Balyozcular da FETÖ’cüler de TSK’ya yükmüş!
Balyoz davası ile birlikte şu propaganda estirilmişti:
“Generaller tasfiye ediliyor.. Milli ordunun içi boşaltılıyor..”
Milli oldukları için tasfiye edildiği ileri sürülen o generallerin birçoğu, aslında ordunun asli vazifeleri için değil, laikçilik ideolojisi için kafalarını yorduklarından, TSK’ya da bir katkıları yoktu..
Boşlukları hissedilmedi bile..
Balyozcular görevde iken..
O karakol basılır, bu karakolda (bundan sonrası için, ‘Allah korusun’ duamızı her daim tekrarlıyoruz.) 10-15 askerimizin şehid olduğu haberi gelirdi..
O günler geride kaldı.
Sonra NATO’nun derin elemanları FETÖ’cü generaller TSK’dan ihraç edildiler..
Yine aynı propaganda yapıldı:
“TSK’nın içi boşaltılıyor. Savaş uçağı kaldıramaz hale geldik.. Siyasi iktidar, darbe bahanesi ile, kendisine muhalif gördüğü tüm generalleri tasfiye ediyor.”
Önceki akşam başlayan Zeytin Dalı Harekatı gösterdi ki, Balyozcular da FETÖ’cüler de TSK’ya bir yükmüş..
Onlar tasfiye olduktan sonra..
TSK çok daha güçlü, operasyon imkanına kavuşmuş..
Dün sınır içinde teröristlere karşı ciddi bir caydırıcı rolü olmayan güvenlik güçlerimiz.
Şimdi sınır ötesinde dahi, ABD’sine, Rusya’sına gerekirse posta koyarak, gerekirse “mecbursunuz” diyerek varlığını gösteriyor..
Saldırganların heveslerini kursaklarında bırakıyor..
Elhamdülillah..
¥
Hatırlayın, FETÖ’cüler aynı propagandayı, emniyetteki elemanlarının ihracında da yapmışlardı..
Bir dönem, “uyuşturucu ile ilgili rakamlar”ı çarpıtarak, “Konunun uzmanı polisler, FETÖ’cü iddiası ile tasfiye edilince, konudan habersiz yeni memurlar uyuşturucu ile mücadele birimlerinde görevlendirildiler. Onlar da uyuşturucunun yaygınlaşmasını sadece seyretmekle yetiniyorlar” propagandası yapıyorlardı..
Attıkları palavra olduğu için, bir müddet sonra, bu konuyu gündemden düşürdüler..
Uyuşturucu ile mücadelede dünden bugüne, daha iyi konumda olduğumuz, son rakamlarla ortaya çıktı..
Böylece, FETÖ’cü polislerin ihraç edilmelerinin, ülkeye olumsuz hiçbir etkisi olmadığı ispatlanmış oldu..
Aynı FETÖ’cüler, kendilerinin ihracı ile birlikte, hırsızlık, gasp, asayiş olaylarının arttığı iddialarını da kamuoyuna pompaladılar.
Nedenmiş o artışlar?
İddialarına göre, “Emniyet’teki uzman ekiplerin, FETÖ’cü diye tasfiye edilmelerinden” imiş....
Dönemsel bazı rakamları alıp, kendi işlerine geldiği gibi çarpıtan FETÖ’cülere, bugün geldiğimiz noktadan şimdi soralım..
Buyrun FETÖ’cüler..
Hırsızlık ise hırsızlık.. Gasp ise gasp.. Uyuşturucu ise uyuşturucu.. Hangi konuyu istiyorsanız, onu koyun masaya.. Bakalım, FETÖ’cülerin Emniyet’e hakim olduğu dönemle bugün arasında, iddia ettiğiniz gibi olağanüstü bir suç artışı var mı, yok mu?
FETÖ’cülerin bu ülkeye..
Olumlu katkıları mı olmuş?
Yoksa mücadele ettiklerini iddia ettikleri Ergenekoncular gibi, FETÖ’cülerin de varlıkları ile yoklukları hiç farketmiyor muymuş?
Onlara ödenen maaşlar, hiç mi olmasın devlette kaldığından, ihraçlarının faydası bile varmış..
¥
Cumhuriyet gazetesinden bazı yöneticiler cezaevinde..
“Cumhuriyet’teki gazetecilerin durumundan üzüntü duymuyor musunuz” diye soranlar oluyor..
Son aktüel tartışmalar eşliğinde cevaplayalım..
Cezaevinde olanlar bir gün olur, çıkarlar.
Ama Cumhuriyet gazetesinin eski tarihlerde ve özellikle de Zeytin Dalı Harekatı başladıktan sonra bile..
Bakın hainliği nasıl elden bırakmıyorlar..
Afrin’e operasyon düzenlenen kritik günde bile, ihtiyar olduğu için Cumhuriyet davasında tutuklanmayan dinozor Aydın Engin, bakın neler yazmış.
“Suriye ve Irak’ın kuzeyinde Kürt kantonlarından ya da özerk yönetimlerinden ya da eyaletlerden bir siyasal yapılanma oluşmasının Türkiye için neden bir tehlike yarattığını anlamıyorum...”
Ne kadar masumca.. Ne kadar saf, ne kadar samimi bir ifade değil mi?
Dolmabahçe’de polislerin arasında patlatılan bombayı hatırlamazsanız..
Ankara’da sivillerin arasında patlatılan bombayı hatırlamazsanız..
Hakkari’de, askerlerin geçişi sırasında yola döşenen bombanın patlatılmasını hatırlamazsanız..
Orada ölen insanlarımızı hatırlamazsanız..
Topraklarımızın dışından günübirlik sınırı geçip, Türkiye’de karakolları basıp, askerlerimizi şehid edip kaçan teröristlerin sığındıkları yerlerin Afrin ve benzeri yerleşim birimleri olduğunu gözden kaçırırsanız..
Cumhuriyet’in dinozoru için “Çok haklı” dersiniz..
Ama ne yazık ki..
Sivillerin arasında patlayan bombalar da.. Askerlerimizi şehid eden patlayıcılar da..
Hep o bölgede hazırlanıp, buralara yollanıyor..
Cumuriyet’in dinozorunun görevi ise, sivillerin öldüğü katliamları unutturup, son operasyonu “Ne gerek var” diye halka yutturmak..
Şimdi sorun bana, “Cumhuriyet’in yöneticilerinin cezaevinde olmasından rahatsızlık duymuyor musunuz?” diye..
Cevabım şu: “Şehid edilen askerimiz için gözyaşı dökmeyen.. Şehidimize kurşun sıkan PKK yöneticilerini Kandil’de ziyaret edip, onlara güzellemelerde bulunan, en sonunda da ‘Zeytin Dalı Harekatı’na ne gerek var’ diye itiraz edenlerin/onların arkadaşlarının cezaevinde olmasından, hiç mi hiç rahatsızlık duymuyorum.”