• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Helallik dileği ile...

13 Ağustos 2020
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

1986 yılından bu yana hukuk mesleği içindeyim. Öğrenciliği de katarsanız, 1981’de hukuk fakültesine girişimi esas alırsanız, 39 yıldan bu yana hukukun içindeyim..

Genel anlamda hukukçuluk bir yana..

Bir de basın sektöründe, Cuma dergisinin çıkmaya başladığı 1989’dan bu yana devam eden basın hukuku alanında yoğun bir tecrübem var..

1993’ten bu yana ise, günlük Akit gazetesinin, hemen tüm basın davaları elimden geçmiş desem, yanlış olmaz. Son yıllarda beraber çalıştığımız av. Ali Paccı’ya emanet ettiklerimizin dışında, aleyhimize açılan davaların hemen hepsi bir şekilde incelememe tabi olmuştur..

Abdurrahman Dilipak ve rahmetli Hasan Karakaya abiye “Hakkımızı helal etmiyoruz” başlıklı haber ve köşe yazıları ile ilgili olarak, Güven Erkaya’nın mirasçılarının açtığı davadan başlayın.. Ki yerel mahkemede gıyabımızda kesinleşen dosyayı, AİHM’de çoğu skandal anlamdaki hukuk ihlallerini tescilleterek lehimize karar aldırmayı başardık..

312 general davasında yerel mahkemenin iki defa aleyhimize karar vermesine rağmen, Yargıtay’dan aldığımız (birileri merak edebilirler, “Yargıtay’da adamınız mı var” diye. Hayır.. Sol hakimler orada baskın idi. Onların önlerine, yıllardır verdikleri onlarca usûli kararı öyle ayrıntılı koyduk ki, farklı bir karar verebilme ihtimalleri kalmamıştı) kararlarla o davayı da lehimize çevirdik..

Bunları niçin söylüyorum?

Kimse nem kapmasın.. “Biz davaları kazanırız” anlamında söylemiyorum.. Basın hukukunda, zurnadaki son delik değiliz.. Tecrübemiz var.. Fiilen gazeteciliğimiz var..

Özellikle de, matufiyet diye adlandırdığımız, hakaret ve manevi tazminat konulu davalarda, haberde veya yazıda kimin kastedildiği şeklindeki hukuki ihtilaflarda, çeyrek asırı aşan bir tecrübemiz olduğunu belirtmek için bunları söylüyorum..

Ve bu tecrübeyi şahit tutarak, tüm samimiyetimle söylüyorum:

Abdurrahman Dilipak abinin yazısında, AK partili kadınların tamamına bir saldırı kesinlikle söz konusu değildir..

Tayyip Erdoğan’ın ailesinden birisine, eşine, kızlarına, gelinlerine yönelik asla ve kat’a, kimsenin küçücük bir şüphe duyabileceği bir ima, hukuken de yoktur..

“Hukuku boşver, gerçeğe gel, gerçekten kastedilene gel” diyenler için söyleyeyim..

Gerçekte de yoktur..

Bakın, hayatı sokakta kadın pazarlamakla geçen sahtekarların bile “Dilipak AK Partilileri kastetti” diye söze başlayarak mahkum etmeye kalkıştığı bahsi geçen yazının, hedef alınan kelimesinin geçtiği paragrafın başı şöyle:

“AK Parti içindeki AKP’liler, FETÖ’nün zihniyet ikizi gibi davranıyorlar.”

Bu ifadeden sonra, değil hukukçu, hukuk öğrencisi bile olsanız, “Bütün AK partililer kastedilmiş. Hatta Erdoğan’ın ailesi kastedilmiş” diyemezsiniz..

Diyen, en kibar ifadesi ile söyleyeyim, iftira eder..

Dilipak’ın o cümlesinin hemen sonrası da şöyle:

“Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar.”

Bir cümle öncesinde, “AK Parti içindeki akepeliler” denilmişti.

Şimdi biraz daha hedef daralıyor, "akepelilerin içinde de, uluslararası fonlarla ve kamu fonları ile birlikte beslenenler" kastediliyor..

Dolayısı ile..

Kim, “Ben AK Parti içindeki akepeliyim.. Ayrıca da, hem uluslararası fonlardan, hem de kamu fonlarından destekleniyorum” derse, kendisinin kastedildiği noktasında ön şartları geçmiş sayılır.

Ama.. “Ben AK Partiliyim. Akepeli değilim” diyen hiç bir kişi, “Bu sözlerin muhatabı benim” diyemez, dese de doğru söylemiş olamaz.

