• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Altılı masa liderlerinin motor yakan söylemleri!

15 Ocak 2023
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Var mı anlayan; altılı masanın başbakanlık yapmış ortağı Ahmet Davutoğlu ne istiyor?

Var mı bilen; PKK’nın uzantısı HDP’nin söylemlerini çalan Ali Babacan ne yapmak istiyor?

Var mı izah eden; Kemal Kılıçdaroğlu kendisi mi cumhurbaşkanlığına aday olmak istiyor, yoksa bütün kavga, Abdullah Gül’e alan açmak için mi?

Var mı, olayları çözüp; Temel Karamollaoğlu’nun “Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş aday olursa, Erdoğan buldozer gibi ezer geçer” demesinin arka planında ne yattığını, Abdullah Gül için mi bu sözleri sarf ettiğini söyleyebilen?

 Var mı anlatacak, “Meral Akşener niçin, anayasal sistem içinde şu an olmayan bir makamı sürekli tekrarlayıp, ‘ben başbakan olacağım’ diyor?”

Gültekin Uysal’ın çapı ne ki, onun neyini anlayan olsun, merak eden olsun..

Altılı masanın hali işte bu..

Birbirine benzemezler bir araya gelince..

Anlaşılmayanlar, izah edilemeyenler, anlatılamayanlar, çözülemeyenler zirve yapıyor..

Çok basit sorulara bile cevap verilemiyor..

 Altı lider de, hemen her gün, ya bir televizyon kanalına, ya bir gazeteye misafir olup, açıklamalar yapıyorlar.

Ama bakın, altısı da, muhalefetin kanallarını, gazetelerini tercih ediyorlar..

Ben akittv açısından söyleyeyim..

Gelseler ya, akittv’ye..

Sorsak şu soruları..

Bakalım ne cevap verecekler..

Sorsak Davutoğlu’na:

Anayasa’da, “Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” denildiği halde, sen altı liderin ittifak ettiği konuların Cumhurbaşkanı tarafından uygulanacağını nasıl söylüyorsun?

Bu söylediğin, Anayasa’nın tağyir ve tebdili anlamına gelmiyor mu?

Hani bunu bir umut olarak dillendirdi isen, “aksi takdirde kaos çıkar” cümleni nereye koyacağız.

“Kaos çıkar” dediğine göre, yetkisini Anayasa’dan alan Cumhurbaşkanını tehdit ettiğin anlamı çıkmaz mı?

Somut örnek verelim.

Henüz başkanlık sistemine geçmemiştik ama..

Cumhurbaşkanı ve Başbakanın yetkileri o dönemde de Anayasa’da yazılı idi..

Kendisi Cumhurbaşkanı ile anlaşamadı, istifa etti..

O tarihde çıkaramadığın “kaos” mu, sürekli rüyalarına giriyor, onun hülyası ile altılı masaya katıldın..

Sorular uzuyor..

Davutoğlu’nda verecek cevap yok..

Bizde soru çok..

Yürütme yetkisi genel bir düzenleme idi..

Anayasa’da somut olarak tanımlanan görevler de var, Cumhurbaşkanına ait olduğu belirtilen.

Mesela 92. madde:

“TBMM tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.”

Bu madde, Davutoğlu’nun mantığına göre nasıl uygulanacak?

TBMM tatilde ise.. Altı lider toplanıp, Cumhurbaşkanına TSK’yı görevlendirmesini mi kararlaştıracaklar?

Yoksa Cumhurbaşkanı bu yetkisini kendiliğinden mi kullanacak?

Davutoğlu, “yetki altı liderde” diyorsa..

Bu Anayasa maddesini fiilen değiştirmiş olmayacak mı?

Bu da Yüce Divanlık bir suç değil mi?

TBMM’nin toplantıya çağrılması da, Cumhurbaşkanının yetkileri arasında.

Davutoğlu, bu yetkiyi altı lidere mi, altı lider içinde Başbakanlık yapmış olan kendisine mi, altı liderin ittifakına mı, çoğunluğuna mı ..

Öfff.. Sıkıldım..

Davutoğlu’nun bu söylemini ciddiye alıp, soru yöneltmek bile abes..

Ama tek abeslik Davutoğlu’nda değil.

