ekim Çarşamba sabahı saat 05.00 civarında, İsrail askerleri gemimize saldırı düzenledi. Karşıma çıkan her askere ve polise, taşıdığım pasaportun temsil ettiği ülkenin gücüne inanarak, Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili olduğumu ve buna göre muamele edilmesi gerektiğini açıkça belirttim. Bu ifadeyi kullanmayan bazı arkadaşlarımın farklı muamelelere maruz kaldığını sonradan öğrendim.
Yaklaşık 16 saatlik alıkonulmanın ardından, Avrupa milletvekilleriyle birlikte cezaevi aracına alındım. Daha sonra havalimanına yakın bir polis merkezinde, tek başıma bir odada sandalyede geçirilen 16 saatlik tutukluluk sürecim oldu.
Azerbaycan üzerinden planlanan dönüş yolculuğumuzun ardından, hem filoya verdikleri destekleri hem de ailemi arayarak gösterdikleri hassasiyetleri nedeniyle teşekkür ettiğim birçok isim olduğunu ifade etmek isterim.
Buna karşın, 22 vatandaşının İsrail tarafından alıkonulduğu bir durumda, ülkemin Cumhurbaşkanının tek bir cümleyle dahi olsa bu olaya değinmesini beklerdim. Şahsen bir telefon beklemedim; ancak böylesi bir hadise karşısında sessiz kalınması, doğal olarak benim de bu çerçevede şahsına teşekkür etmemi gereksiz kılmıştır.
Ben, yapılan doğru işlerde muhalif pozisyonumu göz önünde bulundurmaksızın özgüvenle destek verebilen genç bir siyasetçiyim. Nitekim dönüşümden sonra katıldığım muhalif bir gazeteci arkadaşımızın televizyon programında, ateşkes masasında Türkiye’nin var olmasını Cumhurbaşkanımızın bir başarısı olarak dile getirdim.
Bu satırları, kendimi açıklamak için değil; Müslüman adaletine, hakkaniyete ve vicdanın terazisine katkı sunmak için kaleme alıyorum.
Sema Silkin ÜN”
Not: Gazze’deki soykırımın sonlandığı böyle bir günde, o “an”a giden “One minute”den başlayan, “Mavi Marmara”dan devam eden, “Sumud ve Özgürlük Filosu” ile perçinlenen sürecin (inşallah), iki devletli bir çözüm ile sonuçlandığı günde, sizler belki sonuçla ilgili yazıyı bekliyordunuz.
Biz o sonuca giden yolda, büyük bir çaba ile döşenen taşların yerleştirilmesindeki zorlukları, tarihe de not düşmek ve cevap hakkına saygımız gereği kaleme almış olduk.. İnşallah, ilk aşamada ülkemizdeki alnı secdeli insanların, sonraki aşamada ülke genelinde vicdan sahibi her görüşten insanın birlikte hareket etmeleri için bir vesile olur.