• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“Kaygılıyız” diyen aydınlar(!) ya başarsalardı?

18 Mayıs 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Topluma “aydın” diye lanse ediyorlar..

Onlar da bilgiç bilgiç ahkam kesiyorlar.

Son somut örneği.

Gezi isyanı sırasında, “Kaygılıyız” başlığı ile gazetelere ilan veren 100 Türk aydını(!).

Müjdat Gezen’den Orhan Pamuk’a.. Süreyya Önder’den Tarık Akan’a.. Tahmin ettiğimiz isimler.

Gezi olaylarındaki konulardan hareketle, ülkenin gidişatını beğenmediklerini belirtip, “kaygılıyız” demişler..

Aynı olaylar, aynı günlerde, Mısır’da da yaşanıyordu.

Ordaki aydınlar(!) burdakiler gibi belki gazete ilanları vermiyorlardı ama..

Benzer şekilde, Mursi’nin icraatlarının ülkeyi kötüye götürdüğünü iddia ederek, diktatörlük isnadında bulunuyorlardı..

Oysa Mursi cumhurbaşkanı seçileli daha bir yıl olmuş..

Mısır’ı bir önceki diktatör Mübarek 30 sene yönetmiş de..

Hiçbirisinin aklına, “ülke kötüye gidiyor” diye bir gösteri yapmak gelmemiş.

Seçimle cumhurbaşkanı olan Mursi’ye sıra gelince..

Hemen bir senede ayaklanmışlar..

Sonra ne oldu?

Daha fazla demokrasi isteyenler, Mısır’da darbeye zemin hazırladılar.

Genelkurmay Başkanı yönetime el koydu.. 

Sonrasında demokrasi yerine, katliamlar yaşandı. 

Ve şimdi son olarak..

106 idam birden..

Aynı olaylar..

Türkiye’de de yaşanacaktı.

Tayyip Erdoğan, işi birazcık gevşek tutsaydı..

Türkiye’de de darbe gerçekleştirilecek..

Sonrasında da..

Artık sağcı-solcu olduğuna bakılmaksızın, konjonktüre uygun şekilde, “Bir sağdan-bir soldan” formülü ile..

Kim bilir kaç kişi idam sehpasına yollanacaktı..

İtiraz edecekler mi? Sokaklara çıkıp gösteri yapmaya kalkışacak olanlar mı?

Cesedinin hangi morga kaldırıldığının bile belli olmamasını göze alanlar..

Çıksınlar sokağa..

Bir ay sonra mı. İki ay sonra mı ailesi cesedini alır, artık Allah bilir..

Muhtemelen yaşanılacak olanları, o günlerde de hatırlatıyor, uyarıda bulunuyorduk.

“Siz şu anki yönetimden memnun değilsiniz ama.. Sebebiyet verdiğiniz kaos sonrasında gerçekleştirilecek darbede, temel hak ve özgürlüklerinizin hiçbirisi kalmayacak” diyorduk. 

Ama dinletemiyorduk.

Kendisini aydın olarak takdim eden 100 isim, gösterilerin en şiddetli olduğu günlerde, olayları daha fazla kışkırtıcı nitelikte, gazetelere ilan veriyorlardı..

“Kaygılıyız” diyorlardı..

Şimdi o aydın geçinenlere sormak gerekir..

“Sizin Türkiye’deki rahatsızlığınızın aynısını, Mısır’daki paralelleriniz de dile getiriyorlardı.. Orda amacınıza kavuştunuz. Bugün Mısır’da, temel hak ve özgürlükler, iki yıl öncesine göre daha iyi durumda diyebilir misiniz?”

Mısır’daki göstericilerin de gerekçeleri, “temel hak ve özgürlükler” idi..

Ama şu an gelinen noktada..

Mısırlılar düne göre çok daha kötü bir durumdalar..

Ya Türkiye’de?

İstenilen darbe olmadı..

Tüm fitne fücur hareketlerine rağmen..

Hiç olmamasını arzu ederdik ama..

Gösterilerde, Mısır’a kıyasla çok sınırlı sayıda insanımız öldü..

Bu durumda şu tespiti yapmamız lazım..

Demek ki, medyanın “aydın” diye takdim ettiklerinin peşine takılmamak gerekiyormuş.

Burunlarının dibini göremeyenlerin ardı sıra gitmemek gerekiyormuş.

Aksi takdirde..

Mursi’nin bir yıllık icraatında tek bir idam kararı yok iken..

Onu devirerek, daha fazla demokratik hakların tanınacağı bir yönetim vaadinde bulunan Sisi’nin cumhurbaşkanlığında..

Yüzlerce idam kararını.. Artık olağan günlük kararlar olarak görürüz.

Dün Tahrir’i, Taksim’e benzetiyorlardı..

Mursi’ye de, Tayyip Erdoğan’a da diktatör diyorlardı.. 

Bu sebeble halkın, meydanları doldurduğunu söylüyorlardı.

Mısır’da başardıklarını, Türkiye’de başaramadılar..

Şimdi son bir can havliyle..

Etrafa korku salmayı deniyorlar..

Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı için idam kararı verilince..

Mursi’nin aldığı oy oranı ile, Türkiye’nin halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy oranının benzerliğine atıf yaparak, imalarda bulunuyorlar...

Sorsanız..

“Demokrasi” diyorlar..

“Temel hak ve özgürlükler” diyorlar..

Söyleyin, bu tehditi yapanlar, gazeteci olabilir mi?

Demokrat olabilirler mi?

Yerleri medya organlarının köşesi mi?

Yoksa cezaevi odalarının köşesi mi olmalı?

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23