• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Kabaş.. Karakurt.. Doğan.. Ve savcının şehit edilmesi!

02 Nisan 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Sedef Kabaş ne diyordu?

İstanbul Başsavcısı’nı hedef tahtasına koyup.

Terör örgütlerine hedef gösteren ifadesini aktarmaya gerek yok..

O tivit sonrasında..

Önceki akşam, aynı adliyede görevli bir savcı şehit edildi..

Şimdi bu Sedef Kabaş isimli banka hortumcusu Cavit Çağlar’ın işçisinden başlamak üzere..

Onun avukatlığına soyunan ne kadar terör destekçisi varsa.

Şu savcıya, bu savcıya.. 

Gezi eylemleri sebebi ile.. Şu hakime, bu hakime, Şu emniyetçiye, bu idareciye.

Şu bakana, bu müsteşara..

Şu lafı eden, bu sözü söyleyen..

Ne kadar tehditçi, ne kadar terör destekçisi varsa..

Ceza davaları açılmalı..

Ters döndürülmüş polis aracı üzerine çıkan bayan avukattan devam edip..

Adliye içinde toplu slogan atarak, terör örgütü lehine propaganda yapan avukatlara varıncaya kadar.

Hepsi hakkında, açılmış davalar tek dosya çatısı altında toplanıp..

Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılamalar sürdürülmeli..

Ters döndürülmüş polis aracı üzerine çıkan avukat hanımı beraat ettiren hakim..

DHKP-C destekçisi avukatlar adliye içinde slogan atarken..

Ülke yöneticilerine silahlı saldırı çağrısı anlamına gelecek sloganlar atılırken..

“Duruşmadan daha erken çıkmış olsaydım, cübbemle aralarına karışıp desteğimi göstermek isterdim” diyen hakim Keskin Karakurt hakkında..

Uyutulan HSYK soruşturması ele alınmalı..

adalet.org’da ne kadar Gezi destekçiliği yapan hakim-savcı varsa..

Hepsi hakkında HSYK soruşturma başlatmalı..

Üzerimize ölü toprağı serpilmişçesine girdiğimiz şu sessizlik.. 

Artık son bulmalı..

“Gezi eylemleri barışçıldı” diyen ne kadar at gözlüğü takmış mankafa varsa, hepsine, yakılan polis araçları gösterilip, ardından Terörle Mücadele Kanunu kapsamında, gereken soruşturmalar açılmalı..

Cezalar verilmeli.

Demokrasi, özgürlük mavallarını bir kenara bırakın..

Savcıya “Seni unutmayacağız” demek özgürlük değildir..

Sen “Unutmayacağız” dersen.

Bugüne kadar onlarca polisi öldüren bir terör örgütünün içinde olduğu Gezi eylemlerini destekler mahiyette açıklamalar yaparsan.

O terör örgütü de eline silahı alır..

Terör örgütü ne için kurulmuşsa, o icraatı sergiler.. 

Bunun sorumlusu sadece o örgütün yöneticileri, tetikçileri olmaz..

O terör örgütünün organizatörleri arasında olduğu “Gezi eylemleri”ni öven, alkışlayan, masum gösteren ne kadar hokkabaz varsa, hepsi birlikte sorumlu olur..

Terörle Mücadele Kanunu şöyle diyor:

“Açıklama ve yayınlama

Madde 6 - İsim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklayanlar veya yayınlayanlar veya bu yolla kişileri hedef gösterenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Terör örgütlerinin; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını basanlar veya yayınlayanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Şehit savcının meslektaşları..

Bu kanun maddesini önlerine alsınlar..

Cumhuriyet gazetesinden başlayıp..

Hürriyet’ten çıksınlar.

Hayır, “Haksızlık yapsınlar” demiyorum.

“Yargısız infaz yapsınlar” demiyorum.

Karşılarına aldıkları gazetelerin yetkililerine önce şunu sorsunlar: “Aydın Doğan’a aynı muamele yapılsaydı, o resmi gazetenizde basar mıydınız?”

“Basardık” derlerse, bunu samimi şekilde söylerlerse, sorun yok.

Ama “kem-küm” ederlerse..

Açarsınız davayı..

O resmi basan ne kadar gazete varsa..

Hepsi hakkında, Terörle Mücadele Kanunu gereği soruşturma açıp, gereken cezaların verilmesini sağlarsınız..

Kusura bakmayın.. Kimse bize gazetecilik öğretmeye kalkmasın..

O resmi basmak, basın hürriyeti değildir..

O resmi basmak, örgüt propagandası yapmaktır..

Terör örgütünün reklamını yapmaktır..

“Biz haber içinde, terörü eleştirdik” gerekçesi ile de, kimse ne kendisini kandırsın.

Ne de savunma yapmaya kalksın..

Hürriyet gibi yüzlerce çalışanı olan, hata ihtimali zayıf bir gazetenin, terör örgütü propagandası olacağını bildiği resmi, manşetten yayınlamasının arkasında ne yatıyor, biliyor musunuz?

Çaktırmadan yargıyı tehdit!

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 1.5 senedir, kağıt üçkağıdı davasını sonuçlandıramadı.

Sanık patron zamanaşımını beklerken..

Karar verecek olan hakimlere, savcılar üzerinden böyle gözdağı veriliyor.

Önce “Basın özgürdür” diyerek, halkı kışkırtıyorlar.. Terör örgütlerinden birisi, bir yargı mensubuna karşı çirkin bir eyleme girişince de.. “Fırsat bu fırsat” deyip örgüt propagandası olan resmi manşetten yayınlıyorlar..

Duy ey Yargıtay..

Tabii ki haksız karar vermeyin..

Ama zamanaşımına oynayan bu “üçkağıtçılar”ın oyununa da gelmeyin!

O dava ne kadar uzarsa..

Oyunlar da o kadar karanlık, o kadar derin olacaktır..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23