• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

PKK’yı şişirenlerin kendileri şişti!

11 Ekim 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Yok “Apo’ya ne sözler verildi...”

Yok “PKK’lılar ne karşılığında silah bıraktı..”

Yok “Askerimiz artık silah kullanamıyor, hakimiyet PKK’nın eline geçti!..”

Yok “Önceki yıllara göre PKK, Güneydoğu’da çok daha kesin bir hakimiyet sağladı!..”

Yok “Tavizler verildi, bölündük.”

Yok “Özerklik ilan ettiler.”

Yok “Parçalandık”..

Neler dediler neler!..

Yaşadığımız son olaylar ışığında, bu eleştirileri bir irdeleyin bakalım.

Azıcık hak verir misiniz, bu eleştirilere..

Bölündüysek.. Özerklik ilan edildi ise.. Güneydoğu’da artık sadece PKK’nın sözü geçiyorsa..

Kobani için Türkiye Cumhuriyeti’nden niye yardım istiyorlar?

Düne kadar Güneydoğu’da asker vurup, kaçtıkları Suriye’de bile, bugün kendi güvenliklerini sağlayamayan PKK’lıları şişirenlerin amaçları ne? 

PKK gözlüğü ile olaylara bakan Hasan Cemal’ler.. Cengiz Çandar’lar.. Nuray Mert’ler.. Ahmet Altan’lar.. Mehmet Altan’lar..

Ulusalcı cepheden olaya bakıp, sırf hükümete vurmak için, bile bile yalan söyleyen Yılmaz Özdil’ler, Emin Çölaşan’a, Saygı Öztürk’ler..

Milliyetçi pencereden olayları yorumladığını söyleyen Devlet Bahçeli’ler, Özcan Yeniçeri’ler, Oktay Vural’lar..  

Ne oldu beyler? 

Kiminiz isteyerek.. Kiminiz farkına varmadan PKK’yı şişirirken..

Kendiniz şiştiniz değil mi?

Şişiricilerin iddialarının tam aksine..

PKK’nın güçsüzlüğünü bir kenara bırakın..

Türkiye’nin de, düne göre, çok daha güçlü bir devlet profili verdiği çok açık..

Hem güçlü.. Hem de hukuka bağlı..

Düne kadar, eli kanlı katiller gelip, askerimizi şehid edip, kollarını sallayarak geçip gidiyorlardı.

Polisimizi vurup, kaçıp gidiyorlardı..

Gece yarısı bastıkları karakollarımıza, ertesi sabah vaktine kadar yardım ulaştıramadığımız oluyordu.. 

İnşallah, daha silahın tetiğine basmadan, teşebbüs aşamasında iken katillerin derdest edilecekleri günler de yakındır ama..

Bugün için..

Düne göre çok daha ileri bir noktadayız..

İki polisimizi şehid eden katiller, 45 dakika sonra.. Kıstırıldılar.. Ve teslim olmadıkları için, ölü ele geçirildiler..

Yok öyle, vuranın yanına kâr kalması! Yok öyle, sahipsiz asker.. Sahipsiz polis dönemi..

Ya teslim olurlar, ya da hesabı hemen o gün, o saatte görülür..

Devletin eski hantallığına bir bakın..

Bir de şimdinin cevvaliyetine..

Önceki akşam, Bingöl Emniyet Müdürü ve yardımcısı ile komiserimiz vuruluyor.

Müdür yardımcısı ve komiser şehid, müdür ise yaralı..

Hemen bir saat sonra, müdürün yerine yeni müdür atanıyor.. 

Sadece atama değil.. Geceyarısı, hemen Bingöl’e gidip, görevine başlıyor..

Devlet “boşluk” kabul etmez..

Ülkeyi yönetenler de, “boşluk”a izin vermiyor..

Ecevit’in başbakanlığı döneminde, ayaklarını sürterek yürüdüğü o meşhur görüntüler, çoğumuzun hafızasındadır..

Devlet artık öyle ağır aksak yürümüyor..

Koşan Cumhurbaşkanı var. 

Hızlı yürüyen Başbakan var..

Ve..

O hız.. Bu çabuk karar verme.. Emniyet müdürü vurulmasından üç saat sonra, hemen yeni müdürü o ilimizde göreve başlatıyor..

Düne kadar Kürt kardeşlerimiz, “Güneydoğu’da faili meçhul cinayetler yaşanıyor. Nasıl Müslümansınız?.. Siz de bir tepki koysanıza..” diyorlardı..

Faili meçhullerde dindar Müslümanların hiçbir sorumluluğu yoktu..

Ama gücümüz yettiği oranda, o cinayetlere sessiz de kalmamamız, inancımızın gereği idi..

Hem ateistlerin propagandasını yapmamalı..

Hem de, insan hakkı ihlallerine itiraz etmeli idik..

Elhamdülillah..

Gücümüz yettiğince haksızlıkları dillendirdik..

Daha önemlisi..

Kürt kardeşlerimizin bazısı, kısmen nankörlük yapsalar da.. İşbaşına getirilen dindar yöneticiler sayesinde, ülkemizde faili meçhuller hemen hemen bitme noktasına geldi..

Artık küçük Ceylan’lar kim vurduya gitmiyor..

Artık 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’lar ölmüyor.. (Kimse Berkin Elvan’ı ve benzerlerini karşı örnek olarak bana getirmesin. Benim verdiğim Ceylan ve Uğur örnekleri, gerçekten herhangi bir kusuru olmaksızın ölen çocuklar.. Berkin ve diğerlerinin, küçük oldukları için mazur görebileceğimiz ama, varlığını kesinlikle inkâr edemeyeceğimiz bazı kusurları vardı..) 

Şimdi faili meçhullerin, katliamların sonlandırılmasında, hedef daha büyük..

Hem dindar yöneticiler açısından. Hem de dindar yöneticileri sabah akşam karalamaya çalışan kürtlerin içindeki (azınlık da olsa, sesi çok çıkan) ateist grup için, Türkiye’ye biçilen görev daha büyük..

Nedir yeni hedef? Nedir yeni görev?

Sadece Türkiye cumhuriyeti sınırları içinde değil. Sınırlarımızın dışında da, faili meçhulleri bitirtmek! Faili meçhullere, katliamlara izin vermemek..

Öyle ya.. Kobani sınırlarımız içinde değil..

Ama Kobani’deki katliamı önlenmesi,Tük hükümetinden isteniyor.

Düne kadar, Güneydoğu’daki faili meçhullerin sorumlusu olan devlet, artık kendi sınırları içindeki faili meçhulleri sonlandırdığı gibi..

Sınır dışında da, faili meçhullere izin vermeyecek, engelleyecek güce ulaştı..

En azından bu yönde talepte bulunulmaya başlanıldı..

İnşallah o da gerçekleşecektir.

Bölgemizde; Türkiye ne istiyorsa (Allah’ın izni ile) yapılacak, ne istemiyorsa (Allah’ın izni ile) yapılmayacak bir döneme artık geçtik sayılır!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23