• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

17 Aralık’çıların, akit’e ‘sert manşet atıyor’ deme hakkı var mı?

25 Ağustos 2014
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 Önce genel bir değerlendirme yapayım.. Nasıl olsa Osman Şimşek Bey’in sıradaki mailini, virgülüne dokunmadan vereceğim.. Değerlendirmemi yanlış görenler, doğrusunu kendileri yaparlar.

Aşağıda aktaracağım mailin bende bıraktığı intiba, “Bu iş bizi de aşıyor” idi..

Onun içindir ki Gülen’in editörü Osman Bey, “uzun uzun cevap verme”nin faydasızlığına işaret ediyordu..

Benim somut olarak isimlerini sıraladığım, “Gülen cemaatine mensup fişlendiği ileri sürülen 6 kişi”nin, o güne kadar hiçbir engelleme ile karşılaşmadıklarına ilişkin “hodri meydan” çağrıma, “bilemem” cevabı veriliyordu..  Ama, soyut isimler üzerinden, “kara listeler çoktan hazırlanmış” suçlamasında bulunmaktan da geri durulmuyordu..

Daha önemlisi.. Gülen grubu tarafından hayata geçirilen “17 Aralık darbe girişimi” görmezden gelinip, sonraki günlerde akit’in manşetlerindeki sertlikten şikâyet ediliyordu.

Oysa, 17 Aralık karanlık operasyonu olmasaydı, o “arkadan hançerleme” olmasaydı, Akit’in sert bulunan manşetleri, hangi gerekçe ile atılacaktı ki?

“Ben arkadan hançerleyeyim. Ama siz sert manşet atmayın” demenin de, hiçbir insafa sığmayacağını, izaha gerek var mıdır?

Bu genel değenlendirmeden sonra.. Osman Bey’in mailine geçiyorum:

kimden: Osman Simsek <[email protected]>

kime: yeni akit <[email protected]>

tarih: 12 Ocak 2014 20:40

konu: Re: Ali Karahasanoğlu beyefendinin dikkatine

Aleyküm selam ve rahmetullahi

 Ali Ağabeyim,

 Mahkeme mevzuuna üzüldüm. Müslümanların hali karşısındaki hislerimi ifade için üzülme kelimesi de kifayetsiz. 

İşin doğrusu mektubunuza uzun uzun cevap yazmanın bir faydası olacağını zannetmiyorum. Zira -belki ben de dahil- hemen herkes hükmünü vermiş, ona göre yazıp çiziyor ve sadece o hükmü teyid edecek argümanlar arıyor/geliştiriyor.

Diğer taraftan, gerçekten çok samimi ve abim hitabıyla yazdığım iki mukabele mektubu sonrasında “(…) Sordum da.. Ertesi günü cevap geldi.. Tekrar cevap yazdım.. Tekrar cevap geldi.. Ama baktım.. İyi niyetle başladığım sohbet.. Tartışmaya gidecek gibi..İçime attım.. “Müslümanların hali bu mu?” diye dertlendim.. Kendisine, “Bu maillerin içeriklerini yazabilir miyim” diye sorduğum ve kendisi de, “Gizli saklı bir şey yok” diye onay verdiği halde.. “Ümmetin birliğine faydası olmayacağı endişesi ile..” yazmıştınız ya.. 

“Ümmetin birliğine faydası olmayacağı” hüznüyle bu defa cevap yazmak da içimden gelmiyor.

Bununla beraber mukabelede bulunmama nezaketsizliği yapmamak için sadece hissiyatımı arz edeyim:

Fişleme (ben ona “kara liste” diyeceğim) meselesinde dile getirdiğiniz misallerin ne ölçüde doğru ya da yanlış olduğunu bilemem. Fakat kati bildiğim bir şey var ki maalesef o kara listeler hazırlanmış, ortaya çıkarılmış ve bugün uygulamaya konuluyor. Bunu görmek için çok ciddi bir firaset, basiret ve tecessüs gerekmiyor. Milletvekillerinden bakanlarına, danışmanlarından gazetecilerine kadar bazı kimselerin dillerinden dökülen ve hatta rakamlar verilerek söylenen sözler maalesef kara listeleri çok net ortaya koyuyor.

