24 Eylül’de ne idiler, 25 Eylül’de ne oldular?
Mesut Barzani kafaya taktı..
Referandum da referandum.
Bağımsızlığımızı oylayacağız da oylayacağız..
“Etme, eyleme” diyen de oldu..
“Biraz zor yaparsın” diyen de oldu..
“Çok iyi olur, Sen yap, ardından gelecekler de var” diyen de oldu..
25 Eylül geldi..
Referandumu yaptılar..
Şimdi soralım, “başınız göğe erdi mi?”
Sırf “referandum yapmış olmak için yapılmış bir referandum” mu, bu?
Yoksa, “daha mutlu, daha huzurlu, daha güvenli ve daha zengin bir toplum” oluşması için mi?
Görünen o ki..
Mutluluk da yok.
Huzur da yok..
Güven de daha kötü durumda..
Zenginlik de, daha kötüye gidecek gibi..
Kısacası..
Sorsak K. Irak toplumuna..
“24 Eylül’de mi daha huzurlu, daha güvenli durumdaydınız, 25 Eylül’de mi?” diye..
Eminim olaya fanatik körlükle yaklaşmayan herkes, “25 Eylül’de daha kötüyüz” diyecektir..
O zaman, bu neyin mücadelesi?
Bu neyin referandumu?
Daha mutsuz, daha güvensiz, daha az zengin bir toplumda yaşamanın referandumu mu?
¥
Hani bir bölgede işkence olur.
Bir huzursuzluk olur.
Temel hak ve hürriyetler askıya alınmış olur..
Bağımsızlığını ilan etmediğin takdirde, bu olumsuz şartlardan kurtulmanın pek ihtimali bulunmaz..
“Ne yapsınlar? Ömür boyu temel hak ve hürriyetlerinden yoksun mu yaşasınlar” der, destek çıkardım..
“Ne yapsınlar, işkenceye her gün katlanılır mı?” der, mücadelelerinin başarıya ulaşması için destek bile verebilirdim..
Ama..
Olumsuz hemen hiçbir durum söz konusu değilken..
Sırf, “rahat battı” derler ya..
“Rahat battığı için” olsa gerek..
Adeta, “Dünya yeterince karışık ama.. Biraz da biz karıştıralım” kafası ile..
Yapılmak istenilen referandumla kim, ne elde edebilir ki?
K. Irak’ın komşusu İran, “Yanlış” diyor..
Diğer komşu Suriye “Olmaz” diyor..
Türkiye “Asla” diyor..
K. Irak’ın bağlı olduğu Irak merkezi yönetimi, en baştan “asla ve kata” diyor..
Ama uzaktan İsrail’in kulağa üfürmeleri ile..
ABD’nin, “Yap yap.. Biz arkandayız.. Ama sen çaktırma” dolduruşları ile..
Referandum yapıldı..
Ve daha mutlu bir K. Irak yerine..
Daha huzursuz bir K. Irak’a yelken açıldı..
¥
Dünkü gelişmeler neler?
İlk elden yapılan açıklamalara göre..
İran, K. Irak yönetimine sınır kapılarını kapattı..
K. Irak’a, hava sahasını da kapattı..
24 Eylül’e göre, daha olumsuz bir dönem başladı..
Türkiye yine hava sahasını kapattı..
RTÜK olağanüstü toplandı ve K. Irak’tan yayın yapan Rudaw TV’nin yanı sıra Kürdistan 24 ile Waar TV’nin Türksat’tan çıkarılması yönünde karar verdi.
Petrol geçişinin engellenebileceği açıklandı.. “Vana kapatılırsa, ne yapacak” uyarısında bulunuldu..
Diğer yaptırımlar da adım adım alınacak gibi..
En önemlisi..
K. Irak’ın bağlı olduğu merkezi devletin yaptırımları..
Irak merkezi yönetimi, Kerkük petrollerinin merkezi yönetime teslim edilmesi kararını aldı..
Referanduma katılan memurlar için verilen görevden uzaklaştırma kararı da cabası..
K. Irak denetimindeki tüm sınır kapılarının da kapatılmasına karar verildiği kaydedildi.
K. Irak Yönetimi ve bazı yetkililerin petrol gelirlerinin yer aldığı banka hesapları takibe alındı..
Vs.. Vs..
Eeee?
Barzani bu yola niye çıktı?
Ne güzel, yaşıyor gidiyordu..
Halkı da, iyi-kötü eski yıllara kıyasla daha iyi şartlarda, günlerini geçiriyordu..
Durduk yerde çıkartılan referandum kararı ile..
Şimdi ne olacak?
Bu müeyyideler altında, yıllarca bölge insanının hayatı işkenceye mi döndürülecek?
Yoksa, aklı selim hakim olup, yanlıştan dönülecek, “Referandumu geçersiz kabul ediyoruz” mu denilecek?
¥
Şu hatırlatmayı da yapmış olalım..
“Kendimize istediklerimizi, K. Irak yönetimine istemiyor” değiliz..
Mesela..
Kıbrıs’ta Türk kesimine istediğimizi, K. Iraklılara istemiyor değiliz..
Kıbrıs’ta Türklere yapılan işkenceler.. Faili meçhuller.. Ve diğer sıkıntılar yaşandıktan ve dayanılmaz noktaya geldikten sonra, müdahalede bulunuldu..
Aynı durum, K. Irak’ta da olursa..
O bölgenin insanları da, işkencelere, faili meçhullere maruz kalıp da.. Maddi zenginlikleri orantısız bir şekilde başkaları tarafından hortumlanırsa.. Sonuçta da, “Biz bağımsızlık ilanı ile bu işi çözeriz” derlerse..
Bize Kıbrıs örneğini göstermekte haklı olabilirler..
Ama böyle bir olumsuz durum da söz konusu değil..
O zaman?
K. Irak insanını, bu maceraya sevkedenler, ne yapmak istiyorlar?
Kimin maşası olduklarını farkedemiyorlar mı?
Düne göre, bugün daha kötü..
Yarın daha da kötü bir hayatın içine sürüklendiklerinin farkında değiller mi?
Şu olur; attıkları adım, bir çaresizliğin sonucudur..
“Her gün ölmektense, bir gün ölürüz” derler.. Biz de kendilerine destek veririz..
“Belki bir çıkış yolu bulunur, yaşadıkları dramdan bu vesile ile kurtulurlar” der, başarılı olmaları için dua ederiz.
Ama, önceki yıllara göre her geçen gün daha iyi bir konuma doğru yol alan o bölgenin insanlarının, ABD-İsrail yapımı olduğu apaçık belli bir planlama ile bölgeyi karıştırmaları, ne kendilerine huzur getirir, ne de bölge insanına..
Umarım oynanmak istenen oyunun farkına varırlar.. Bölgeye yönelik daha fazla müeyyideler hayata geçirilmeden, yanlıştan dönerler..