• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Gülen ifade vermekten niye kaçar?

24 Ekim 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Dün Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeyiz.

“Müşteki: Fetullah Gülen..

Sanık: Ali İhsan Karahasanoğlu” yazıyordu, duruşma listesinde.. Devamında da "Vekili Av. Ali Pacci."

Bugünleri de mi görecektik, dedim kendi kendime..

Okur köşesinde yayınlanmak üzere gönderilen, bana göre hakaret içerikli yazıyı yazı işleri müdürü sıfatımla yayınlamadığım için bana sitem eden okurlarımız aklıma geldi.

Fetullah Gülen’in eleştirildiği okur yazısını, Fetullah Gülen lehinde tavır alarak yayınlamadığım ve suçlandığım o günlerden..

Fetullah Gülen’in bizzat şikayetçi olup, cezaevine girmemi istediği günlere geldik..

“Neler gördük”ten ziyade..

“Daha neler göreceğiz” diyesim geldi..

Duruşmaya girerken, etrafıma bakıyorum..

Onun bunun duruşmasında.

Temsilci olarak mahkemeye gelen.

Gözlemci olarak, duruşmayı izlemek isteyen.

Avrupa’dan gelen heyetlerden..

Türkiye’deki gazeteci derneklerine kadar..

“Bir tanecik, tek kişi var mı?” diye baktım etrafa..

“Basın Konseyi nerede?

Gazeteciler Cemiyeti nerede?

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı nerede?

Bir gazeteci yargılanırken.. Niye sessizler?” dedim, kendi kendime..

“Başbakan’a salya sümük belden aşağı küfür edenler yargılanırken, ortalığı toza dumana katanlar..

Akit Yazı İşleri Müdürü yargılanırken, niye seslerini çıkartmıyorlar?” diye düşündüm..

Ve kararımı verdim: “Özgürlük demek ki bize değil.. Solaklara.. Ateistlere.. Bir de bu yeni dönemde, Gülen sempatizanlarına..”

Öyle ya..

Hazırlanan raporlar..

“Basın özgürlüğü tehlike altında” tespitleri..

“Türkiye, gazetecilerin tehlike altında olduğu ülkeler sıralamasında, bilmem kaçıncı!” haberleri..

Bizim için değil..

“Embedded gazeteciler” için, demek ki!

Onlar yargılanırken, tüm dünyayı ayağa kaldırıyorlar.

Biz yargılanırken ise, sadece çifte standartı ortaya koymak için, kişisel olarak yazıyoruz..

Oysa ne diyorlardı?

 “Türkiye’de gazeteciler susturulmak isteniyor!”

Bunu söyleyenlerin, şimdi bizim yanımızda olmaları gerekmez miydi?

Bizim hakkımızda şikayet dilekçeleri değil, savunma dilekçeleri yazmaları gerekmez miydi?

Buyrun görün işte.. Gazetecileri susturmak isteyenler kimler?

Susturulmak istenilenler kimler..

Sanık olarak yargılandığım davada, mahkemeden bir talepte bulundum.

Gülen’e hakaret ettiğimiz gerekçesi ile, bize dava açılmış ama.. Biz düşünce hürriyetine inandığımız için.. Kimse için şikayette bulunmuyoruz. 

Sadece, böyle davalar açıldığında, karşı savunma olarak bize yapılan hakaretleri mahkemeye bildiriyoruz.. O da, muhatabın ceza alması için değil.. Bize yapılan suçlamadaki sözlerin, hangi atmosferde söylendiğini ispat etmek için.

Bu kapsamda, Fetullah Gülen’in sohbetlerinde, (soyadlarımızın ‘kara’ kelimesi ile başlamasından ötürü) “kara ruhlu adam, kara kalem, kara adam, kara kapkara” şeklindeki hakaret sözcükleri ile bana ve Hasan Karakaya ağabeye hakaret edildiğini, dolayısı ile karşılıklı hakaret çerçevesinde müşteki Fetullah Gülen’in de ifadesinin alınması gerektiğini belirttim. 

Avukatı itiraz etti.

“Müştekinin mahkemede dinlenmesi diye bir usul yoktur.. Müvekkilim dinlenmesin.”

Böylece anlamış olduk.

Hani arkadaşlar diyorlar ya..

17 Aralık sanıkları yargılansınlar. Yargılanmaktan niye korkuyorlar ki.. Niye kaçıyorlar ki..

Şimdi gördük..

Kendileri yargılanmaktan değil..

Sonuçta hiçbir ceza almayacakları halde; sıradan bir ifade vermekten bile kaçıyorlar..

Biz yargılanıyoruz da..

Fetullah Gülen mahkemeye iki satır ifade vermeye, niye yanaşmıyor?

Acaba?

Fetullah Gülen davasından çıktık.

Başörtülü bir öğretmenin şikayetçi olduğu, diğer dosyanın duruşmasına girdik.

Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altındaki bir devlet okulunda, cemaatin kitapları ile yapılan bir yarışmanın afişi haberleştirilmiş..

Vay efendim, siz bu haberi nasıl yaparsınız?

Oysa muhatabından görüşü de sorulmuş. Verdiği cevaplar, haberde bire bir kullanılmış..

Buna rağmen şikayet etmiş..

Biz de sanık sandalyesine oturmuşuz..

“Aman Allah’ım! Bugünleri de mi görecektik” dedim..

Biz ki..

Başörtü özgürlüğü için Anayasa Mahkemesi Başkanından tutun, Yargıtay Başsavcısı’na, HSYK üyelerine, 312 generale kadar devletin tüm egemenlerine karşı mücadele etmiş, davalı-sanık sandalyesine oturmuşuz.

Tüm bunlardan sonra..

Geldiğimiz bugünkü noktada..

Bir başörtülü bayan bizden şikayetçi olmuş..

Ne diyelim..

Bu ortamı hazırlayan, sebep olan, katkı sunan herkes için..

Duam şudur: Allah müstehakınızı versin..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23