Bu anlamda söyleyelim, Tayyip Erdoğan’ın ailesinden hiçbir kişi, akepeli değildir. AK Parti’ye sonradan, menfaat için gelmemiştir. Hepsi; mağduriyetleri, haksızlıklara uğramayı göze alarak, Erdoğan’ın şahsı ile birlikte bu davaya gönül vermişlerdir.. Bu ülkede hiç kimsenin, Erdoğan ailesi içindeki tek bir kişiye, “akepeli” sıfatı yüklediğini de ben ne gördüm, ne de işittim..

Nokta..

Dilipak abi nasıl ki gençlik yaşlarından bu yana, yani 50 yıldır bu davanın içinde ise.. Tayyip Erdoğan da, imam hatipten bu yana aynı süre boyunca, bu davanın içindedir..

Nasıl ki, Erdoğan’ın, dindar insanlara hakaret etmeyeceğine, hatta bu ülkenin hangi inançtan olursa olsun, hiçbir ferdine bilerek haksızlık etmeyeceğine kesin olarak inanıyorsam..

Dilipak’ın da, bu ülkedeki İslam’a inanan, eşcinsellerle ilgili Kur’an hükümlerine iman eden tek bir kişiye; Dilipak'a iftira atılarak, yazısı çarpıtılarak birilerinin dillendirdiği malum sözcüğü kullanacağına inanmam.. 

Dahasını söyleyeyim.. Kanaat olarak değil, şehadet olarak söyleyeyim.. 

Bazı dindar insanların dahi, iki-üç kişilik dar birlikteliklerinde espri olarak sarfettikleri sulu cümleleri dahi, ben Dilipak’ın ağzından hiç duymadım.. Bu şahitliğimi de bu vesile ile yapmış olayım.

Bu çerçevede bizler; "bu davaya 5 yıl, 10 yıl önce transfer olanlar"ın veya "daha 30’lu yaşlarda, 40’lı yaşlarda olanlar"ın değerlendirmeleri ile değil. Gençliğinden bu yana dindar camianın içinde olan ve yarım asrın şehadeti ile Dilipak’ın kastının, AK partili kadınlar olmadığını, zaten ifadesindeki cümlenin de “Ak Partililer” şeklinde değil, “AK parti içindeki akepeliler” olduğunu; hem hukuken, hem de vicdanen söylemeliyim..

Ama her şeye rağmen..

Gazetedeki sorumlu müdür olmam hasebi ile.. Yayınlanan her haber ve köşe yazısından, Basın Kanunu gereği cezai sorumluluğu olan müdür sıfatı ile.. Abdurrahman abinin, kesinlikle böyle bir kastı olmadığına tüm vicdanımla, tüm hayatımla, tüm kalbimle şehadetimi tekrarlayarak.

Dindar kadınların.. Hatta, kendileri dindar olmasa bile, dindarlara saygısızlık etmeyen her bir insanımızın.. Hedef yapılan, çarpıtılan, farklı şekilde gösterilmeye çalışılan ifadeden dolayı bir üzüntüleri varsa, onların üzüntüsü, benim üzüntümdür..

Velev ki, sahibi oldukları internet sitelerinde, kadın vücudu pazarlayan ahlaksızların dolduruşuna gelmiş olsunlar.. Velev ki, bu ülkenin menfaatleri için geceli gündüzlü çalışan Tayyip Erdoğan’ı devirmek için FETÖ dahil, PKK dahil herkesle ittifak yapanların tahriklerine gelmiş olsunlar.. Velev ki, CHP’lilerin çarpıtmalarına kendilerince hak vermiş olsunlar.. Eğer diyorlarsa ki; “Biz Dilipak’ın yazısından böyle bir anlam çıkardık. Dilipak’a da, Akit’e de teessüf ediyoruz..”

İstanbul Sözleşmesi’ne bizim bakış açımız saklı kalmak kaydı ile.. Eleştirilerimiz baki kalmak kaydı ile.. 6284’deki yanlışları dillendirme hakkımız saklı kalmak kaydı ile.. 

Dilipak abinin ailesine saygısızca edilen sözlerden dolayı (karşı mahalleyi ciddiye almıyorum. Bizim camiamızdaki insanlardan) bir helallik beklediğimi de hatırlatarak..

Üzülen AK Partili kadınlardan. AK Partili olmasa bile dindar kadınlardan. Veya her iki gruptan olmasa da, dindarları tahkir etmeyen, kendisi hangi inançtan olursa olsun her bir kadından gazetenin sorumlu müdürü sıfatımla, helallik diliyorum.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sen niye helallik istiyorsun...

Onu sn. Dilipak istemeli... Hem mahkemelerimize güvenmeliyiz sn.Yazar...

Leyla

Bu yazınız tamamen ortayı bulup, arayı yapmak amacıyla yazılmış. Eğer hukuk bilginizle tüm mahkemeleri kazanıyorsanız, bu çabanız niye?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23