• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Gelin orda da, damat ortada yok!

08 Aralık 2022
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Kemal Kılıçdaroğlu “helallik” istiyormuş..

CHP, eski zulüm günlerinden pişman olmuş, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun kefaletini de alarak, dindar insanlarla birlikte yol yürümek istiyormuş..

CHP’li yöneticiler de aslında kötü insanlar değillermiş..

Onlar da inançlı, müslümanlara karşı hoşgörülü, hatta parti yönetimine başörtülü insanları alacak kadar da önyargısız kişilermiş..

Şimdi ben size, CHP zihniyetinin bir fotoğrafını vereyim..

Saadet Partili kardeşlerimiz başta olmak üzere.

CHP ile ittifak yapan Ali Babacan’lar, Ahmet Davutoğlu’lar ve hatta Abdullah Gül’ler, buyursunlar CHP’nin avukatlığını bana yapsınlar..

Aynı Yaratıcıya inanan, aynı imana sahip insanları töhmet altında bırakacak şekilde, CHP’lilerin iftiralarına teşne olacak şekilde, Cübbeli Ahmet’in, hem de hastaneden daha yeni çıktığı bir süreçte, şu cümlesini o vicdansızların kalem oynattığı gazetede okumasaydım..

Bu konuya yine de girmeyecektim.

Ama Cübbeli Ahmet de, bu konuya girdiğine göre..

Önce ona cevap ile başlayalım..

Sonra, o CHP’nin ölümüne destekçisi gazeteci geçinen yalancıların, müfterilerin riyakarlıklarını gözler önüne serelim..

Bir vakfımızın önde gelen isimlerinden birisinin, 6 yaşındaki kızının evlendirildiği iftirası, “söylemde marksist, fiiliyatta emperyalizmin sözcüsü” Birgün gazetesinde, Timur Soykan’ın köşesinde yazılmış..

Hiç ciddiye bile almadım.

“Nikah mı? O da ne” diyen ilkesizlerin, her gün bir başkası ile yatıp-kalkmayı kendilerine adet haline getirenlerin, dindar insanlara söyleyebilecekleri tek kelime olmayan bir konuda, Timur Soykan ne demiş, ne dememiş, beni hiç ilgilendirmiyordu..

 Ama, “6 yaşındaki kızı evlendirdiler” ahlaksız iftirasını atan sahtekarların uzattığı hıyara, “tuzum var” diye koşan Cübbeli Ahmet de şu cümleyi kurunca, artık bu konuya girmem, zorunlu oldu..

Diyor ki Cübbeli Ahmet:

“O olayın aslını bilmiyorum.”

Bu cümleyi söyleyip, cevabı bitirmesi gereken Cübbeli Ahmet..

Namazsızlara, oruçsuzlara, bakın ne malzemeler veriyor.

Bilmediği olay hakkında bakın neler söylüyor:

“Benim yaklaşık 15 yıldır görüşmediğim kişinin yaptığı belirtilen konu mahkemeye intikal etmiş. Ne olmuş ne olmamış şimdi mahkemeye intikal ettiği için mevzuyu da bilmiyorum. 6 yaşındaki çocuğun evlendirilmesi hiç caiz olur mu? Ne İslam’da ne dinde ne Kur’an’da böyle bir şey olmaz. Ama hani Anadolu’da ‘Beşik kertmesi’ olayı vardır. Bu, ergenliğe erdikten sonra 14 - 15 yaşına gelir. O nikah ya devam eder ya da etmez. Evlilik öyle 6 yaşında olacak işler değil. Bunu ben dinde görmediğim gibi aklım da almıyor. Bunlar dinimize çok büyük zarar veriyor.”

Bu cevabın o gazetedeki başlığı ise şöyle:

“Cübbeli Ahmet’ten ... Vakfı’ndaki ‘6 yaşında imam nikâhı ve istismara’ tepki: Bunu ben dinde görmediğim gibi aklım da almıyor. Bunlar dinimize çok büyük zarar veriyor!”

Bu nasıl İslam kardeşliği?

Bilmediğiniz bir konuda, bir müfteri, bir din kardeşinize, “6 yaşındaki kızını nikahladı” diyecek.

Siz de hem “Bilmiyorum” diyeceksiniz.

Hem de devam edip, “Bunlar dinimize çok zarar veriyor” diyeceksiniz..

İşinize gelince, dinle alay etmek isteyenleri öyle çıkmazlara sokuyorsunuz ki.. Dolayısı ile, benim Cübbeliye akıl vermeme gerek yok..

Karşısındaki hokkabaza soramıyor:

“Bastığınız fotoğraflardaki beyaz elbise giymiş küçük kız, gerçekten düğün sırasında fotoğrafı çekilmiş bir gelin ise, yanıbaşında damat niye yok?”

Bu soruyu sormaktan aciz Cübbeli Ahmet, bunların şerrinden emin olmak için, kendi din kardeşine atılan iftiraya ortaklık ediyor...

Onların çarpıtabileceği cümlelerle, sanki gerçekten böyle bir “6 yaşında nikah” varmış gibi, ifadeler kullanıyor..

“6 yaşında nikah yok ise, o elbise ne?” diye soracak, bir tane baba var mı, bir tane anne var mı, aranızda..

Her birimiz, o yaştaki kızlarımızın, kimi zaman kuzenlerinin, kimi zaman ablalarının, abilerinin nikahlarında, benzer elbiseler giydirildiğini, hepimiz bilmiyor muyuz?

Bırakın ablalarının, abilerinin, kuzenlerinin, amcalarının, dayılarının, teyzelerinin düğünlerinde, küçük kız çocuklarının giydikleri o beyaz elbiseleri..

