• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Erkan Kavaklı
Ali Erkan Kavaklı
TÜM YAZILARI

Amerika ile kapışma, haç ve hilal kavgası

23 Ağustos 2018
A


Ali Erkan Kavaklı İletişim: [email protected]

Amerika bizim hain papazı vermediği gibi ısrarla kendi casus papazını istiyor. Bir papaz yüzünden 66 yıllık müttefiki, ülkemize ekonomik savaş ilan etti.

Aslında savaş çoktan başlamıştı. 1989 yılında Berlin Duvarı yıkılınca soğuk savaş dönemi bitti ve NATO düşmanın rengini kırmızıdan “yeşil”e çevirmişti. 

Yeşil, yani İslam.

Türkiye, NATO ittifakı içinde ve “yeşil”e düşman. 

Müslümanların İslam’a düşman olması gibi bir garabet, ihanet, absürtlük düşünülebilir mi?

Bizim NATO’dan çoktan çıkmamız lazımdı.

Irak’ı işgal etmeye giderken eski Başkan Bush, “Haçlı Seferleri”nden söz etti. Bizi yönetenler bunu duymazdan ve anlamazdan geldiler. 

Yüce Mevla, Kur’an’da bizi uyarıyor:

“Ey iman edenler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin!” (Nisa, 144)

Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse onlardandır. Allah zalim kavmi hidayete erdirmez.” (Maide,51)

Biz yönetenler kimi zaman Müslüman olduğumuzu hatırlamak istemedi kimi zaman Kur’an âyetlerini görmezden geldiler.

İlk sosyolog İbn Haldun, mağlupların galipleri taklit ettiği, onlarda kendilerinde olmayan bir kemal bulunduğuna inandıkları ve onların hizmetine girdikleri tespitini yapar.

Mağlup bir toplum, sürekli olarak galip toplumun prensiplerini (şiar), kıyafetini, mesleğini ve benzer özelliklerini taklit etme eğilimindedir. Nefis daimi surette galip gelende bir kemâl bulunduğuna itikat eder ve onun hizmetine girer. Ya ona saygı göstermek, içinde yer ettiği ve galibi kemâl sahibi gördüğü için veya kendisindeki boyun eğme hâlinin, tabii bir galibiyetten değil, galipteki kemâlden ileri geldiği yolunda bir hayata sürüklenmiş olduğu için böyle davranır. Böyle bir yanlışa düşülmesi ve bunun aralıksız devam etmesi, bir itikat, bir inanç olarak ortaya çıkarır. Bunun neticesi olarak mağlup, galibin bütün yol ve yöntemlerini benimseyip her hususta onun yolunu tutar, ona benzemeye çalışır. Başkasına uyma işte budur.” (Mukaddime Klasik Sosyal Bilimler Sözlüğü, s. 388)

“Taklit, eşitsiz ilişkilerinin bir sonucudur. Bir başka deyişle eşitsiz ilişkileri sebep, taklit etme ise sonuçtur.” (A.g.e, s. 430)

Osmanlı Devleti cephelerde yenilmeye başlayınca saraydan başlamak üzere Batı taklitçiliği başladı. İki yüz sene imrenme, benzeme, taklit etme, hatta kendi değerlerini inkâr etme, reddetme, kötüleme dönemi yaşadık.

Batı medeniyetinin bir kemâle sahip olduğunu zannettik. İçimizden çıkan Mehmet Akif, Necip Fazıl, Bediüzzaman Said Nursi gibi bilgelerin uyarılarına kulak tıkadık. İbn Haldun’u okumadık. 

Aziz Akif, Çanakkale’ye yığılan haçlı ordularını görünce;

“Medeniyet denilen maskara mahlûku görün,

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün! 

Maske yırtılmasa bize hâlâ âfetti o yüz,

Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz…

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, Korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar?

Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar!” diye haykırır.

İki yüz senedir âşık olduğumuz sahte medeniyetin sembolü Amerika, bizi bir casus papaza sattı ve ekonomik savaş ilan etti.

Macaristan gezisi sırasında Budapeşte’yi gezerken Tuna nehri kenarında Macar büyüklerinin heykellerini gördüm. Birinin başında Osmanlı sarığı, ayağında şalvar, belinde kuşak vardı. 

“Galiba bu, Müslüman biri” diye düşündüm. 

Yaklaştım. Heykelin altındaki yazıyı okudum:

“İmre Tökeli” (1657-1705)

Osmanlı Devleti, 1526 yılında Mohaç Zaferi ile fethettiği Macaristan’da 1699 Karlofça Antlaşmasına kadar 173 yıl hüküm sürmüş. 

Bugün de İmre Tökeli, Google’da sarıklı bir Osmanlı Beyi gibi görünüyor. 

O zamanın hâkim kültürü Osmanlı idi. Macar beyi, Osmanlı gibi giyinmiş.

Kur’an’a sarılıp kendi kültürümüze dönmemiz lazım. Taklit ile bir yere varılmaz.

İslam medeniyetini yeniden inşa için çok çalışmalı, terlemeli, ilim ve sanata, özellikle de birlik ve beraberliğe önem vermeliyiz.

Yavuz Sultan Selim’e iktida edip İslam Birliğini kurmamız lazım, İslam düşmanı Batılılarla ittifaklar kurarak bir yere varılmaz.

Batılılar, “böl ve yönet” parolası ile Müslümanları birbirine kırdırıyorlar.

Müslümanlar Kur’an’ın, “Müslümanlar kardeştir, Allah’ın ipine sımsıkı sarılın!” emirlerine sarılmalı. 

Papaz Andrew Brunson ve ekonomik savaş milat olmalı.

Yaşasın ümit! Ölsün yeis (ümitsizlik)! Muhabbet devam etsin! Şura kuvvet bulsun!” diyerek İslam ittihadı için çalışmalıyız.

Tebrik: Aziz okuyucularımızın Kurban Bayramlarını tebrik eder; Müslümanların birlik ve beraberliğine vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ederim.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23