• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“Başörtü füruattır”dan, “halkına bomba atma”ya nasıl geldik!

28 Temmuz 2016
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Necmettin Erbakan siyasete girdiğinde..

Fetullah Gülen’den de destek istemiş..

Bütün hayatı “takıyye” olduğu için..

“Biz siyasetle uğraşmıyoruz” demiş!

“Erbakan Hoca’ya niçin destek vermemiştiniz” diye sorduğumuz FETÖ’cü arkadaş.

O tarihlerde, Erbakan’a yaklaşmamalarının sebebini böyle izah ediyorlardı.

Sonrasında..

28 Şubat günleri idi..

Başörtü için “Füruattır” dedi..

Sorduk FETÖ’cü arkadaşlara..

“Yok yok.. Asıldan değil, imanın şartlarından değil anlamında söyledi.. Farz değil anlamında değil. Hiç öyle şey olur mu, başörtü tabii ki farz” dediler..

Filistinlilere insani yardım götürmek için yola çıkan Mavi Marmara gemisine İsrail askerleri saldırdığında, “Otoriteden izin alınmalıydı” dedi..

FETÖ’cü arkadaşa sormayacaktık ama..

Kendisi izahat getirdi; “Ne yapsın, ortalığı yatıştırmaya çalışıyor” dedi!

Onlara mensup bir savcı MİT müsteşarıgözaltına almaya, ardından da tutuklamaya kalkıştı..

“Savcı bize müntesip değil ki! Bu ihaneti bize nasıl yükleyebilirsiniz ki?” açıklaması yaptılar..

Dini bir cemaat görüntüsü altında, Türkçe Olimpiyatları’nda gencecik kızları oynattılar..

“Durumu idare edin canım.. Devasa bir organizasyon bu.. O kadarcık olur” savunması yaptılar..

17 Aralık darbe girişimine imza attılar.

Biz bir şey sormadan..

Kendileri “Binde birini bile tanımayız” açıklaması eşliğinde..

Beddualarla meydan okudular..

“Yolsuzluk yapılmışsa.. Onlar bizden ise..”

25 Aralık’a imza attılar..

“Siz de her şeyi bizden biliyorsunuz” deyip, kestirip attılar..

MİT TIR’larının durdurulmasına imza attılar..

“Ne münasebet.. Alman istihbaratı mı, yoksa ABD istihbaratı mı, bulmak sizin vazifeniz.. Bu kadar devasa bir takibi bizim yapmamız ne mümkün?” dediler..

Ama 17 Aralık’ın da.. 25 Aralık’ın da.. MİT TIR’ları olayının da.. Hepsinin nemasını toplamaya çalışıp.. 30 Mart seçimlerinde “Bölgenizde AK Parti dışındaki hangi parti güçlü ise, ona oy verin” diyerek, CHP ve MHP’yi aynı anda desteklediler.

“Hani siz siyasette yoktunuz” diye sorulduğunda, “Arkadaşlar kendileri, böyle bir tercihte bulunmuş olabilirler” diye izahat getirdiler..

Muhabirimiz Mehmet Özmen, Ekrem Dumanlı’ya, kendi verdiği bir röportaja atıf yaparak sordu: “HDP’ye de oy vermişsiniz?”

“Münafıklık etme” diye ayağa kalkıp, Özmen’i dövdüler..

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan’a karşı..

CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu işaret etmek için, Pensilvanya’dan “Her halimizde iman-ı ekmel, ihsan-ı ekmel” sohbeti ile işarette bulundular..

“Partililerden daha militan politikacı oldunuz” eleştirilerine..

“Ne kadar kötüsünüz.. Yıllardır ‘ihsan’ ve ‘ekmel’ kelimeleri geçen sohbetlerimiz var bizim. İlk defa yapmıyoruz ki” dediler.

Pensilvanya’dan gelen emir üzerine..

7 Haziran milletvekili seçimlerinde, kendilerine mensup subay ve polislere, “Güneydoğu’da HDP’ye oy verin” dedikleri yazıldı, çizildi..

İnkar ettiler..

Gerçek, subay ve polis lojmanlarındaki sonuçlarla ispatlandı..

Bozuntuya vermediler..

1 Kasım seçimlerinde, 17 Aralık’ın polis müdürlerini..  Bağımsız milletvekili adayı gösterdiler.

“Binde birini tanımıyordunuz” dememize gerek kalmadan..

“İsteyen istediğine oy verir, ne var bunda” dediler..

Hepsinde bir takıyye..

Hepsinde bir riyakarlık..

Hepsinde bir ikircikli tavır..

Yemiyorduk ama..

Bunların hepsini “yedik” göründük..

Bunların hepsinde..

Hem Pensilvanya’nın, eskiden beri emri altında olanlar..

Hem de, “Fırsattan istifade hükümeti devirebilir miyiz” diyen Tayyip Erdoğan karşıtları..

Birlik olup..

Bu fitneci grubun söylemi etrafında buluştular..

CHP’si.. MHP’lileri.. SP’lileri.. BBP’lileri.. 

Erdoğan düşmanlığı yapmak için..

Bu grupla birlikte hareket edip, tüm bu takıyyelerin faillerine destek verdiler..

Şimdi geldik..

15 Temmuz’a..

15 Temmuz’da, bu yapının militanları..

“Tevil edilemeyecek..”

“İzah edilemeyecek..”

“Savunması yapılamayacak” bir suça imza attı..

Halka silah çekti..

Katliamlara imza attı..

“Buna ne diyeceksiniz peki, FETÖ’cüler” diye sormaya hazırlanıyorduk ki..

Bir baktık..

Yine takıyyecilikte zirve yaptılar..

Mensuplarının bir kısmı..

“Bu bir tiyatro” diyerek, darbenin gerçek olmadığını iddia ederken..

Bir kısmı da, “Darbeyi lanetliyorum” diyerek, kendilerinin darbede rolleri olmadığını iddia etti..

Ama Ali Bulaç’lardan başlayın..

Ahmet Turan Alkan’lara kadar..

Onlarcası..

Yandan yandan..

Sıvıştılar..

Takıyyenin sonu olmadığı ispatlandı..

Çekirge bir zıpladı, iki zıpladı.. Sonunda haklandı..

Ve Ekrem Dumanlı gibileri..

Şimdi şu söyleme evrildiler: “MİT’in, darbeden haberdar olduğu anlaşılıyor. MİT ve diğer yetkililer, haberdar oldukları darbeyi önlemeyerek, ölümlerin sorumluluğunu üstlenmişlerdir!”

Takıyyede sınır yok..

Her yaşanana, bir tevil var, bu riyakarlarda..

Kendi liderleri tekrarlıyordu: “Yalan ile iman aynı kalpte buluşmaz.”

Yıllar öncesinde, durumu kurtarmak için.. Ortamı yatıştırmak için söylediklerini iddia ettikleri yalanlar..

Bakın şimdi..

Hangi hainliklere zemin hazırladı..

İşadamları..

Özür beyan ediyorlar..

Tabandaki insanlar..

Utançlarından sokağa çıkamıyorlar..

Bir tarihte bu grupla ilişkileri olduğu için..

“Ne derseniz, haklısınız” diyorlar..

Umarım bu yaşananlar.. Ve bu final, hepimize ders olur..

Halkına kurşun sıkan “gözü dönmüş”lüğün tohumunun, “takıyye” olduğunu.. “Küçük küçük yalan”lar olduğunu..

Aklımızdan hiç çıkarmayız. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23