• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Batsın sizin “Onur Kurulu”nuz!

14 Eylül 2020
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Abdurrahman Dilipak’ı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden ihraç ettiler..

Peki kalanlar kimler?

Sadece dünkü gazetelerden, size bir demet sunacağım..

Bakın bakalım, onur kalmış mı, o cemiyette?

Kimden başlayayım?

“Ben sadece gazetecilik yaptım, Ha bir de eşim var, Danıştay üyesi” diyerek, sabit maaşlarından başka gelirleri olmayan Çölaşan’dan başlayayım..

Dünkü yazısında anlatıyor:

12 Eylül darbesi yapılmış.

Binlerce insan cezaevine konulmuş.

Bu beyefendi daha çömezlerden..

Ama darbeciler bunu parlatmak istiyor olmalılar ki..

Mamak Cezaevi’ne çağırmışlar..

Cezaevi içinde, fotoğraf çekme izni de çıkarmışlar..

Bundan sonrasındaki rezaleti, darbecilerle iş pişirmeyi, rezaletin zirvesini, Çölaşan’ın kendisinden öğrenelim:

“Mamak’a gittik. Orada görevli kurmay albaya sordum: ‘Albayım acaba başka gazetelere de izin verecek misiniz?’ Yanıt çok sevindirici olmuştu: ‘Sadece Milliyet olarak siz olacaksınız, merak etmeyin.’ Rahat bir nefes almıştım.”

Ahlaksızlığa bakın.

Darbecilerle iş pişirmeye bakın..

Bugünlerde birilerine “Havuz medyası” diye ahlaksızca saldıranlardaki pişkinliğe bakın..

Devletin albayı.. Babasının çiftliğinde fotoğraf çektiriyormuş gibi sadece Çölaşan’a izin çıkarıyor..

Çölaşan da bileğinin hakkı ile bir şey kazanmış gibi, övünmekten duramıyor..

Bu darbecilerle iş pişiren Çölaşan’ın bulunduğu bir dernekte, Dilipak gibi onurlu bir gazetecinin ne işi olabilir?

Geçiyorum bir başkasına..

Sözcü gazetesinde, Necati Doğru.. Yazısının başlığı, Maliye Bakanı ile kafa bulma çabası ile sarf ettiği bir ifade: “Mehdi gelecek! V çıkışı yapacak!”

Yazının içini boşverin.

Sonunda bir özür: “Dünkü yazımda, ‘Kuzey Kıbrıs Rum kesimi’ diye yanlış bir ifade geçti. Doğrusu ‘Güney Kıbrıs Rum kesimi’ olmalıydı. Özür dilerim.”

Haydi Necati Doğru, Maliye Bakanı’na laf yetiştireyim, Tayyip Erdoğan’a laf yetiştireyim derken, Türk kesimini Rum kesimi yaptı. En çok sattığını iddia eden Sözcü gazetesinde bir tane aklı başında adam da mı yok ki, bu hali ile de  o ifade çıkmış.. 

Bu Necati Doğru’nun da olduğu bir cemiyette bulunmak, Dilipak için zul değil midir?

Bir başkası, Rahmi Turan. 

Ahlaksız fotoğrafları yazdığı resimaltlarını daha önce yazdım.. Son vukuatı, İsmail Saymaz’a “çok çok özür dilerim” dedirtmesi..

“Külliye’de bir CHP’li iftirası sonrasında, İsmail Saymaz, Rahmi Turan’ı yalancılıkla suçlamış. Şimdi İsmail Saymaz Sözcü’ye geçerken, yılların gazeteci diye bize allandırılıp pullandırılan Rahmi Turan, şart koşmuş:

“Benden özür dilesin”..

Özür dilenmiş ve İsmail Saymaz yazılara başlamış..

Hem yalan yaz. Hem de yalanını eleştirene, baskı kur, özür dilet..

Rahmi Turan gibi böyle despot bir adamla, Dilipak aynı cemiyette nasıl bulunabilir ki?

