• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Paralel karşıtları şimdi başımıza Gülenci kesildi!

03 Mayıs 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Bugün biraz kafanızı karıştıralım..

Nasıl olsa Pazar..

Büyük çoğunluğunuz için iş günü değil..

Hem kafanızı karıştıralım..

Hem de, çıkış yolunu gösterelim..

Nedir kafa karıştıracak konu.

Düne kadar, paralel yapının tutuklattığı, hedef tahtasına koyduğu kişilerin.

Şimdi paralel yapı avukatlığı yapmaları.

Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’ndan tutun..

YARSAV eski başkanı Ö. Faruk Eminağaoğlu’na kadar.

Hepsi başımıza, Gülenci kesildi.

Hayır; açık açık Gülen savunması yapmıyorlar..

Dolaylı olarak, çaktırmadan, “Hakim tutuklanır mı? Böyle şey olur mu” diyorlar..

Oysa hakimler ilk tutuklandığı gün hatırlatmıştım..

Bu yapı, 3 sene önce.. 4 sene önce.. Bu ülkede nice hakimleri tutukladılar..

O zaman da Sabih Kanadoğlu, Faruk Eminağaoğlu itiraz ediyordu..

Şimdi yine itiraz ediyorlar..

Diyeceksiniz ki..

“İyi ya!? Tutarlılar.. O gün de hakimlerin tutuklanmasına karşı çıkıyorlardı. Bugün de karşı çıkıyorlar!”

Düz mantık, bizi bu neticeye götürür ama..

Dünkü “hakim tutuklamalarını yapanlar”la, bugün “tutuklanan hakimler” aynı ekibin mensupları değillerse..

Yani dün işlenen suçlarla ilgisiz hakimler bugün tutuklanıyorsa..

Kanadoğlu da.. Eminağaoğlu da.. Tutarlı hareket ediyorlar demektir.

Ama gerçek öyle mi?

Hayır..

Dün hakim tutuklayanlar kimler ise.. Yani Kanadoğlu ve Eminağaoğlu’nun karşı çıktıkları kimler ise..

Bugün tutuklananlar da onlar.. 

Bakmayın siz..

Görüntüdeki sebeplere..

Bakmayın siz, “67 kişi için tahliye kararı vermiş. Onun için tutuklandılar” gerekçesine..

Salt tahliye kararı verdiği için, kimse tutuklanmaz..

Zaten hiçbir hakim de.. Durup dururken, o 67 kişi için tahliye kararı vermez!

Aralarında bir “birliktelik” varsa..

Bir “yapı”nın elemanı olma yönünde sıkı ilişkileri varsa..

O tahliye kararlarını verirler..

Zaten o “yapı” birlikteliği sebebi ile tahliye kararı verdiler..

Ve tahliye etmek istedikleri “yapı elemanları”nın yanına, onlar da gittiler..

Burada soru şu:

“Kanadoğlu, Eminağaoğlu ve benzerleri, ne bekliyorlar? İftira ile, haksız isnatlarla hakim tutuklayan bu isimlerin cezası ne olmalı? Uyarma mı, kınama mı?”

Evet söyleyin, dünün paralel karşıtları..

Bugünün Gülen sempatizanları..

Haksız yere insanları, hatta hakim-savcıları tutuklayanların cezası ne olmalı?

Dün itiraz ettiğiniz. Ama kimsenin gücü yetmediği için soruşturulamayan suçlar.

Bugün soruşturulmaya başlandı..

Şimdi niye itiraz ediyorsunuz?.

Sanki ortada hiçbir şey yokken.

Bir sabah vakti..

Bir savcının/hakimin aklına..

“Ne yapsam, ne yapsam. Bir hakim meslektaşımın ismini tombaladan çeksem de, onu tutuklasam” diye bir fikir gelmiş..

Ve bu fikri hayata geçirmiş gibi.. 

“Olmaz.. Olamaz!” diye itiraz ediyorlar..

Olay bu değil..

Olay şu: 

Bu ülkede birçok idari makamı eline geçiren paralel yapı..

2010 referandumu neticesinde, aldattığı siyasi iktidar sayesinde, yüksek yargıya da bir kalemde 150 üye birden seçtirince..

“Bundan sonra her şey bizim” şımarıklığına geçtiler..

Hoşlarına gitmeyen hakimi.. Kendilerine şöyle birazcık sert bakan savcıyı..

Anında başka yere sürdüler..

Dünkü mezhepçi yapının yerini, “paralel yapı” aldı..

Sürdükleri hakim-savcıların yerlerine, kendilerine “Emriniz olur abi” diyenleri getirdiler..

Sadece yer değiştirme ile yetinseydiler..

Yine şu an hiç kimsenin tutuklanmasını gerektiren bir durum olmazdı.

Ama..

Hakimleri/savcıları tutukladılar..

Hakimler son nokta olduğu için.. Sıradan vatandaşlara yaptıklarını es geçiyorum.

Ama bir tanesini hatırlatayım..

Gerisini siz tahmin edin..

Şimdi göklere çıkartılan o iki hakimin, tahliye etmek için işbirliği yaptığı emniyetçiler, gazetemizin ilk çıktığı yıllardan itibaren yıllarca yazarlığını yapan Mustafa Kaplan’ı, terörist ilan edip, cezaevine atmışlardı..

Şimdi diyorlar ki.. “Hidayet Karaca’nın ne suçu var..”

Ben de size soruyorum: “Mustafa Kaplan’ın ne suçu vardı?”

Hidayet Karaca’nın suçu; Mustafa Kaplan’ın suçsuz yere cezaevine konulmasında emniyetçilerle işbirliği yapmasıdır.. Mustafa Kaplan’a iftira edilmesidir..

Onlar bir gazeteciye iftira edecekler..

Ama onlara kimse dokunmayacak, öyle mi? 

Masum insanlara iftira edenlere, sessiz kalınacaktı, öyle mi? 

Başka insanlara da iftira atmaları için, suçları görmezden gelinecekti, öyle mi?

Kanadoğlu-Eminağaoğlu önce bu soruya cevap versinler..

Dün itiraz ettikleri hakim-savcı-gazeteci-vatandaş tutuklamalarının failleri cezasız mı kalmalıdır?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23