Dahası emniyetten maliyeye, adliyeden milli eğitime kadar çok çeşitli bakanlık ve dairelerdeki tayinler, daha doğrusu kıyımlar herhalde kura çekilerek yapılmıyordur. Bir anda iki üç bin kişinin yerlerinin değiştirilmesinin ancak kara listelerle mümkün olacağı tarafgirlik gözlüğü bulunmayan herkesin görüp anlayabileceği bir husustur ve aşikardır. Belli bir zümreye müntesip zannedildiği halde hiç alakası olmayan yüzlerce insanın da aynı kıyıma ve ziyade zulme uğraması işin ayrı bir boyutu.

Ayrıca, muhterem Hocaefendi, maalesef pazarlık gibi bir iftira ile deşifre edilen mektubunda şöyle diyordu: “Şu anda da eskiden beri olduğu gibi bazı insanlar hakkında ‘Şu cemaatten, bu tarikattan; şu dershaneye gitmiş, bu okuldan mezun olmuş!’ denilerek bilgi toplama ve engelleme yapıldığı ifade ediliyor. Bu haksız uygulamanın sadece genel müdür, müdür veya emniyet amiri konumunda da kalmadığı, ta memurlara kadar inmiş bulunduğu söyleniyor. Şimdiye kadar hayatın değişik alanlarında yalnızca ‘falan yere, müntesip, falancı.. filancı..’ görüldüğünden dolayı mağduriyete uğramış pek çok insanın yanımda gözyaşı döktüğüne şahit oldum. Fakat ben bunları hiç dillendirmediğim gibi o insanlara da sabır ve vifak tavsiye ettim.”

Binaenaleyh, ortada bir vakıa söz konusuyken hala kara listelerin ve onlara bağlı kıyımların olup olmadığını ihtimal dahilinde düşünmek zâid geliyor bana.

Evet, “gerçekten vahim bir tablo ile karşı karşıyayız” ve bu tablonun vehametini görmek için sadece bir Vakit gazetesine bakmak bile yeterli. Hayır, “biz sütten çıkmış ak kaşığız” demiyorum. Fakat hayatımda hiçbir insana “dinsiz, imansız, kafir, ajan..” demedim. Efendimiz, Hazreti Üsame’ye “Hel şakakte kalbehu” buyuruyor. İşin doğrusu ben kalbini yarıp baksam bile bir insan zahirde “müminim” diyorsa ona “kafir” demem, kendi görüşümün yanlış olabileceğini düşünürüm. Zira tek sermayem var o da imanım. Onu-bunu tekfir ederek imanımı tehlikeye atamam. Heyhat, bazı medya organları ve yazarları her gün bizim küfrümüze dair neler neler yazıyorlar. (Lailahe illallah Muhammedun Rasulüllah!)

Allah aşkına ağabey,

Siz o gazetelerden birinin yazarı olarak hangi kardeşlikten bahsediyorsunuz!..

Son iki ayda Vakit’te (siz oradansınız diye onu söylüyorum, yoksa Vakit bu konuda yalnız değil) yer alan haberlere, yazdırılan iftira yazılarına hiç bakmıyor musunuz Hak hatırına!

Hangi iftirayı sayayım; hangi manşeti, haberi, yazıyı misal vereyim?

Hepsi bir yana en güzel niyetlerle ve ısrarlı talepler neticesinde yazılmış bir mektubu dahi karalamak için manşetler atan, onu çarpıtılan başka mektuplarla karartmaya çalışan bir gazetenin yazarı olarak, bir kere arkadaşlarınıza “insaf” demeden hangi kardeşlikten dem vuruyorsunuz ki!.

Köşenin sonuna geldik.. Yarın Osman Bey’in mailinin, kalan bölümünü aktarmaya devam edeceğim, inşaallah.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23