Sözcü’den devam edeyim. İki gün önce, Fazıl Say bu gazeteyi yalanlamıştı.. 

Daha üzerinden bir hafta geçmedi..

Patronu yurtdışında kaçak yaşayan Sözcü’yü, dün de CHP’nin İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu yalanladı.. Hem de Mustafa Kemal ile ilgili bir sözünden dolayı..

O tartışmaya ben girmeyeyim..

Ama bir gazete, bir haftada kamuoyunun yakından tanıdığı iki ayrı kişi tarafından tekzip ediliyorsa, o gazetenin yazarlarının bulunduğu bir cemiyette, Dilipak niye bulunsun ki?

Nerden devam edelim?

Gazeteciler Cemiyeti’nin arka bahçesi Cumhuriyet’ten..

Yan yana iki haber. Birisinde “Tedavi edecek doktor kalmadı” diyor. Diğerinde de “Üç sağlıkçı daha” diye bir haber. Hani üç doktor daha ölmüş olsa, yine de Türkiye’de 200 bine yakın doktor olduğuna göre, “kalmadı” başlığı atmak mümkün değil ama..

“3 sağlıkçı” haberini okuyorsunuz..

Koronavirüsten 3 sağlıkçının daha öldüğü belirtiliyor. Üç doktor gibi izlenim verilen haberin içinde ise, bir teknisyen, bir eczacı ve bir sağlık çalışanının vefatından bahsediliyor..

Hayatları yalan. Hayatları palavra..

Bunlarla Dilipak, nasıl aynı cemiyette kalabilir ki?

Bir somut örnek daha vereyim. Yine dünkü Cumhuriyet gazetesinden..

Kültür sayfalarında bile, rezaletlerini yapıyorlar..

Sanattan bahsederken, bu ülkede bir hakimi kurşunlayarak öldüren Yılmaz Güney’in fotoğrafını basıp, övgüler düzüyorlar..

Bir katili öven, hem de bu ülkenin bir hakimini öldüren bir katili öven gazetecilerden, ne beklersiniz?

Ki.. Dilipak onlarla birlikte aynı cemiyette kalsın..

Veya şöyle soralım..

Sabahtan akşama kadar, “Basın susturuluyor” diye açıklama üstüne açıklama yapan bir cemiyetin yönetiminde, azıcık bir utanma duygusu olsa, “Biz ne yapıyoruz? Kafayı mı yedik? Hem ‘basın susturuluyor’ deyip de. Hem de bir gazeteciyi, cemiyetten nasıl ihraç edebiliriz”i bile düşünmekten aciz, riyakârlıkları gözlerini bürümüş adamların bulunduğu bir cemiyette..

Söyler misiniz, Dilipak nasıl kalabilir?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Selahattin Konya

MADEMKİ Basın Kurulu ONURSUZ İDİ , ŞİMDİYE KADAR NEDEN SESSİZ KALDINIZ .! . SN. DİLİPAK ORDAN ATILINCAMI TUKAKA OLDU ..ÖNCEDEN YAZSAYDINIZ BİR EHEMMİYETİ OLURDU ANCAK ..

serkan

Ben başta Cumhurbaşkanımıza ve TBMM'ne sesleniyorum.YALAN habere çok ağır müeyyideler gelmedikçe Ülkemiz bu kaostan kurtulamaz. Troller ve kürsel güç ve onların buradaki piyonları yalan haber yazmaktan,Bakanlıkların bunlara cevap yetiştirmekten bıkmadılar mı?Çok ağır bir şekilde yalan haber yazıyorlar, bu yalanları çürütülüyor, yalan yazdıkları ispat ediliyor hepsi o kadar.Cezası; HİÇ.Çamur at izi kalıyor,halk yanlış bilgilendirilip,yönlendiriliyor,kaos ve kargaşaya neden oluyor bu yalan haberler.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23