• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Pensilvanya darbe günlerini, darbecileri özlemiş!

28 Mart 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Pensilvanya’daki örgüt lideri, askeri darbe dönemlerinden örnek verip, darbecilere güzellemeler yapmış..

Askeri dönemlerde, cezaların şahsiliği prensibinin uygulandığını, suçluların akrabalarının mağdur edilmediğini iddia etmiş..

Böylece farkında olmadan..

Aslında ortada bir suç olduğunu..

17-25 Aralık darbe girişimlerinin failleri olduklarını..

15 Temmuz darbesinin faili olduklarını..

Ama kendilerinin uyanıklık yapıp yurtdışına kaçtıkları için..

Türkiye’deki akrabalarının gözaltına alınarak “suçların şahsiliği” ilkesine aykırı davranıldığını iddia etmiş..

Adama bakın..

Suçu işleyecekler..

Sonra yurtdışına kaçacaklar..

Yurtdışında kendilerini kullanan dış devletlerin kucağına oturup..

Türkiye’ye “nanik” yapacaklar..

Biz de, Türkiye’deki akrabalarını, “Bildiklerini açıklamama.. Delilleri karartma.. Örgüt menfaatlerinden yararlanma” gibi suçlardan da olsa..

Yurtdışına kaçanların yakınlarını sorgulamayacak, derdimize yanacakmışız..

Nerde o yoğurdun bolluğu?

“Kalp rahatsızlığım var” diye gittiği ABD’de 17 yıldır kendisi keyif sürüyor..

Buradaki akrabalarının gözaltına alınmalarını, tutuklanmalarını, “suç ve cezada şahsilik” prensibi gereği hukuka aykırı görüyor..

Eğer gerçekten burdaki akrabalar tamamen kusursuz iseler..

Bildiklerini anlatmadıkları için, delilleri gizledikleri için değil de.. Sadece akraba oldukları için gözaltına alınıp sorgulanıyor iseler..

Çözüm basit..

Yurtdışındaki kaçaklar gelsinler Türkiye’ye, mağdur insanlar da haksızlığa uğramasınlar..

Gelsin Fetullah Gülen Türkiye’ye..

Onun yüzünden tutuklanan akrabaları var ise..

Onların başka suçları da yok ise..

Bırakılsınlar..

Yoksa..

“Nasıl olsa sırtımı ABD’ye dayadım.. Beni buradan alıp götüremiyorlar” diyerek kendisini cezadan kurtardığını sanıp..

Bir de..

Örgütün menfaatlerinden yararlanan Türkiye’deki akrabalarını da..

“Suç ve cezada şahsilik var. Akrabamızdan ne istiyorsunuz” diye kurtarmaya kalkıyorsanız..

Kimse sizin bu numaranızı yemez beyler..

Sizin bu yaptığınıza, “hukuk talebi” değil,  “hukuku istismar” denir beyler..

Dün FETÖ duruşmalarından birisi daha başladı.

Sözümona gazetecilerin ağırlıklı olduğu dosya..

Bu kapsamda, Samanyolu TV’nin başındaki Hidayet Karaca, ifade veriyor..

Şöyle diyor Karaca:

“Hizmet hareketini örgüt olarak kabul etmiyorum. Yayın kurumlarının hizmet hareketinin bir şirketi olduğunu kabul etmiyorum. Hizmet hareketini, kanaat önderliğini Fetullah Gülen’in yaptığı, dünyada hoşgörü ve barış mesajları veren bir yapılanma olarak biliyorum.”

Adam hâlâ cezaevine girdiği günlerde takılıp kalmış.

Hâlâ “hoşgörü”den bahsediyor..

Hâlâ, “barış mesajları”ndan bahsediyor.

Oysa köprünün altından o kadar çok su aktı ki..

Hoşgörü edebiyatının altında, ne numaralar döndürüldüğü ayan beyan ortaya çıktı..

Hoşgörünün bir maske olduğu ayan beyan ortaya çıktı..

Başbakanın, bakanların gizli gizli takip edildikleri.. Telefonlarının bile dinlendiği..

Bunlar yapılırken, hiçbir hukuk kuralının, hiçbir ahlak kuralının dikkate alınmadığını gördük..

Hoşgörünün arkasında ne kadar gaddar bir kafa yapısının olduğuna bire bir şahit olduk..

Ama Hidayet Karaca, hâlâ 2010’lara kadarki söylemle konuşuyor..

15 Temmuz’dan habersizmiş gibi savunma yapıyor..

Samanyolu televizyonunda yayınlanan filmdeki “karanlık kurul”da konuşulacak hususları bile, Pensilvanya’ya soran ve filmi ona göre çektiren Hidayet Karaca, şimdi geldiğimiz noktada, Samanyolu Televizyonu’nun Fetullah Gülen ile ilgisi olmadığını söylüyor..

Aklımızla, zekamızla alay ediyor..

Hidayet Karaca’nın, dün mahkemede verdiği şu ifadeye bakar mısınız:

“Bu yayın organları Fetullah Gülen’i sevebilir, açıklamalarını verebilir. Ama birisine bağlı olarak hareket ettiğini düşünmüyorum. Kendi bağımsız yayın anlayışına göre hareket etmiştir.”

Tuvalete giderken bile Pensilvanya’ya soran bu zevat, “Sevebiliriz ama.. Bağımlı değiliz” savunması ile, mahkumiyetten kurtulacağını sanıyor..

Toplanan paralarda söz sahibi olan Gülen..

Kadroyu belirleyen Gülen..

Genel müdürü atayan Gülen..

Yayınlanacak filmlerdeki senaryonun bile sorulduğu zat Gülen..

17 Aralık darbesi olduğunda, polis müdürlerine sahip çıkan Gülen..

Bedduayı eden Gülen..

Ama kağıt üstünde, Gülen’in ismi geçmiyor ya..

Hidayet Karaca da, sabahtan akşama kadar yaptıkları yayınlarda, Gülen’i nasıl savunduklarını unutmuş, bağımlı olmadıklarını iddia ediyor..

Öyle bağımlı idiniz ki..

Dininizin de önüne geçti, bağımlılığınız..

Sırf Gülen’i savunuyor, onun terörist olmadığını söylüyor diye, Allah’ın ayeti ile alay eden Şahin Alpay’lara.. Eser Karakaş’lara.. Ahmet Altan’lara o televizyonda programlar yaptırdınız..

Sırf muhalif olduğunuz partinin belediyesine çakmak için.. Validebağ Camii’nin yapımına, televizyonda yaptığınız yayınlarla karşı çıktınız..

Tek gayenizin İslam olduğunu söyler iken..

Tek gayenizi, Fetullah Gülen’i kurtarma olarak hayata geçirdiniz..

Ve bugün geldiğiniz noktada..

Neyiniz var ise gitti..

Pişman olup, tövbe edeceğinize..

Riyakarlıkta, nifakta, nankörlükte ısrar edip, kafirlerle el ele vererek Müslümanlara saldırmaya devam ediyorsunuz..

Dünyanızı berbat ettiniz..

Ahiretinizi kurtarmak için de, küçücük bir gayret göstermiyorsunuz..

“Hainlik ettik, affedin” diyeceğinize..

“Üç maymun”u oynayarak, hem bizleri, hem de (hâşâ) Allah’ı kandırdığınızı sanıyorsunuz..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23