• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

CHP ve HDP’nin vaadlerini, fıkralar ne güzel anlatıyor!

22 Nisan 2015
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Fıkralarla aram pek iyi değildir..

Günlük köşe yazısında fıkra anlatmak pek adetim de değildir....

Ama siyasi partilerin fıkra gibi vaadlerini okudukça..

Önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun..

Arkasından da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın akla ziyan vaadlerini dinledikçe..

Onları takiben, ben de bugün köşeyi, fıkralarla dolduracağım.

Emin olun.. Her bir fıkra karşılığında 400-500 sayfalık teorik kitap yazılsa.. 

Şu fıkralardan bir tanesinin bile mesajını veremezsiniz..

CHP iktidar olduklarında şunu vereceklerini, bunu yapacaklarını söylüyor ya. HDP de onu taklit ediyor ya..

Her ikisinin de onlarca belediyesi var..

Belediyelerinde “ne yaptıkları, yapacaklarının teminatı”dır..

Lafı uzatmayalım..

Fıkramsı vaadlere, “fıkra” ile cevap verelim.

Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile karşı övünüp duruyormuş: 

“İşte ben güçlü ve maharetli bir adamım. Evet ben Halep’te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!..” Nasreddin Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. 

Palavracının yanına yaklaşıp; “Yaa” demiş, “Demek sen altmış arşın atlarsın. Haydi atla da görelim.” Adam “hık mık” etmiş. 

“Ama” demiş, “Ben Halep’te atladım.” 

Hoca kızmış;

“Canım” demiş, “Halep oradaysa arşın burada.”

CHP ve HDP de.. İktidara geldiklerinde yapacaklarını göstermek için. Belediyelerde ne yaptıklarnı göstersinler..

Onlara inanalım..

CHP ve HDP, Hazine’deki hazır paraya göz dikip, bol keseden vaadlerde bulunuyorlar ya..

Bu vaadlerini de, “işbilmezlikleri”ni ispatlarcasına ortaya koyuyorlar ya.

Buyrun bir işbilmez mirasyedi fıkrası.. 

Hazıryiyici olarak tanımladığımız cinsten, bir patronun oğlu, asırlık işletmenin başına geçmiş. 

İş hacmini artırmak.. Daha verimli çalışmak vesair için alınacak tedbirleri, alt birim şefleri ile toplantıda konuşuyormuş..

Ben işletmenin ilk kuruluşundaki harcama dökümlerini inceledim.. Orada elektrik harcaması görmedim.. Elektrik harcaması, işletmemiz için gereksiz.. Elektrik aboneliğimize son vererek, işletmemize her ay 100.000 TL’lik kazançla işe başlamak istiyorum” demiş..

Şefler bir-iki itiraz etmek istemişlerse de..

“İtiraz istemiyorum” demiş, iş bilmez mirasyedi.

Ve ilk haftanın raporları gelmiş.

Elektrik aboneliğine son verildiği için, ne bilgisayarlar çalışmış, ne de işletme..

Her şey altüst.

Mirasyedi işbilmez“Niye böyle oldu” demiş.

“Elektrik olmazsa, bu işletme nasıl çalışacak ki?” demiş şefler.

Hayali vaadlerine “örtülü ödenek”teki şu kadar parayı.. Resmi ziyaretlerde kullanılan iki tane “uçak”ın bedelini kaynak olarak gösterenler de.

Elektrik olmadan, bugünkü dünyada, en basit işletmenin bile bir faaliyet gösteremeyeceğinden habersiz işbilmezlere benziyorlar.. 

Hesap bilmezliği şu fıkrada verilen mesajla pekiştirelim..

Nasreddin Hoca, pazardan haftalık ihtiyaçlarını alıp, bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.

Yolda Hoca’yı görenler; “Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın?” diye sormuşlar.

“Ne yaparsın” demiş Hoca, “Zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı.”

Eşek, Nasreddin Hoca ile birlikte, çuvalı da zaten taşıyor.. Nasreddin Hoca’nın yükü sırtına almasının eşeğe bir faydası yok, gereksiz yere kendisine zararı var..

Hesap bilmezlik, insana böyle işler yaptırır işte..

CHP, “Şunu vereceğiz, bunu vereceğiz..” derken.. Karşılığını da “Yapılan saray.. Üst düzeylerin kullandıkları uçaklar” diyor ya..

Bir seferliğine yapılan bir masrafı, her yıl, her ay vereceği fazla paralarının karşılığı olarak gösteriyor ya..

Palavra atarken, tutarsızlıkları göstermek için, Nasreddin Hoca’dan aktaralım, ibretlik bir fıkrayı daha.. 

Akşehir’e gelen bir İranlı, sürekli palavra atarmış. Bir gün; “Bizim Isfahan’da Şah’ın iki yüz odalı, beş bin arşın boyunda sarayları var” diye söze başlamış, attıkça atmış.

Dinleyenlerden biri de karşılık vermek istemiş.

“Bizim başkentimiz Bursa’da daha da büyük saraylar var. Bir de kaplıca yapıldı ki, boyu beş bin arşın...”

Tam o sırada başka bir İranlı içeri girip; “Bursa’dan gelirem...” diye söze başlayıp, “Eni de elli arşın” deyivermiş.

“Nasıl olur” diye karşı çıkmış İranlı, “Eni boyuna uymadı.”

Konuşmaları dinlemekte olan Nasreddin Hoca“Şu adam Bursa’dan gelmiş olmasaydı, bu adam kaplıcanın enini boyuna bir güzel uyduracaktı” demiş.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23