İlkokul mezuniyet töreni, anaokulu mezuniyet töreni adı altında, benzer (bazıları da yarı çıplak) elbiseleri giymesi konusunda çocuklarımıza baskı kuranlar, anne-baba ile çocuklar arasında ikilem yaşatanlar..

Şimdi kalkmışlar, muhtemelen bir yakınının özel günü sebebi ile giyilmiş beyaz elbiseyi, kendi düğününde giyilmiş gelinlik gibi takdim ediyorlar..

Yalan yazıyorlar. 

Bu konuya girmemin bir sebebi Cübbeli Ahmet. Diğeri de, dün avukatımız Ali Paccı’nın bana getirip, “sen de bir bakar mısın” dediği dilekçe..

Dilekçe ne ile ilgili?

Bize dürüstlük taslayanların yazamadıkları, bir virgül ile bile ima edemedikleri, Türkiye’nin en büyük holdinginin damadı İnan Kıraç’ın yeğeni, Koç Holding’de 41 yıl çalışmış Can Kıraç’ın aynı adı taşıyan torununun, 14 yaşındaki bir kıza tecavüz etmesi ile ilgili haberimize getirilen erişim engeli kararına itiraz dilekçesi.

Düşünebiliyor musunuz. Can Kıraç’ın; 18 yaşından küçük olan torunu, 14 yaşındaki bir kıza tecavüz ediyor..

Akit ve birkaç internet sitesi dışında kimse yazamıyor.. (Millete etik dersi veren kimi kimi gazetecilerin,  ‘Torunu suç işledi diye, dede suçlanır mı?’ diyerek yazdıkları yazıları, daha sonra masaya yatırırız.. Evet, torunun suçu, dededen sorulmaz. Ama dede, torununu suç işledikten sonra ABD’ye kaçırırsa, o dedeye de bir çift sözümüz olur!)

Torunu alıp, yurtdışına kaçırıyorlar.. Akit’e de, “haberi kaldır” kararını yolluyorlar..

Haydi CHP’li gazeteciler..

Haydi Cübbeli Ahmet’in “bende de tuz var” diyerek koştuğu, hıyar uzatıcıları..

Hatta Cübbeli Ahmet’in kendisi..

Yazsanıza, Koç Holding’in 41 yıllık yöneticisinin, Galatarasay Lisesi mezunu bir dedenin, Atatürk’ün bizzat kendisinin isim babalığı yaptığı Can Kıraç’ın, kendi adını taşıdığı torununun tecavüzünü..

Haydi bakalım, görelim yiğitliğinizi.. Aytunç Erkin.. Timur Soykan.. Saygı Öztürk.. ve hatta Cübbeli Ahmet.. Haydi bakalım, görelim sizi..

Görelim tarafsızlığı. Görelim “helalleşme”yi..

Bırakın çarşaf çarşaf haberler yapmayı, bırakın iftiralar atmayı (ki kimseye iftira atılmasın), tek satır yazabilecek misiniz görelim!

“Onlar yapmış, bizimkiler de yapmış” değil..

Bizim mahallede, 6 yaşında kimse evlendirilmemiştir. Aksini söyleyen ahlaksızdır, yalancıdır, sahtekardır..

15 yaşında evlenene veya anne babasına, “Biraz bekleseydiniz” derim de.. Onlara ben de gönül koyabilirim de, o ilkesiz marksistler, “6 yaşında nikah kıyıldı”’ derlerse..

“Haydi ordan” derim..

Hatta devam ederim, ”Siz önce nikahsız birlikte olanlara iki çift laf edin de, sonra 15’inde nikah kıyanlara laf edersiniz” derim..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uğur

Kapitalistlerin emri altındaki komünist ve feminist yıkım şebekelerinin de bu ikisine yağcılık edenlerin de foyası böylece bir kere daha ortaya çıkmış. Yurt dışına çıkarılan tecavüzcü zengin çocuğu meselesini ben bile fark etmemişim. Komünistlerin yalan haberini ise arama motorunda başta çıkartıyorlar, bu yalanı muhtemelen milyonlarca kişi ve özellikle genç gerçek sandı. Bir kere daha anlaşılıyor ki uluslararası laikçi kapitalisti ve laikçilerin yağcısı kârlı muhafazakârıyla bütün zengin kesimleri alaşağı etmeksizin bu ülkede 28 Şubat süreci asla gerçek mânâda bitmeyecektir. 28 Şubat Süreci demek sonuçta imtiyazlı zengin kesimlerin orta hâlli ve fakir ahaliyi laiklik sopası ve afyonuyla hem dövüp hem uyuşturması demektir. Laiklik bir yandan bir sopadır; zenginlerin ekonomik sömürüleri ve zevkleri için, özellikle de başkalarının kadınları ve kızlarıyla olan keyifleri için o sopayla orta hâlli ve fakir ahali dövülür. Diğer yandan laiklik bir afyondur, kitleler onunla uyuşturularak dünyalık zavallı çıkar peşinde koşturulur, laiklik ve laikçilik önderi zenginlere itaat içinde, uyuşuk uyuşuk.

ÖZBAŞ

Nasılda yalan habere üşüşmüşler, sorsan hepsi de mantıklı insanlar, zavallılar aklınız nerede? Hiç olacak şeymi? Gelin kıyafeti giydi diye gelin mi oluyor? Öyle ise sünnet çocuğu da şehzade kıyafeti giyiyor şehzademi? Oluyor! Cübbeli hocamıza da tavsiyemiz, şekeri yükseldiği zaman fikrini dışa vurmasın..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23