Suçlu kim, bu günah kimin?
Kudüs satıldı.
İlk kıble peşkeş çekildi.
İsra’nın gerçekleştiği makam, Hz. Ömer’in emaneti çok kirli bir pazarlığa konu edildi.
Bugüne kadar petrol verip iktidar satın alanlar şimdi insanlık davası olan Kudüs’ü vererek iktidar pazarlığına girdi.
Yahudi baronlarının Kudüs üzerindeki şeytani kararlarının sözcüsü Trump, 100 yıllık büyük plan kararıyla inanç coğrafyalarının sinir uçlarını tahrik etmeyi başardı.
Bahreyn Kralı Halife, ülkesinden bir heyeti “barış ve hoşgörü” mesajı vermek amacıyla İsrail’e gönderdi.
Dünyevi saltanatlarını korumak için ülkelerinin servetlerini savuranlar, müminlerin kutsal mabedini korumak niçin hiçbir şey yapmıyorlar? Trump ile gizli bir antlaşma yaptığı söylenen veliahtlar niye suskun?
Ortada büyük “şer ortaklığı” mı var bekleyip göreceğiz…
Bugünkü İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısına aklını kiraya vermiş bazı liderlerin, katılmayıp temsilci göndererek ipe un serdiklerine şahit olacağız. Kimi Arap liderlerin zavallı hallerine görgü tanıklığı yapacağız.
Kınamanın ötesine geçen bir duruş, İslam ülkeleri arasındaki dayanışmayı tesis edebilecek bir eylem planı, yol haritası ilanı çıkabilir mi, göreceğiz.
Arap dünyasında yapılacak küçük gösteriler, atılacak sloganlar, söylenecek marşlar her zamanki gibi hazımlarını kolaylaştıracak, unutkanlıklarını çabuklaştıracaktır.
Yapılacak protesto gösterilerinde ateşli nutuklar atılacak, sinkaflı sloganlar tekrarlanacak, öfke sel olup akacaktır. Sonrasında öfke dinecek, dünyevi telaş umursamazlığı tetikleyecek, hazım kolaylaşacak, yeni duruma alışılacak ve herkes evine dönecektir.
100 yıllık kısır döngü tekrarlanacak Müslümanlar kaybedecek, Siyonistler kazanacaktır. (İnşaallah yanılırım)
Türkiye’nin bölgedeki ve İslam coğrafyasındaki ağırlığı ve etkisi, ama onunla birlikte yalnızlığı bir kez daha ortaya çıkacaktır. Türkiye sevdası pekişerek artacak, Türkiye’nin halifelik ve liderlik rolü daha da güçlenecektir.
Trump’ın Kudüs hamlesi zaten çalkantılı haldeki bölgeyi hepten karıştırarak, hali hazırda yangın yeri olan Ortadoğu’ya daha fazla gerginlik ve acı getirecek, belki bir din savaşının, bir medeniyet savaşının fitilini ateşleyebilecektir.
Alınan kararla bilinçli bir şekilde savaş ortamının ve kaosun beslenip büyümesi amaçlanmakta olup, bu girişim Filistin meselesine çözüm getirmeyeceği gibi bölgeyi hatta dünyayı yeni bir kaosa sürükleyecektir.
Kudüs yenidünya savaşının en kritik tahrik noktasıdır.
Trump’ın Kudüs kararı Ortadoğu’nun, kökeni yüzyıla varan, en kritik sorununu yeniden alevlendirdi.
Bu kararla sadece işgal devletinin başkentini değiştirme kararı onaylanmadı aynı zamanda Kudüs’ten İslam’ın izlerini ve Filistinli varlığını silme amacıyla yürütülen faaliyetler de desteklendi.
Karar, Batı’nın Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme planının parçasıdır. Kudüs’ü işgalci İsrail’in Başkenti ilan etmekle, yüz yıllık Büyük Ortadoğu Projesinin amacı olan Büyük İsrail İmparatorluğu’nun ilanını tüm dünyaya duyurdular.
Trump’ın kararı, ABD’nin uluslararası hukuku ve BM kararlarını tanımadığının ve işgale meşruiyet kazandırma çabasının resmidir.
Bu yüz, ABD’nin hak hukuk, adalet, vicdan, insanlığa hiçbir önem vermeyen, varsa yoksa güç ve kuvvete itibar eden vahşi yüzüdür.
Bu hamle bölgede ABD karşıtlığını, ABD’de ise İslamofobi’yi körükleyecek bir çatışma alanını hareketlendirecektir.
Bu karar İslam âlemine topyekûn savaş ilanıdır.
Trump’ın düşüncesiz ve şeytani adımı, kendisini yalnızlaştıran siyasetleri göğüslemek, iç politikadaki konumunu güçlendirmek, hakkında yürütülmekte olan davalar, takibatlar konusunda Siyonist lobinin desteğini alabilmek için attı.
Tamamen başkanlığı kurtarma hırsıyla, kişisel çıkarla alınan bu kararla ya devam deyip kurtulacak veya tutundukları ile birlikte yokluğa gömülecektir.
İsrail’den de, ABD’den de akıl ve vicdan sahibi insanlar, Hristiyan ve Yahudi gruplar ABD’nin bu kararına karşı çıkıyor. İsrail, tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar yalnız ve çaresiz.
Düşünmemiz ve kendimize sormamız gereken sorular var…
Kutsiyeti ayetle sabit kılınmış Kudüs’e saplanan hançer, yoksa canımızı yakmıyor mu? Müslüman milletler, Ebrehe’lere karşı Ebabil Kuşu olmak için niçin birlik ve kardeşliği seçmiyor?
Selahaddin’i Eyyubi duyarlılığını gönüllerimize niçin yerleştirmiyoruz?
Mescid-i Aksa, dünya Müslümanlarının bütün bu oyunları seyretmesine, hiçbir duyarlılık göstermemelerine hüzünleniyor.
Yahudileri kimse suçlamasın. Eğer Mescid-i Aksa işgal atındaysa, Filistin’e pranga vurulmuşsa, mazlumlar katlediliyorsa, suç Müslümanım diyen herkesindir…
Utanmalıyız zulme, işgale, onursuzluğa tavır almadığımız için.
Utanmalıyız elimize bir taş almaya korktuğumuz için.
Utanmalıyız “şehitlik şuuru”nu kuşanamadığımız için.
Utanmalıyız Mescid-i Aksa’mız, Kudüs’ümüz kirletildiği için.