• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

1990’da Sami Selçuk, 2014’te Atilla Kart!

15 Ağustos 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Egemenler her gün bir başka yenilgi tatsalar da..

Yine kafalarını çıkarıp..

Kendilerini gösterecek bir fırsat buluyorlar..

Son numaraları, “13 günlük süreçte, bir oyun oynayabilir miyiz” hevesi..

Nedir “13 günlük süreç”?

Bugün YSK’nın, Cumhurbaşkanlığı seçimi kesin neticesini açıklaması bekleniyor..

Bu açıklanınca..

Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak ilan edilince..

Milletvekilliği ve Başbakanlığı otomatikman düşecekmiş..

Diyeceksiniz ki: “Ne var bunda. Düşmeyip de, ömrü boyunca Başbakan olarak mı kalmasını istiyorsunuz?” 

Hayır..

“Ömür boyu başbakan kalsın” diyen yok..

Ama “hokkabaz egemenler”in burada kurduğu bir tuzak var..

“Sen cumhurbaşkanı oldun” diye arkası sıvazlanan Erdoğan için..

“Cumhurbaşkanı olduğuna göre, Başbakanlık bitti” denilerek iki arada, bir derede bırakma planı var..

Niye?

Erdoğan cumhurbaşkanı ilan ediliyor ama..

28 Ağustos’tan önce.. Fiilen cumhurbaşkanı olmasının hukuken imkanı yok.

O tarihte yemin edilecek. Yeminle birlikte o tarihte görev devir teslimi yapılacak..

“Egemen”ler de, işte “15 Ağustos ile, 28 Ağustos arasında, bir oyun oynayabilir miyiz, bir karambol yaşatabilir miyiz?”in planlarını yapıyorlar..

Geçtiğimiz gün kısaca özetlemiştim..

Bugün, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 1990 tarihli kararının ayrıntılarını da vereyim..

Anlamayan kafalara, gerçekleri şırınga edelim..

1990 yılında, 35-40 kişilik kurulda, azınlıkta kalan üç-beş hukukçunun düşüncelerini, tekrar tekrar Türkiye’nin gündemine “Çok önemli bir hukuki tesbit” gibi sunanlar da, böylece derslerini almış olsunlar..

Bugünlerde.. Atilla Kart’ından tutun..

Medyadaki uzantılarına kadar..

Anlı şanlı hukuk profesörlerine kadar..

Birçoklarının dile getirdiği iddiaların.. Yeni değil; 1990’ın azınlık görüşü olduğunu, siz de görmüş olun.

“YSK’nın seçim sonucu açıklaması ile, Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliği düşer. Cumhurbaşkanlığı başlar” diyenlerin iddialarının, ilk defa Türkiye gündeminde tartışılıyor olmadığını görün.

1990 tarihli Ceza Genel Kurulu’nun çoğunluk görüşü özetle, şunu söylüyordu: “Cumhurbaşkanlığı sıfatı; seçimle değil, andiçmeyle başlar.”

Bunun zorunlu sonucu ne?

Cumhurbaşkanlığı sıfatı yemin ile başladığına göre, başbakanlık da, “cumhurbaşkanlığı yemini” ile birlikte sona erer..

Akıl bunu öngörür.. Mantık bunu emreder..

Ama hokkabaz egemenler.. Dün de rahat durmamışlar. Bugün de rahat durmuyorlar.. 

Bakın 1990’ların Kart’ları ne demişler?

O zamanın CHP kafalıları aynı iddiayı nasıl savunmuşlar?

Ve sonuçta nasıl azınlıkta kalmışlar?..

“(..) Cumhur başkanlığı sıfatının kazanılması ayrı, göreve başlama ayrıdır.”

Kafaya bakın..

Cumhurbaşkanı oluyorsunuz. Ama göreve başlamıyorsunuz..

Nasıl oluyorsa..

Tek taraflı anlatmayalım..

Onların düşüncelerini verelim ki..

Saçmalık da ortaya çıksın..

Yeni seçileni, Cumhurbaşkanı yapıyorlar. Ama yemin edilmeyen süreçte, eski cumhurbaşkanının göreve devam edeceğini belirtip, yemin ile birlikte, yeni cumhurbaşkanının göreve başlayacağını öngörüyorlar ya..

Soruyorsunuz, “ara dönemde, iki cumhurbaşkanı birden mi var?” 

Cevap veremiyorlar.. 

Verdikleri, cevap olarak kabul ederseniz, işte bu:

 “Anayasa geçici bir süre için iki kişinin Cumhurbaşkanı sıfatını taşımasını, ancak görevi yalnızca bir kişinin yapmasını öngörerek, Devlet başkanının tekliği (monizm) ilkesine bağlı kalmıştır. Çünkü, Cumhur başkanının tekliği bu sıfatı taşırken değil, görev yapılırken söz konusudur.”

Haydi size, o tarihteki bu azınlıkta kalanların sembol isimlerinden birisini de vereyim..

2014’ün ayak kaydırıcılarının, 1990’daki temsilcilerinin kim olduğunu söylemezsek, konu tam anlaşılmaz..

1990’daki çoğunluk görüşüne itiraz edip, cumhurbaşkanının yeminle değil, seçimle kazanıldığını söyleyenlerin başında Sami Selçuk geliyor..

Hani şu, paralel medyanın programcısı Abdullah Abdülkadiroğlu’na, İsrail’i öven, başbakanı yeren, katil Şaron’un “birikimli birisi” olduğunu iddia eden Sami Selçuk vardı ya..

İşte o..

Görüyorsunuz değil mi?

Tarih sürekli tekerrür ediyor..

Biz ibret almadığımız için..

İbret alsak.. Geçmişte yaşananları sürekli önümüzde tutsak.. Ders çıkarsak..

Ağzına mı düşmüş, kart hukukçular çıkıp da, böyle saçma sapan tezleri, ciddi ciddi tartışmaya açsınlar..

Hep bir ağızdan koyarız önlerine: “Senin dediğin, 1990’da tartışılmış. Çözümlenmiş. Bitmiş.. Haydi kart hukukçu.. Sen kendine başka malzeme ara” dersiniz..

Olur biter..

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23