• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyeleri ya istifa etsin, ya da...

07 Ocak 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

İstanbul Barosu’nun açıklamasını görünce inanamadım..

“Bunlar uzayda mı yaşıyorlar” dedim kendi kendime..

Okmeydanı’nda kahveleri dolaşan, büyük ihtimalle DHKP/C sempatizanlarının tehdit içerikli açıklamalarına destek çıkmışlar, “laikliğin gereği” olarak yorumlamışlar.

Bu yorumu yapanlarda, ya akıl yoktur..

Ya kendileri de DHKP/C sempatizanıdır.

Ya da, Okmeydanı’nda kahveye gidip bildiri okuyanların tehdidi altındadırlar..

Başka ihtimal olabilir mi?

Mümkün değil..

12 Eylül öncesinde, bu kahve dolaşmalarını iyi bilirim..

Ağzı laf yapan, tok sesli, mümkünse bir erkek, bir kız militan kahveye girer..

Etrafındakiler, gözetleme işini üstlenirler.

Kahvehane sahipleri, genelde işyerlerinde bu tür eylemlere sıcak bakmazlar ama..

Olumsuz bir tavır sergilediklerinde, ertesi akşam kahvehanenin başına gelebilecekleri bildikleri için..

Örgüt propagandasına “sessiz” kalırlar..

Sadece bildiri okuma değildir, eylem tarzları..

Haftalık dergilerini gelir masalara bırakırlar.. Paralarını toplarlar.

Artık buna, derginin parası mı dersiniz.

Yoksa haraç mı dersiniz, siz bilirsiniz..

12 Eylül öncesinde, hemen tüm Türkiye’ye yaygınlaşan..

Sadece solcuların değil, yer yer milliyetçi çizgideki grupların da sergilediği bu eylem tarzı.

Günümüzde artık, sadece sol örgütlerin tam hakimiyet sağladığı mahallelere sıkışmış durumda..

İstanbul için söyleyecek olursak..

Okmeydanı’nda..

Gazi Mahallesi’nde..

Küçük Armutlu’da..

Vesaire vesaire..

İstanbul Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri bu eylem tarzını bilmezler mi?

Bilmeleri gerekir.

Bilmiyorlarsa da, ezberden açıklama yapmamaları gerekir..

Ne diyorlar baro adına yaptıkları açıklamada?

“Yılbaşı gecesi Ortaköy’de yaşanan terör saldırısını takiben, Okmeydanı’nda yapılan açıklama nedeniyle, orada bulunan iki yurttaşımızın gözaltına alınması ve dün tutuklanması, hukuksal dayanağı olmayan bir gözdağıdır.”

Diyebilirsiniz ki, “Çok nötr bir açıklama.. Bir uyarı.. Niye itiraz ediyorsun Ali bey..”

Devamı olmasa ..

Es geçeceğim de..

Devamı var..

Şöyle deniyor, açıklamanın sonrasında: “Suç sayılan açıklama, Ortaköy terörünün resmi makamlarca da sorumlusu olduğu bildirilen IŞİD’e karşıdır. Gericilik karşısında, ‘laiklik bayrağının’ işaret edilmesi, laikliğin ‘özgürlük ve kardeşlik’ olarak tanımlanması, bu bağlamdaki bir mücadeleye de işaret edilmesi, asla suç oluşturan ifadeler değildir.”

Affedersiniz, baronun çok bilmiş hukukçuları..

IŞİD’den, nasıl atladınız, “gericilik” kavramına..

IŞİD’i lanetleyin.

Ben de sizinle birlikte lanetleyeyim..

Ama, IŞİD’den sonra..

“Gericilik” nereden çıktı?

Ve “gericiler”’ kimler?

Yok öyle, “yarası olan gocunur” tarzından laf dolaştırmaları..

Bu ülkede, onlarca yıl “gerici” damgası ile yaşadık...

Başörtülüler “gerici” olarak tanımlandı..

Sakallılar “gerici” olarak yaftalandı..

Namaz kılanlar, “gerici” olarak nitelendirildi.

Şimdi, tekrar o günleri mi getireceksiniz bize?.

Başörtülü mü, saldır.

Sakallı mı, kov..

Namaz mı kılıyor, hakaret et..

Tekrar o günlere mi döneceğiz?

“Yok, biz başörtülüleri, namaz kılanları, sakallıları kastetmedik” diyecekler..

Biz kimi kastettiğinizi çok iyi biliyoruz.

O tutuklanan iki kişiye de sorsanız gizlemezler zaten..

“Aynen onları kastediyoruz” derler..

Onlar bunu söylerler de, İstanbul Barosu’’na ne oluyor, onu anlayamadım!

¥

Yargısız infaz yapmamak için..

Tutuklamaya sebep olan o kahvehane konuşmasından birkaç alıntı yapayım..

İfade şu:

“Müslüman yılbaşı kutlamaz diyenler, bu katliamın sorumlusudur. 7 Haziran’dan bu yana, iktidar hırsı ile ülkeyi kana bulayanlar bu katliamın sorumlusudur. Gericilikle, savaşla, faşizmle ülkeyi yönetmek isteyenler bilsinler ki..” 

Devamını vermeye gerek yok sanırım..

Tutuklanan kişilerin söylemi IŞİD’e değil..

Bu ülkeyi yönetenlere..

“Müslüman, yılbaşı kutlamaz” diyen Diyanet İşleri Başkanı’na.. Tüm müslümanlara.. 

AK Parti’nin şahsında, tüm dindarlara..

“7 Haziran” ifadesi, amaçlarının IŞİD değil, tüm dindarlar olduğunu ispatlıyor..

7 Haziran seçimlerine, IŞİD girmedi ki..

Ne alakası var, IŞİD ile, “7 Haziran”ın?.

Ne alakası var, IŞİD ile “iktidar hırsı”nın?.

Bir somut örnek daha..

Tutuklanan şahıs diyor ki: “Ne IŞİD’çiye ne de herhangi bir gerici-cihatçı çeteye geçit vermeyeceğiz.”

Yani, IŞİD’i ayrı ifade ediyor.. Ona ilaveten, bir de gericileri ayrı olarak söylüyor..

Bu gerçeklere rağmen..

Hukukçu kimliklerini de ayaklar altına alan İstanbul Barosu’nun yönetim kurulu üyeleri, “Suç sayılan açıklama, Ortaköy terörünün resmi makamlarca da sorumlusu olduğu bildirilen IŞİD’e karşıdır” diyor..

Kendinizi komik duruma düşürmeyin beyler..

Böyle hukukçuluk olur mu?

Dinlediğiniz metni, böyle mi yorumluyorsunuz siz?

Mahkemelerde, müvekkillerinizi böyle mi savunuyorsunuz siz?

Baro yönetim kurulu üyelerinin savundukları, kahve baskınındaki son cümle de şöyle:

“Bizler herkesi bu mücadelenin bir neferi olmaya çağırıyoruz. Gericilerden, faşistlerden, başkanlık sevdalılarından hesap sormaya çağırıyoruz.”

Nasıl soracaklar hesabı?

Kapıda bekleyen, arkadaşlarının ellerindeki keleşlerle..

Selim Kiraz’ı şehit ettikleri tabancalarla..

Onun için diyorum ki..

Baro yönetim kurulu üyeleri, ya istifa etsinler..

Ya da, savcılar bunlar için iddianame düzenleyip, yönetim kurulu üyeliklerini düşürsün!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23