• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Varol
Ahmet Varol
TÜM YAZILARI

ABD’nin Kudüs’e komplosu (1)

08 Aralık 2017
A


Ahmet Varol İletişim: [email protected]

Bilindiği üzere ABD, siyonist işgal rejiminin her bakımdan hamisidir. BM Güvenlik Konseyi’nde siyonist işgal rejimini rahatsız eden her karar ABD tarafından veto edilmiştir. BM Genel Kurulu’nun kararları da bağlayıcı nitelikte olmadığından işgal rejimi şimdiye kadar BM’nin aleyhindeki kararlarının hiçbirini uygulamamıştır. Bunu yapabilmesinde tabii ki bütün dünyaya hükmettiğini düşünen ABD’nin verdiği desteğin önemli rolü var. 

ABD parlamentosu 1995’te Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak kabul edilmesini ve ABD İsrail büyükelçiliğinin Tel Aviv’den Kudüs’e taşınmasını isteyen bir yasa çıkarmıştı. Fakat şimdiye kadarki ABD yönetimleri yasada belirtilen erteleme gerekçelerini değerlendirerek ve özellikle de güvenlik gerekçesini ileri sürerek bu işlemi altı ayda bir erteliyorlardı. 

Donald Trump başkanlık adaylığı sırasında yürüttüğü propaganda faaliyetlerinde ABD’nin İsrail büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma sözü vermişti. Ancak o da başkanlığa seçilmesinden sonra birincisinde yine benzer gerekçelerle altı aylığına erteledi. Ancak bu sürenin dolmasına yakın artık söz konusu yasayı uygulamaya geçirme ve ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşımak için talimat verme niyetinde olduğunun işaretlerini verdi. 6 Aralık Çarşamba günü yaptığı açıklamada da Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını, ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması için de hazırlıkların başlatılmasını istediğini duyurdu ancak taşıma işleminin yine bir altı aylığına ertelenmesi yönünde karar aldı. Trump’ın açıklaması öncesinde Beyaz Saray sözcüleri tarafından yapılan açıklamada da büyükelçiliğin taşınmasının öyle bir günde yapılabilecek bir işlem olmadığı, hazırlıkların biraz zaman alacağı ifade edilmişti. 

Fakat Trump’ın açıklamasının asıl önemli olan yanı ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını dünyaya ilan etmesi ve büyükelçiliğin taşınması için de gerekli hazırlıkların başlatılmasını istemesidir. Gerek Filistin’de ve gerekse İslam coğrafyasında meydana gelecek tepkiler belki büyükelçiliğin nakli işleminin bir süre daha ertelenmesine neden olabilir. Ancak Trump böyle bir açıklama yapmakla Kudüs açısından, bu kutsal şehrin tarihi kimliği açısından son derece tehlikeli bir adım atmıştır. 

Trump’ın neden böyle bir zamanda bu adımı attığı konusundaki yorumlarda özellikle hem ABD’nin hem de işgal rejiminin kendi içlerinde yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekiliyor ve her ikisinin de böyle önemli bir atak yapmaya ihtiyaç duydukları vurgulanıyor. Çünkü yorumlarda da belirtildiği üzere ABD’de Trump’ı sıkıştıran yargılamalar ve soruşturmalar var. Netanyahu’nun Sağlık bakanı geçtiğimiz günlerde istifa etti. Onun genel başkanlığını yaptığı partinin de koalisyondan çekilmesi durumunda koalisyonun dağılma tehlikesi var. Bu sıkıntıları atlatmak için böyle önemli bir atak yapma ihtiyacı duymuşlardır. 

Ancak Trump’ın böyle bir adım atma cesareti göstermesinde Arap dünyasındaki ihanet rejimleriyle yaptığı işbirliğinin çok büyük bir payı olduğunu gözden uzak tutmamalıyız. Bu gerçek siyonistlerin medya organlarında da gayet açık bir şekilde dile getirildi ve Trump’ın Kudüs konusundaki kararını, Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret esnasında verdiğine dikkat çekildi. Böyle olması kuvvetle muhtemeldir ve bizim tahminimize göre Trump’ın böyle bir karar alabilmesi için Suudi Arabistan’da iktidarın yetkilerini elinde toplayan veliaht prens Muhammed bin Selman’ın verdiği desteğin basite alınamayacak bir rolü vardır. Suudi Arabistan’ın Trump’ın açıklaması öncesinde bazı ufak tefek itirazları olduysa da ciddi bir tepkisi olmadı. Bu kadar ufak tefek itirazda bulunmasına da ABD’nin izin verdiğini ve gerçek rollerini kamufle etmek için buna ihtiyaç duyduklarını tahmin ediyoruz. 

Bu konuya inşallah müteakip yazımızda da devam edeceğiz. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23