• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

Altı ayaklı cunta

06 Mart 2015
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Mısır’da askerî darbe sadece ordu ve onun başındaki genelkurmay başkanı tarafından gerçekleştirilmedi. Askeri mekanizma, darbelerle iş başına gelen tüm yönetimlerde olduğu gibi silahın tehdit gücünden yararlanarak baş rolü oynadı. Ama onun siyasi iktidarı ele geçirmesi ve halkın tepkisine, eylemlerine, cuntayı tanımama konusundaki ısrarlığına rağmen sürdürebilmesi altı önemli ayak sayesinde olmuştur. Bunlar da yargı, güvenlik, istihbarat, iftiracı medya, faizci sermaye ve Kıpti Ortodoks kilisesidir. Bugünkü ve müteakip yazımızda karşı devrimin ana unsurları olarak nitelediğimiz bu organların fonksiyonları hakkında özet bilgiler vermek istiyorum. 

Bu unsurların başında yargı mekanizmasını zikretmek gerekir. Yargıda görev yapanların çoğunluğunu eski rejim kalıntısı veya İslâmîleşme sürecinden ciddi rahatsız olan kişilerin oluşturması sebebiyle bu kurum büyük ölçüde siyasileşmiştir. O yüzden Tanta Şirketi’nin satışını durduran mahkeme kararını uygulamadığı gerekçesiyle Başbakan Hişam Kandil’i görevinden azlettiği gibi bir yıl hapis iki bin cuneyh para cezasına çarptırırken, Tahrir Meydanı’na çıkan gençlerin öldürülmesinden sorumlu tutulan ve aynı zamanda hakkında yolsuzluk davaları açılmış olan eski diktatör Hüsni Mübarek’in beraatine hükmedebildi.

 Bugün siyonist katilleri memnun etmek için Hamas’ın “terör örgütü” olduğunu iddia eden yargı da aynı yargıdır. 

Yargı organlarının bu uygulamalarından, tamamen siyasileşmesinden ve halkın seçimiyle iş başına gelen siyasi yönetime karşı savaş yürütmesinden rahatsız olan halk da tepkisini dile getirmek amacıyla meydanlara çıkmıştı. Bu amaçla 19 Nisan 2012 Cuma günü daha önce devrim sürecinde olduğu gibi bir eylem günü ilan edildi ve “Yargının Arındırılması Cuması” olarak adlandırıldı. Halkın tepkisinden rahatsız olan fitne güçlerinin beslediği paralı çetelerin göstericilere saldırması üzerine de çatışmalar yaşandı.

Yargı kurumu, halkın seçimine karşı savaşı darbenin yapılmasından çok önce hatta Baltacı fitnesinin patlak vermesinden de önce halk devrimi gerçekleştirilmesinin hemen ardından başlatmıştır. Baltacı fitnesini organize edenleri en çok cesaretlendiren yargı oldu. Çünkü fitnecilerin toplumsal güvenliği sarsma amaçlı eylemleri, insanlara sokak ortasında rastgele saldırmaları, can ve mal güvenliğini tehdit eden faaliyetlerini yaygınlaştırabilmeleri yaptıklarının yargı tarafından herhangi bir takibe tabi tutulmaması sayesinde oldu. 

Darbe gerçekleştirilmesinden sonra ise yargı organları ve elemanları iyice gemi azıya aldılar. Öyle ki herhangi bir soruşturma, yapılan suçlamaları haklı çıkaracak delil ortaya koyma ihtiyacı bile duymadan bir davada 529, bir başka davada da 683 kişiyi topluca idama mahkûm edebildiler. Bunun dışında da tamamen siyasi sebeplerle birçok idam, müebbet hapis, uzun süreli ağır hapis cezaları verdiler. İslâmî kesimin ileri gelenlerinden birçok kişinin mal varlıklarına el koyma hükmü verdiler. 

Böyle bir yargının yaptığı hukukun icrası değil tam anlamıyla eşkıyalıktır. Bir eşkıya çetesinin siyonist katillerin hesabına çalışması ve onlara karşı özgürlük mücadelesi veren direnişi “terör” olarak nitelendirmesi de normaldir. 

Karşı devrimin temel direklerinden biri de yine Firavun rejimi döneminden kalma emniyet örgütüdür. Güvenlik mekanizmasında çalışan elemanların özellikle fitne çetelerinin çıkardığı olaylarda sergiledikleri tavır art niyetli olduklarını açıkça ortaya koymuştur. Güvenlik organları Baltacı çetelerinin Muhammed Mursi’nin görevini sürdürdüğü dönemde cumhurbaşkanlığı sarayına dayanıp kapıyı kırdıkları, resmî binaları yaktıkları, İslâmî oluşumların merkezlerini hedef alan saldırılar düzenledikleri zaman söze gelir bir müdahalede bulunmazken, sivil göstericilere karşı normalde siyasi yetkililerin onaylamadığı çirkin saldırılar düzenleyerek bu saldırıları yönetime mal etmeye çalıştılar. Onların bu çirkin saldırıları dikta kalıntısı medya organları tarafından da siyasi yönetimi yıpratma amacıyla etkin bir şekilde kullanıldığı için ister istemez halk nazarında yönetimin imajına zarar verdi.

 Darbenin gerçekleşmesinden sonra ise adeta cuntanın fino köpekleri gibi insanların üzerine saldırdı, hatta bazı tutukluları cezaevine götürürken yolda katlettiler. 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23