• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Öldürmek mi hayata kazandırmak mı?

08 Eylül 2022
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

 

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “İşte bundan dolayı İsrailoğullarına şu hükmü yazdık: “Kim bir cana karşılık veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak sebebiyle olmaksızın bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir kimseyi diriltirse bütün insanları diriltmiş gibi olur.” (Maide, 5/32) Buradaki diriltmek ibaresi çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Tabii ölü bir varlığa can vermek suretiyle diriltmek sadece Allah’ın gücü dahilindedir. Dolayısıyla burada kastedilenin ölüm tehdidiyle karşı karşıya olan birinin hayatının kurtarılması, hayata kazandırılması olduğu tefsirlerde dile getirilmiştir. Bunu insanı manevi olarak diriltmek, ona ebedi hayatı kazandıracak bir bilgilendirme ve bilinçlendirme yapmak şeklinde yorumlayanlar da olmuştur. 

Geçtiğimiz günlerde, İHH’nın Reyhanlı eğitim kampüsünde öğrenim gören, babası Suriye’de öldürüldüğü için yetim olarak büyüyen ve bu yıl Balıkesir Tıp Fakültesi’ni kazanmış olan 17 yaşındaki Faris Muhammed el-Ali isimli bir genç bıçaklı saldırıda öldürüldü. Cinayet yargı kurumları tarafından soruşturuluyor. Yapılan yorum ve değerlendirmelerde böyle bir cinayetin işlenmesinde ırkçı ve provokatif tahriklerin önemli etkisinin olduğu dile getirildi. Ancak işin ilginç yanı, hangi soy ve ırka mensup olursa olsun insana değer veren, insan hayatını önemseyen bütün herkesi üzen böyle bir cinayetin ırkçı söylemlere sahip birtakım şahısları çok sevindirmesi, mutlu etmesiydi. Cinayeti kınayan ve ömrünün baharında, doktor olup insanlığa hizmet etmek için hazırlanan bir gencin hunharca katledilmesinden dolayı üzüntülerini dile getiren kişi ve kurumlara tepki göstermekten çekinmezken, cinayetten dolayı neredeyse zil takıp oynayacaklardı. 

Bilindiği üzere son dönemlerde Türkiye’deki yabancılara karşı çok yönlü bir kampanya yürütülüyor. 

Dünyada yabancıların yaşamadığı bir ülke yoktur ki bu çağımızdaki hayat şartlarının zorunlu kıldığı bir şeydir. Ama yabancıların bir başka ülkeye geçmelerinin farklı sebepleri var ve bunlardan bazıları hukuken ya da yasal olarak kabul edilmiyor. Bu tür sebeplere binaen geçiş yapmış olanlar da zaten tespit edildiklerinde ihraç ediliyor. 

Ama hayatını kurtarmak için sığınma yani iltica amacıyla intikal etmiş birinin dayandığı sebep hem hukuki, hem insani açıdan en geçerli, en meşru sebep olduğu gibi uluslararası anlaşmalar da ülkelerine dönmeleri durumunda hayatları tehdit altında olacak kişilerin iade edilmesini onaylamıyor. 

Suriye’de 11 yıldan fazla süredir devam eden savaş ve işgal sebebiyle ülkelerini terk etmek zorunda kalanlar dünyanın değişik ülkelerine dağıldı. Bunların amaçları hayatlarını kurtarmaktı. Bu insanların önemli bir kısmı da Türkiye’ye sığındı. 

Başka ülkelere iltica edenlerin çoğu çok zor şartlarda yaşadıkları için hayatlarının güvenceye alınacağı bir ortam oluşsa ülkelerine dönmeyi tercih edecekler. Ama Suriye’de henüz böyle bir ortam oluşmuş değil. 

Bazıları gittikleri ülkelerde yeni bir hayat düzeni kurmuşlardır. Nitekim Türkiye’den Avrupa ülkelerine göç etmiş yüz binlerce insan oralara sığınma amaçlı gitmiş olmamakla birlikte oralarda yeni bir iş ve hayat düzeni kurmuştur. Bunlar o ülkelerin sırtına yük değil bilakis topluma ve ülke ekonomisine katkı sağlayan takviye güçtür. Aynı şey Türkiye toplumuna adapte olmuş yabancıların önemli bir kesimi için de söz konusudur. Bu durumda olanlar ülkenin ekonomisi için bir takviye güç, bu durumda olmayan ama hayatlarını kurtarmak için sığınmış olanlara karşı da bizim onların hayatlarını kurtarma gibi insani bir görevimiz var. 

Ama ne yazık ki ırkçı söylem sahipleri bu iki gerçeğe de gözlerini kapatarak, özellikle kolay tahrik edilebilecek bazı kesimlere kin ve düşmanlık enjekte ediyor. Sayıları çok olmasa da neden oldukları sorun büyüktür. Bu gibilere karşı “ikna” çabası yürütmek boşunadır. Çünkü onlar belli bir proje için istihdam edilmiştir. Çözüm bu gibilerin özellikle insanlık açısından utanç verici faaliyetlerinin önlenmesindedir. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

turgay koç

anasını babasını kardeşini kocasını karısını çocuğunu evini işyerini tarlasını bağını bahçesini kısaca her şeylerini kaybetmiş suruyeliler bu insanlara acımıyorsunuz bari nefret etmeyin sizden paramı istiyorlar evinizde kalmakmı istiyorlar hayır hiç bir şey istemiyorlar dilerim allahtan bu insanlara acımıyana alahta acımasın ilk ırkçı şeytandır ilk yabancı düşmanı şeytandır şeytan ademi cenette istememiştir

Mustafa

Veda hutbesinden sonra 110 bin sahabenin hiçret ini anlamaktır salât. Allah bize rasule salát et diyor.. 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23