• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

‘Mehmet Baransu ve Tuncay Özkan arasındaki fark nedir?’

27 Temmuz 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Başlık benim değil..

FETÖ’cü bir internet sitesinin..

Bana sorarsanız..

Al Baransu’yu..

Vur Özkan’a..

İkisinin de birbirinden farkı yok..

Ama yaşadığımız tecrübelerden ders çıkartmamız için.

Aynı sonuçları bir daha yaşamamamız için..

FETÖ’cü sitenin bakış açısı ile iki isim arasındaki farkı aktarıp.

Sonra da, FETÖ’cülere yönelik eleştiriyi biz yapalım..

Diyor ki FETÖ’cü internet sitesi, “Mehmet Baransu ve Tuncay Özkan arasındaki fark? Biri gelen CD’leri haber yaptı, diğeri General’e verdi..”

Haksız mı FETÖ’cü internet sitesi..

Gerçekten de..

Tuncay Özkan’ın, dünkü CHP grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun bahsettiği üzere, 2009’da kendisine gelen flash belleği götürüp bir komutana teslim etmekle yetinmiş ise..

FETÖ’cü sitenin teşhisi, dört dörtlük doğru demektir.

Bir gazeteci, kendisine haber yapılması için getirilen bir bilgiyi, yargı makamlarına da değil..

Bir bürokrata nasıl götürüp verir?

Bununla nasıl yetinir?

Hani siz gazeteci idiniz?

Hani siz, babanız aleyhine bile olsa, haberi gördünüz mü, yerinizde duramaz, sayfalara basardınız?..

Bu hafta yargılaması başlayan Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin savunmalarından da alıntı yaparak, bu “gazeteci muhabbeti”ni sorguluyorum..

Ve bu sahtekarlıklara inanmamanızı öneriyorum.

demek ki ne imiş?

“Babam olsa haber yaparım” diyen ulusalcıların, laikçilerin borusu..

Ötmeyen cinstenmiş..

Ses çıkarmayanlardanmış..

“Hava-cıva”dan ibaretmiş.

Ki, eline gelen haberlik bilgileri, kamuoyuna aktaracağına..

Elindeki Kanaltürk televizyonu ile, Türkiye’ye duyuracağına..

Götürüp, ulusalcı generale teslim etmiş..

O ulusalcı general ise, henüz kendisi daha bir açıklama yapmadı ama..

Büyük ihtimalle o tarihte, “Bu bizim boyumuzu aşar” deyip..

Çöpe attırıvermiş.

Ama Tuncay Özkan’ın patronu Kemal Bey, CHP Grup toplantısında, olayın hesabını AK Parti’den soruyor:

“Bu dosya kapatılırken Başbakan kimdi, Adalet Bakanı kimdi, Milli Savunma Bakanı kimdi, onların tamamının açığa çıkması lazımdı. Bu flash disktekiler yok sayılmasaydı bugün ne 250 şehidimiz ne de 2193 gazimiz olmayacaktı.”

Kafaya bakın..

Tuncay Özkan denilen bu adam 2007’de, Cumhuriyet Mitingleri ile, Türkiye’nin altını üstüne getirirken..

Sahibi olduğu Kanaltürk ekranlarından, o mitingleri saatlerce yayınlatırken..

“Çankaya’nın yollarına oturur, yine AK Parti’ye Cumhurbaşkanı’nı seçtirmeyiz. Halep ordaysa arşın burada. Göreceğiz bakalım” diye tehditler savururken..

“O bildiri ( e-Muhtıra) orada duruyor. Web sayfasında da duruyor, açıp okuyun onu. Genelkurmayın metni orada duruyor. Tankla tüfekle yürümeye lüzum var mı? Hadi bakalım sıkıysa Çankaya’ya birini bindirsin arabaya da yemin ettirip göndermeye kalksın. Yolda kaza olur. Yolda kaza olur, elektrik kesilir... Neler olur...” diyen Erdoğan Teziç’i sahibi olduğu televizyon ekranından saatlerce konuştururken..

