• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

İddianamenin sağlamlığının delili: Sanıktan devşirme tanık!

05 Aralık 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Şimdi gelin de, Cumhuriyet gazetesinin FETÖ yandaşı olmadığını iddia edin..

Cumhuriyet gazetesinin, yerli bir gazete olduğunu savunun..

Mümkün mü?

Kesinlikle değil..

“Yine ne yaptılar” diyeceksiniz..

Ne yapmadılar ki?

Artık hemen her gün birinci sayfadan tekzip yayınlıyorlar..

Ne anlama geliyor bu?

“Biz yalan haber üreticisiyiz” anlamına..

Bilerek, kasten yalan yazıyorlar..

Yoksa, hemen hergün, tekzip yayınlamak zorunda kalır mı, bir gazete?..

Ayda bir, 3-5 ayda bir maddi hata olur..

Anlarız.. Ama üst üste.. Hemen her gün..

Bir gazete tekzip edilir mi?

Daha doğru tanımlaması ile..

Tekzip yayınlamak zorunda kalır mı?

“Arada ne fark var” diyeceksiniz..

“Yayınlamak zorunda kaldıkları tekzipler, yedikleri tekziplerin belki de üçte biridir” dersem..

Aradaki fark da anlaşılmış olacaktır.

Ki; bir de tekzip edilmesi pratikte mümkün olmayan yalanları var..

Mesela..

Dünkü nüshalarında yayınladıkları Brooklyn Üniversitesi’nde ceza hukuku profesörü olduğunu iddia ettikleri Miriam Baer adına yazdıkları mavallar..

Türkiye’de artık hemen herkesin aklı başına geldiği için olsa gerek...

Artık herkesin, Rıza Sarraf davasının, “Türkiye’ye kurulan bir komplo” olduğunu kabul etmesinden olsa gerek..

ABD’nin borusunun öttürüleceği sözleri yayınlayabilmek için..

Bir tane Türk ceza hukukçusu bulamamış olmalılar ki.

Amerika’daki bir üniversiteden Miriam Baer’i bulmuşlar, onunla röportaj yapmışlar..

Ne demiş, ceza hukuk profesörü olduğu ileri sürülen bu kadın?

“Kanımca iddianame sağlam” demiş..

Eski bir savcı da olan bu kadın, şöyle açmış, başlığa çıkan sözlerini:

“Kanımca bu davada, savcılık hem delilleri hem de tanıkları ile oldukça sağlam bir iddianame ortaya koydu.”

ABD’li kadın Prof. bilmez belki ama.. Onun sözcülüğünü yapan Cumhuriyet’çilerin bilmeleri gerekir; bizde “Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” diye bir söz var..

Kadın Prof.’un sözleri de, aynen buna örnek..

Kadın profesör diyor ya, “Deliller sağlam” diye..

Sorsak bu kadına, “Madem savcılığın delilleri sağlam.. Suçladığı kişilerin en tepesindeki adam ile işbirliğine niye gitti?”

Öyle ya..

Savcılık kendisine güveniyorsa..

“Ben iddialarımı, karada, denizde, havada, tek ayak üstünde dört dörtlük ispatlarım” diyorsa..

Suçladığı sanıklardan en ağır ceza istediği adamla niye anlaşma yapıyor?

Anlaşma yapmaya, niye kendisini mecbur hissediyor?

Alt seviyeden suçladığı birisi ile anlaşma yapsa, anlarım..

“Zaten topu topu üç yıl-beş yıl ceza verdirebileceği bir sanıkla anlaşma yapıp, 100 yıl ceza verdireceği adamın suçunu ispatlamış oluyor.. Alt kademedeki sanığın itirafı ile, en yüksek cezayı alacak adamı köşeye sıkıştırıyor” der, yapılanı makul bulurum..

Ama..

“Biz şöyle sağlam iddianame hazırladık. Delilleri şöyle sağlam topladık” dedikten sonra..

Şişirildikten sonra ağzı açılan balon gibi..

“Fısss” diye, bir anda sönüp, sanıkların içinde, en düzenbaz olarak gösterdiğiniz adamla işbirliği yapıyorsanız..

En yüksek cezanın verileceği sanık hakkındaki talebinizden vazgeçiyorsanız..

“Ona yüksek ceza vermeyin.. Azıcık bir ceza yeter” diyorsanız.. 

Kendinize güvenemiyorsunuz demektir..

Savcılığın, en fazla ceza istediği sanıkla anlaşmasının, başka bir anlamı olabilir mi? 

Kadın Prof.’un, aynı cümledeki ikinci gafına ne diyeceğiz peki?

“Tanıkları sağlam” imiş..

Hanımefendi New York’taki bir üniversitede görevli imiş ama..

Biz binlerce kilometre öteden, Rıza Sarraf davasını, ondan iyi takip ediyor olmalıyız ki, şu ana kadar sadece bir tanık dinlendiğini biliyoruz.. 

Mahkemenin yanıbaşındaki kadın ise, “tanıklar”dan bahsediyor..

Biliyorum, “Tek tanık dinlendi” ifadesine de itiraz edeceksiniz..

“Dinlenen aslında, tam olarak bir tanık değil.. Sanıktan devşirme tanık” diyeceksiniz.

El cevap, “Haklısınız!”

Düşünün..

Bir Prof..

“Deliller sağlam” diyor.

Ama delilleri hazırlayan savcı bile kendisine güvenmiyor ki, sanıklarla işbirliği peşinde koşuyor..

O Prof., “Tanıklar sağlam” diyor..

Ortada dinlenmiş birden fazla tanık yok..

Ve böylesine rezil bir röportajı..

“Mustafa Kemal’in kurduğu gazeteyiz” diye övünen Cumhuriyet’in başındakiler, yayınlamakta hiçbir beis görmüyorlar..

Tüm dertleri ise..

Rıza Sarraf üzerinden, Türkiye’deki meşru hükümeti devirebilmek..

Her seferinde rezil oluyorlar.

Yine pes etmiyorlar..

Çürüklüğü apaçık ortada olan iplere bile,  “Hah işte.. Bu bizi karaya çıkartır” ümidiyle yapışıyorlar..

Her seferinde yapıştıkları ip kopuyor.

Utanmıyorlar, bir başkasına aynı gaye ile yapışıyorlar..

Ve artık niyetlerini gizleme ihtiyacı da hissetmiyorlar..

“İddianamenin sağlam olduğu”nu söylettikleri profesöre, ayrıca şunu da dedirtmişler:

“ABD’nin kendini koruması davası..”

Hah işte..

Cumhuriyet’çi arkadaşlar..

Türkiye’nin menfaatlerini gözettiklerini iddia eden, ulusalcı arkadaşlar..

Yerli olduğunu iddia eden, emperyalizm karşıtlığı ile övünen arkadaşlar..

İşin püf noktası işte burası..

“ABD, kendini koruyor!”

BM kararı falan yok ortada..

Uluslararası hukuk falan yok ortada..

Emperyalist ABD var..

Sömürgeci ABD’nin, kendi menfaatleri için açtığı bir dava var..

Bunu öğrenin artık..

Tercihinizi buna göre yapın..

Ya deyin ki, “Biz sömürgeci ABD’den yanayız..”

Bunu söyleyin ve Rıza Sarraf eksenindeki tüm iddiaları desteklemeye devam edin.

Ya da..

“Biz Türkiye’den yanayız” deyin..

Ve “ABD’nin uşaklığına soyunamayız.. Bize ne ABD’nin menfaatlerinin korunmasından?..” deyin..

Bunun gereğini yapın..

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23