• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

FETÖ’cü kardeşlere: Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış!

23 Haziran 2017
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Meşhur fıkrayı hepiniz bilirsiniz.

Köyün birinde, sürekli yalan söyleyen, sözüne güvenilmez birisi varmış.

Bir gün “Evim yanıyor” der, komşularını aldatırmış..

Ertesi günü, “Atım çalındı” diye..

Bir, iki derken..

Sonunda tüm köylü, bu komşularının yalancı birisi olduğuna ve sözüne güvenilmediğine tam olarak kanaat getirmişler..

Artık “Boşver konuşsun, konuşsun da gitsin” moduna girmişler, söylediklerine itibar etmemeye başlamışlar.

Bir gün..

Bu kişi yine komşularına seslenmiş: 

“Koşun koşun, evim yanıyor.”

Kimse inanmamış.

Ama bu sefer o sözüne güvenilmez insan doğru söylüyormuş.. Evi, gerçekten yanıyormuş..

Her daim hatırlamamız ve yeni nesillere yalan söylememeyi öğütlemek için bu olay, atasözümüz olmuş: “Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış!” 

Şimdi fetö’cülerin durumu da maalesef böyle.

Mümkün olduğu nispette, farklı kaynaklardan olayları takip etmeye çalışıyoruz..

FETÖ merkezli internet sitelerinde, 17 Aralık darbe operasyonu yapılırken sergiledikleri “burunları havada, insanlara tepeden bakma” söylemleri gitmiş..

Yerine, mağduriyet üzerine söylemler gelmiş...

Kimisinde bir kadın konuşturuluyor, “Eşim kaçırıldı. 1 aydır kendisinden haber alamıyorum” diyor..

Kimisinde, “Karakolda kötü muameleye tabi tutulduk” iddiası ortaya atılıyor.

Kimisinde “Oruçlu olduğum bilindiği halde, yüzüme sigara üflendi” deniliyor..

Kimisinde, “Boşanmak üzere olduğum eşim ihbar etti, sırf bu sebeble tutuklandım” deniliyor..

Daha bin çeşit farklı iddiada bulunuluyor..

Ama bunların hiçbirisine, kimsenin inanası gelmiyor..

Çünkü başından beri yalanlarla dolu bir dünya inşa ettiler..

“Takıyye”yi kendilerine anayasa kabul ettiler..

Hatırlasanıza, “Başörtü füruattır” ile başladı takıyye uygulamaları..

Bire bir konuştuğunuzda, “Farziyetine bir şey demiyoruz.. Allah’a iman noktasında bir itikadi esas değil, bunu söylemek istiyoruz” dediler.

Kendi okullarında. Hatta dershanelerinde bile başörtü yasağı uyguladıklarında sorduk..

“Biliyorsunuz, bizim okullarımız kontrol altında.. Mecburen böyle yapmak zorundayız” dediler, ikircikli davrandılar..

Fetullah Gülen 1999’da ABD’ye gittiğinde.. 

“Son bir kontrolü kalmıştı.. O kontrolünü yaptırıp, kısa süre sonra dönecek” dediler, halkı enayi yerine koydular..

“Hocamız kalp hastası, 24 saat doktor kontrolünde” dediler, yalan söylediler.. İnsanları aldattıklarını sandılar..

“170 ülkede Türkçe öğretiyoruz. Türkçe dünya dili olacak” dediler. Şimdi bırakın dünyayı Türkçe konuşturmayı, kendileri bile sabahtan akşama kadar İngilizce konuşup, İngilizce yazıyorlar.. Neredeyse Türkçeyi unuttular..

Bu kadar “yalan” ve “aldatma”dan sonra..

Tavandakiler, işareti alır almaz yurtdışına kaçtıktan sonra..

Burada bıraktıkları tabandakiler de..

“Mağduruz.. Haksızlığa uğruyoruz” diye isyan ediyorlar..

Şimdi söyler misiniz..

Hangi saf insan, bu şartlar altında, FETÖ’cülere inanabilir ki?

“Haksızlığa uğradık.. Mağdur olduk” itirazlarına hangi insanımız aldanabilir ki?

¥ 

17-25 Aralık’ı yaptılar. 

En tepedeki ismin ağzından “Binde birini tanımayız” dediler..

Ardından o polis müdürlerinin tamamını, ölümüne sahiplendiler. Gazetelerinde savundular.. Televizyonlarında saatlerce konuşturup, birer melekmişler gibi kamuoyuna takdim ettiler..

15 Temmuz hain darbe girişimini yaptılar..

Ardından “Kontrollü darbe” diyerek konuyu sulandırmaya kalkıştılar..

Biri “Ben tatbikat sandım” diyerek yalan söyledi..

Diğeri, “Komutan oradaydı..  Bana söz düşmezdi” diyerek, aklımızla alay etti.. 

Şimdi bu örgütün tabanından veya tavanında kim konuşursa konuşsun, dediklerine hiç kimse inanmıyor.

“ByLock ne ki? Sıradan bir program. Özel ve gizli görüşme programı olduğunu nereden çıkardınız” diyorlar..

Bu savunmaya karşı, çok net, çok ciddi, somut yalanlama belgeleri henüz ortaya konulamadığı halde, söylediklerine kimseyi inandıramıyorlar..

Çünkü yıllardır söyledikleri “yalan”ları, önümüzde duruyor..

¥

“Mağduriyet iddialarının tamamı yalandır” diyebilir miyiz?

Tabii ki diyemeyiz..

Mutlaka içlerinde, tek tük de olsa.. Az da olsa mağduriyet yaşayanlar vardır..

Ergenekon kafalı, Balyoz mantıklı laikçilerin yaptıkları zulümler mutlaka vardır..

Kemalist zihniyetli despotlardan, “Fırsat bu fırsat.. Bu vesile ile aynı kategoriye girenlere, cezaları normalde bir olsa da, biz üç ceza verelim” diyenler mutlaka vardır.. 

Ama tekil de olsa, muhtemel bu haksızlıkların üzerine gidilememesinin sebebi,  biz olabilir miyiz?

“Yalanları söyleyenler” onlar..

“Aldatanlar” onlar..

“Güven kaybını yaşatanlar” onlar..

En önemlisi..

Arkadan hançerlemeye kalkanlar onlar..

Ve şımarık bir eda ile, “Biz yapmadık ki” diyenler yine onlar..

Böylesi karışık bir ortamda, yanlışların sorumlusu, niye biz olalım ki?

2014 mahalli seçimlerinde, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 2015 milletvekili seçimlerinde oy verdikleri CHP kafalıların yaptıkları zalimliklerden dolayı, biz dindarlar niye sorumlu tutulalım ki?

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23