Kendisine gelen TSK’daki derin yapılanmanın bilgilerini yayınlamıyor..

Bunda bir haber değeri görmüyor..

Götürüp, TSK’daki bir generale veriyor..

Ve şimdi haklı olarak, FETÖ’cüler de diyorlar ki: “Gazeteci gelen CD’yi haber yapar.. Tuncay Özkan gibi istihbaratçılar ise, generale verir”

Haksızlar mı yani?

Olayın bir ilginç yönü de şu:

Tuncay Özkan böyle bir flash bellek olayını, 10 yıl sonra ilk defa söylüyor..

Adamın elinde televizyon var..

İstediği gibi yayın yaparken, TSK ile ilgili çok önemli bir flash bellek geliyor..

Haber yapmıyor..

Teslim ettiği generalden başka, hiç kimseye bu konuda tek kelime etmiyor..

Ardından sahibi olduğu televizyonu, şimdi İngiltere’ye kaçan FETÖ’cü Akın İpek’e satıyor..

Yine flash bellekten tek kelime etmiyor..

Ergenekon’dan tutuklanıyor..

Yargılanıyor..

Yine tek kelime etmiyor..

Tahliye oluyor.. 

Yine tek kelime etmiyor...

CHP’den milletvekili oluyor, dokunulmazlık zırhına bürünüyor..

Yine tek kelime etmiyor..

Tahliye oluşunun üzerinden iki yıl geçtikten sonra 15 Temmuz kanlı darbe girişimi yaşanıyor..

Yine tek kelime yok..

Üzerinden bir yıl daha geçiyor..

Şimdi Tuncay Özkan olayı hatırlıyor: 

“Aaaa.. Bana 2007’de bir flash bellek gelmişti.. Onda TSK’daki 15 bin subay ile ilgili bilgiler vardı” diyor..

Afedersiniz ama..

Siz bizim aklımızla alay mı ediyorsunuz?

Kurguladığınız senaryoda, masum insanları figüran olarak oynatmak mı istiyorsunuz?

Önce çıkın Türk milletinin huzuruna..

“Biz 2007’de, ‘AK Parti’ye cumhurbaşkanı seçtirtmeyiz’ diye demeçler verirken, halt yedik. Ahlaksızlık yaptık. Halkın tercihlerine meydan okuduk.. Özür dileriz. Pişmanlığımızın kabülünü dileriz” deyin..

Sonra..

O flash belleği kim getirdi ise..

Onun kimliğini açıklayın..

Niçin haber yapmadığınızı, bir generale teslim etmekle yetindiğinizi söyleyin..

10 senedir hatırlamadığınız, gizlediğiniz bir flash belleği, şimdi nereden bulduğunuzu açıklayın..

Ondan sonra biz de, yazdığınız senaryonun azıcık inandırıcılığı varsa, inanalım.

Yoksa da..

“2007’nin darbecisine, 2017’de kim inanır?” deyip geçelim..

Bu noktada..

Mehmet Baransu’nun sözde gazeteciliğini de masaya yatıralım..

Evet, gazetecinin görevi, kendisine gelen CD’yi generale götürüp, teslim etmek (Tuncay Özkan’ın yaptığı gibi.. Yaptı ise tabii) ve sonra da 10 yıl üzerine yatıp uyumak değildir..

Ama..

Önüne konulan her CD’yi, sorgulamadan haber yapmak da değildir..

Gazeteci isen..

Biraz alnının teri ile bir şeyler bulmalısın..

Sen keyif yaparken..

Birileri masana CD bırakıyorsa.. Durmadan postadan sana kasetler yolluyorsa..

“Hoop arkadaş. Biz burda konu mankeni miyiz? Bunları bana niye yolluyorsun ki?” sorgulamasını yapabilmeniz gerekir..

Yapamıyorsanız..

Gazeteci değil, figüransınız demektir.

Baransu’nun figüran olduğu gibi!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23