Kılıçdaroğlu’nun da hali de, Davutoğlu’nun halinden iyi değil..

Aylardır tartışılıyor, “Altılı masanın adayı niye belirlenmiyor.”

Bir diyorlar, “Çok önemli değil. İlkeler belirlenecek. İsim hiç önemli değil.”

Ertesi günü durumdan vazife çıkarmaya çalışan Ekrem İmamoğlu’na had bildirmek için, sopa sallayan sallayana..

Hatta CHP’lilerin salladığı sopalar yetmiyor..

Bir de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na rica ediliyor.

O da, Ekrem ve Mansur’a sopa sallıyor..

“Erdoğan, ikinizi de buldozer gibi ezer geçer” diyor..

Kılıçdaroğlu çıkıp da, “İlke de bitti. Filim de bitti. Ben adayım, varsa gelen, buyursun. Yoksanız, ben adayım, anca gidersiniz” demiyor. Diyemiyor..

Derinden derine adaylık kavgaları sürerken..

Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmayacağını anlayan CHP’liler “Fırsat bu fırsat” deyip kafaları çıkarıyorlar..

Hemen o kafalar eziliyor..

Hadler bildiriliyor..

“Biz genel başkanımızın arkasındayız” açıklamaları ile tehdit-şantaj siyaseti, denizdeki dalgayı, birkaç günlüğüne durduruyor..

Ya Ali Babacan’a ne diyeceksiniz?

Hayalini kurdukları yeni iktidarda ekonomi bakanlığı düşü ile yatıp kalkan Babacan, son günlerde kafasına dank etmiş olmalı ki, “Ya ben taaa 15 yıl önce bu bakanlık koltuğuna, Erdoğan’ın altın tepsi içinde sunumu ile oturdum. Şimdi bu kadar kavga gürültüden sonra, tekrar oturacağım koltuk ekonomi koltuğu mu?” diyerek, hedefi büyütmeye karar vermiş olmalı..

Onun için de, % 8’lik oy potansiyeli olan HDP’nin kapatılma ihtimaline binaen.

“Oh oh. HDP’yi bir kapatsalar.. Ben oturduğum yerden, % 8 oya kavuşmuş olurum. Onun için de, HDP’nin ne kadar uç söylemi varsa, ben dillendireyim” demiş, çıkmış yola..

Bir HDP’li seçmen çıkıp, “AK Parti’de olsaydın, ‘Biz zaten taahhütlerimizi yerine getirdik’ diye cevaplandırabilirdin. Ama şimdi AK Parti’de de değilsin.. HDP seçmenine yeni taahhütlerde bulunuyorsan, bu taahhütlerin bir ihtiyaç olduğuna inanıyorsan ve bunda samimi isen.. AK Parti’deki bakanlık döneminde niye bunları yapmadın?”

Gerçekten de..

Diğer tartışmalı konuları bir kenara bırakın.. 

“Anadilde eğitim”i, tüm etnik yapılar için taahhüt eden Babacan, bugün Türkçe anadilde eğitimi bile, Anadolu’nun tüm köylerinde gerçekleştiremediğimiz gerçeği karşısında, HDP seçmenini kandırmak için sarf ettiği sözlere kimin inanacağını sanıyor?

Yoksa, “At yalanı, varsa inananı” mantığı ile mi, söylüyor bunları?

Temel Karamollaoğlu’un çıkmazını hatırlatmaya bile gerek yok..

Partisinin tek milletvekili, Cumhur İttifakı’nın başörtü ile ilgili Anayasa değişikliğine imza desteği verdi.

Ertesi günü sopa sallandı..

Artık bu konuda açıklama yapmamaya başladı.

Ama ortaklardan CHP ile İP, başörtünün anayasal hak olarak düzenlenmesi ile ilgili görüşme teklifinde bulunan AK Parti’ye “randevu bile vermeyiz” dediler..

Kefil Temel bey ne dedi?

Ben duymadım.

Duyanı da bilmiyorum..

Bir şey diyebileceğini de sanmıyorum..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Uzmanı

En iyi yaptiğı sey. Mevzu kul hakkiysa, tabağın dibini siyırır.

Filinta

Koçera
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23