• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Kobani’de ölen belli değil ama Türkiye’de 22 kişi öldü bile!

09 Ekim 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Düne kadar dindar Kürt kardeşlerimiz, bizim yakamıza yapışıp, “Can güvenliğimiz yok. Sabah evden çıkan çocuğumuzun cesedi, akşam bir köşebaşında bulunuyor. Niye Doğu illerinde bize karşı yapılan bu katliamlarda sesimiz olmuyorsunuz” diyorlardı..

Haklılardı..

“Siz kendi anadilinizde konuşuyorsunuz. Benim annem 80 yaşında, Kürtçeden başka dil bilmiyor. Oğlunu cezaevinde ziyaret ettiğinde, ona konuşma hakkı verilmiyor. ‘Ya Türkçe konuş, ya da konuşamazsın’ deniliyor. Bu hak mıdır, adalet midir?” diyorlardı..

Haklılardı..

Haklılardı ama..

Sorunların sebebi dindar yöneticiler değildi..

Dindar yöneticilerin görevi, o sorunları belli bir yol haritası çerçevesinde çözmekti..

Makul sürede iyileşmeleri gerçekleştirmekti..

Tümüyle olmasa da..

Sorunlar birer ikişer çözüldü..

Buna rağmen Kürt kardeşlerimiz bir türlü memnun olmadılar..

Hayır, PKK’lıları kastetmiyorum..

Ne yapılsa, onlar memnun olmazlar..

Onların ipleri, dış güçlerin elinde çünkü.. 

Ama benim itiraz ettiğim, dindar Kürt kardeşlerimizin bir kısmını da memnun olmamasında..

Dindar Kürt kardeşlerimizin nasıl bir baskı altına alındıkları, son olaylarla ortaya çıkıyor.

Ne kadar büyük bir oyunun içine düştükleri, her yeni olayda daha iyi anlaşılıyor..

Uludere’de dindar yöneticileri suçladılar..

“34 Kürt çocuğun katili bu ülkenin yöneticileridir” dediler..

PKK’nın orayı yol geçen hanına çevirdiğini.. O yoldan karakolları baskına geldiklerini.. 

Sonuçta hataen o çocukların terörist sanılarak öldürülmüş olduğu ihtimalini gözlerden kaçırmak istediler..

Ama geçen günler, onları değil, bizi haklı çıkardı..

Ortada bir kasıt olmadığı, o günden sonra çok daha dikkatli bir yönetim sergilenerek ispatlandı.. Bırakın o çapta büyük bir olayı.. Ciddi anlamda askerlerin karıştığı hiçbir sivil ölümü yaşanmadı, bölgede.. 

Sonrasında, taktik değişti..

Askeri/devleti sorumlu tutacakları ölüm olmayınca.

Bu sefer de, “Rojava” denildi..

“Rojava nire, Türkiye nire” dedik..

Dinletemedik.

“Rojava’da Kürt kardeşlerimiz ölüyor.. Sizde hiç vicdan yok mu?” dediler..

Aylarca katil ilan ettikleri Türkiye’nin dindar yöneticilerinden, bir başka ülkedeki Kürt bölgesi için yardım istediler..

Rojava’daki olaylar da büyük oranda dindi..

Rojava’dan sonra, şimdi Kobani girdi gündemimize..

Kobani de sınırımızın dışında..

IŞİD abluka altına almış, katliam hazırlığı içinde imiş..

İyi de, Türkiye ne yapsın bu ablukaya?

“IŞİD’i bertaraf etsin”miş....

Affedersiniz, düne kadar siz meydan okumuyor muydunuz: “Şu olmazsa, Türkiye artık gerisini kendisi düşünsün. Bu olmazsa, günah bizden gitti, silahlı güçlerimiz, her an eylemlere başlayabilir.”

HDP’li milletvekillerinden.. Kandil’deki terörist başılara kadar birçoğunun ağzından bu tehditleri dinlemiyor muyduk?

Dinliyorduk.

Şimdi ne oldu?

Türkiye sınırları içinde, Kürt kardeşlerimize yönelik IŞİD’in bir saldırısı olursa..

Tabii ki devletin görevi, o saldırıyı bertaraf etmektir..

Ama, sınırımızın dışındaki olayların çözümlenmesini isterken.. Hele hele iki yıl öncesine kadar karakol basarak askerlerini katlettiğiniz devletten bunu isterken, biraz fazla olmuyor musunuz?

AB ülkelerinde gidin eylemlerinizi yapın. 

Kamu binalarını işgal edin.. “Kobani’ye acil yardım gönderin” deyin..

Çünkü, AB ülkelerinde, ne asker vurdunuz, ne de polis.. Onlardan böyle bir şey istemek, en tabii hakkınız..

Ama 40 bin insanın ölümüne sebep olduğunuz Türkiye’den, sınır dışındaki bir olaya müdahale isterken, biraz fazla şey istemiş olmuyor musunuz?

Türkiye devleti, sınırları dışındaki Kürtlerin de hamisi midir?

Tabii ki elinden gelen bir yardım varsa yapsın.

Bu yardımı, sınırdan bu tarafa geçmek isteyenlere kapısını açarak zaten gösteriyor..

Ama bir de..

“Kobani’ye gel, IŞİD’i durdur” derseniz..

Bizim de size, “PKK’ya silah yardımı yapan AB ülkelerinden bunu isteyin” deme hakkımız yok mu?

“Kobani işgal ediliyor” deniliyor.

“Çatışmalar sürüyor” deniliyor.

Ancak son iki-üç günde Kobani’de kaç kişi öldü, net bir bilgi elimizde yok..

Ancak, Kobani gerekçe gösterilerek, Türkiye’de yapılan gösterilerde, bir günde 22 kişinin öldüğünü biliyoruz...

Sizce bunda bir yanlışlık yok mu?

Bahane ettiğiniz Kobani’de bile kaç kişi öldü belli değil iken,..

Siz Türkiye’de 22 kişiyi öldürdünüz bile..

Hele hele.. Bu ölümlerin bazıları var ki.

Dindar kimlikli insanlara yönelik.. 

Ve vahşice cinayetler..

Nasıl bir mantık bu?

“Kobani’ye yardım et. Yardım etmezsen, Türkiye’deki dindar Kürtleri işkence ile öldürürüz!”

Nasıl bir mantık, bu mantık?

Sadece Kobani’ye yardım edilmesini isteyen Kürtler değil..

Onlara destek çıkan diğer entel-danteller de izah etsinler..

Kobani’deki ölümlere karşı çıkıyorsunuz da..

Türkiye’de niye, 22 insanın ölümüne sebebiyet veriyorsunuz?

Yoksa hesap başka mı?

Amaç, Uludere’de başaramadık. Rojava’yı bahane ettik deviremedik. Şimdi Kobani üstünden, hükümeti devirelim oyunu mu, tüm bu yaşananlar? 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23