• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Kavram sahtekârlığı

31 Temmuz 2015
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Bu başlıkla Vakit gazetesinin 23 Şubat 2006 tarihli sayısında da bir yazımız yayınlanmıştı ve o zaman siyonist işgalcilerin yaptığı kavram sahtekârlığının bazı örneklerinden söz etmiştik. O yazımızın son paragrafı bugün ele alacağımız konuyla çok yakından ilgili olduğu için burada tekrar vermek istiyorum: 

Kavram sahtekârlarının sıkça yararlanmaya çalıştıkları kavramlardan biri de “barış”tır. Ne kadar ilginçtir ki terörle ve savaşla kurulmuş, şimdiye kadar sürekli şiddete başvurarak ayakta durmuş, hayatını sürdürebilmek için bunları kullanmayı zorunlu gören bir devleti meşrulaştırmak dünya kamuoyuna “barış” olarak lanse edilince böyle bir devletin gasp ettiği hakları isteyenler barışı engelleyenler olarak tasavvur ediliyor. İşte bu “barış” sahtekârlığı karşısında da uyanık olmak ve kimin ne istediğini çok iyi bir şekilde anlamaya çalışmak gerekir.

Bu gerçek, bir tarafta askeri ve polisi pusuya düşürerek hunharca katlederken, yollara haramiler yerleştirip insan kaçırırken, tırların ve kamyonların yolunu kesip vahşice yakarken, inançlarından dolayı insanları mahkum edip evlerini basarak çocuklarının önünde korkunç bir şekilde öldürürken diğer tarafta “barış” kavramı üzerinden prim yapmaya çalışanlar için de geçerlidir. 

“Barış” kavramı üzerinden prim yapmaya çalışanlar, gerçekte şiddeti ve terörü stratejik çizgi olarak benimsemiş, ondan dolayı da silahlarını bırakmaya yanaşmak istemeyen vatan düşmanlarını siyasi alanda temsil ettiklerini, halk önünde yaptıkları açıklamalarla çok açık bir şekilde ibraz ediyorlar. Bir taraftan askerlerin ve polislerin katillerini sahiplenen, onları kınamaya bile yanaşmayan, tam aksine onlara karşı operasyonlar düzenlenmesinden dolayı uykuları kaçan, o yüzden ortalığı velveleye veren “siyasi kanat” diğer tarafta bu katilleri koruma amaçlı faaliyetlerini “barış” çabası olarak yutturmaya çalışabilecek kadar arsızlaşabiliyorlar. Oysa gücünü o terör örgütünden aldığını açıkça itiraf eden bu oluşum o örgütün siyasi kanadıdır. Garip olan da zaten böyle bir terör örgütünün aynı zamanda siyasi alanda, “meşru” bir yapılanma olarak temsil edilebilmesidir. 

Oysa birinin “siyasi” diğerinin “askeri” kanat olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. İkisi de aynı merkezden yönetiliyor. Strateji ve taktik gereği biri eline silahı alıp uykuda polisleri öldürürken, haramilerini yollara yerleştirip insan kaçırırken, karakol basıp askerleri katlederken diğeri de basının önüne çıkıp “barış” davulu çalabiliyor. Ama bir yandan “barış” davulunu gümletirken bir yandan da PKK canavarının sizi boğabileceğini hatırlatarak bütün bir ülkeye tehdit savurmayı da ihmal etmiyor. O zihniyet sahiplerinin “barış”tan anladığı da işte bu ve böyle bir anlayış sahipleri bir tarafta yollara haramilerini yerleştirirken diğer tarafta siyaset meydanında rahatça atlarını koşturabiliyorlar. 

“Barış” kavramının böyle hileyle kullanılması gerçekte, yürütülen insanlık dışı savaşa da meşruiyet kazandırma amacıyla oynanan oyundur. Bu kavram, yürütülen savaşın, gerçekleştirilen saldırıların, cinayetlerin, baskınların, adam kaçırmaların, araç yakma eylemlerinin gölgelenmesi, normalleştirilmesi ve haklı gösterilmesi için kullanılmak isteniyor. O yüzden bu kavramlarla insanları aldatmaya çalışanların gerçek yüzlerini halka göstermek gerekir. Bu kavram üzerinden siyaset yürütmeye çalışanların, polisin evini basarak onu uykuda katleden canilerin, yol kesen, karakolları basarak askerleri vahşice katleden teröristlerin mensup oldukları örgütün siyasi kanadı olduğu gerçeğini her yerde dillendirmek gerekir. Bu gerçeği biz söylemesek de kendileri itiraf ediyor ve böyle bir mensubiyetten şeref duyduklarını gizlemiyorlar. 

Dolayısıyla yüzlerine çekmeye çalıştıkları “barış” maskesine asla aldanmamalı, mensubu olmakla şeref duydukları örgütün silahlı kanadını temsil eden haramilerin ellerindeki kaleşinkoflara ve terörist yüzlerini gizlemek amacıyla kullandıkları kara maskelere bakmalıyız. 

Terörü ve şiddeti amaçlarına ulaşmanın en geçerli yolu olarak gören canavarlara sırtlarını dayadıklarını itiraf edenlerin “barış” söylemlerinde samimi olmaları mümkün müdür? Bu, kavramlar üzerinden oynanan kirli bir oyundur ve bu oyunu oynayanları artık iyi tanımak zorundayız. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23