Bayramı hakketmek
Rahmeti ile gelip bereketi ile çoraklaşmış kalpleri sulayan ve cehennem ateşine karşı maddi ve manevi bedenimizi koruyan mübarek ay göz açıp kapayıncaya kadar geldi ve hakkedenler için bugün bayram.
Hakkedenler diyorum, çünkü gaflet ve dalalet etrafımızda o kadar çok dolaşıyor ki, Allah korusun kaybetmemek içten bile değil.
Bayram, adı üzerinde mutluluk sevinç paylaşma demek. Ancak bugün bu güzel hasletlerden çok içinde maalesef hüzün kavga ve kaygı taşıyor.
Öyle bir kavga ki, ümmet birbirine girmiş. Müslüman Müslümanı gözünü kırpmadan acımasızca ve hatta büyük bir ibadet aşkı ile birbirini öldürüyor. İslam adına bu cinayeti işlediğinin farkına varanlar da bir elin parmakları kadar.
İçerde ayrı maşaları devreye sokan şer güçler dışarda başka maşalarla adeta kedi fare oyunu oynayarak zevk’ü sefa içerisinde.
Akledenlerden olmamızı öğütleyen yüce kitabımızı okuyan çok ama anlayan dinleyen ve hakkını vererek yaşayan nerde ise yok.
Herkes kendini haklı göstererek ak kaşık olma yolunda. Haklı olsak ne yazar. Olmasak ne yazar. Ümmet parça parça.
Doğrular ve eğriler iç içe.
Halbuki fizik kuralları içerisinde iki nokta arasında tek bir çizgi doğru olarak kabul görür.
Bugün ümmetin haline biraz derinden bakmaya çalışsak bayramı hakketmek şöyle dursun, yaşamayı bile hakketmediğimiz görülür.
Neyse ki, bayram günü daha fazla aklımız karışmasın. Gerçekler daha fazla içimizi acıtmasın.
Değerli dostlar 29 gün boyunca gündüzleri saim geceleri kaim olduğumuz sayılı günler geride kaldı. Topladığımız sevap bonusları ile bayramı hakkedenlerin bayramını tebrik ediyorum.
Hakketmek için gerekli özveriyi gösteren, sabırla oruç tutup şükür ile iftar eden ve kebair günahlardan uzak olarak sayılı günleri tamamlayan dostlarım, kalan ömrümüzü bayramla birlikte eski tas eski hamam olarak sürdürmemeliyiz.
Sağlıklı ve zinde olarak hayatımıza devam etmek istiyorsak maddi bedenimiz için beslenme ve uyku düzenimize azami önem vermemiz gerekiyor. Günde iki kez kalibre edilen biyolojik saatimizin şaşmaması için uyku hijyeni çok önemli.
Günümüzün kanseri olan stres ve gerilimi, daha çok hareket ederek ve muhabbet paylaşarak azaltabiliriz.
Beyazlatılmış gıdalardan, rafine ürünlerden ve mide torbasını doldurmada haddi aşmaktan uzaklaşalım.
Manevi bedenimizin gıdası olan ibadet, kulluk, tevazu, diğergamlık, paylaşmak gibi insani değerlerimizi çoğaltmalıyız.
İnsanı insan yapan değerlerle barışıklığımızı artırmalıyız. Mal, mülk, hubbu dünya ve hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşam tarzına derhal son vermeliyiz.
Ölümün ibretli duruşu ile barışarak ölmeden önce ölmeyi ve ölmesi gereken hasletleri öldürmeyi becermemiz gerekiyor.
Yoksa evet yoksa kaybedenlerden olduğumuzu dünyamız değiştiğinde anlarız ki, o zaman da çok geç olur.
Bülbüllerin ardından
Ramazan ayının en büyük kârlarından bir tanesi de TRT kurumunda ramazan ayı boyunca her gece evlerimize misafir ettiğimiz bülbüller oldu.
Bu bülbüller ki, iletişimin sihirli gücü ile tüm dünyaya Kur’an-ı Kerim Mekke’de nazil oldu ve İstanbul’umuzda okundu algısını bir kez daha hafızalara yerleştirdi.
Hele final programı, izlemeyenlere muhakkak izlemelerini tavsiye ediyorum.
Bülbüllerin beden dilleri ile de verdikleri mesaj oldukça önemliydi.
Her bir bülbül, duruşundaki vakar ve tevazu ile ve okuduğu ayetlerin verdiği mesajlara beden dilleri ile de katılarak ne kadar hoş ve güzel sada bıraktı.
Anlayanları bir başka etkileyerek, okumuş ya da cahil yediden yetmişe her kesimin kulaklarını tıkayan kirden bir eser kalmamıştır diye düşünüyorum.
Bu program daha çok konuşulacak ve hâlâ kilitli birçok kapının açılmasına da vesile olacaktır.
Tekrar tekrar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Tebrik
Yıllarca bize şeker bayramı(!) olarak dayatılan mübarek Ramazan Bayramımızı tebrik ediyor âlem-i İslâm’a ve insanlığa barış, huzur ve esenlikler getirmesini diliyorum.