Trabzonspor’un neden kazanmak zorunda?
Süper Lig’de kazanmayı sürdüren Trabzonspor, seriyi 3’te 3’e getirdi. Getirdi, getirmesine ama, aynı takım GZT Giresunspor karşılaşması öncesi Roma’ya 3-0 mağlup olmuş ve Avrupa’ya veda ederek, adeta ‘bir çuval inciri’ berbat etmişti. Beklentilerin gerisinde kaldı. Ülke futbolunun gerek prestij gerekse puan kazanımı bakımından netice böyle olmamalıydı. Trabzonspor’un Roma karşısında aldığı yenilgi, Türk futbolunun içinde yer aldığı futbol kalitesizliğinin de bir yansıması gibi. Ülke olarak futbolumuzdaki ‘seviyesizlikle’ muhatabız. Ne demek istediğimizi, bugün Şampiyonlar ve Avrupa Liginde yoluna devam eden temsilcilerimizin sergileyeceği futbolla hep birlikte izleyip göreceğiz…Trabzonspor için şimdi geriye, sadece lig kaldı. Karadeniz ekibinin kendi liginde (Süper Lig) neler yapabileceğinin en önemli göstergesi, ligin ilk üç haftasında elde ettiği 9 puanla ligin zirvesinde yer alması. Bu farkındalık lige nasıl yansıdığını, istatistikler gösteriyor. Anadolu ajansının haberine göre bordo-mavili ekip Abdullah Avcı yönetiminde ligin son 15 maçında yenilgi yüzü görmemiş. Geçen sezona göre bu yıl, ligin ilk üç haftasında 5 puan fark atmış. Tabii bakış açısı bu. Olumlu veya olumsuz, hangi gözle bakarsanız, ortaya istediğiniz bir tablo koyabilirsiniz. Trabzonspor’un gerçek gücünü görmek istediğimizde, bu bakış açısı farklı şekle dönüşebilir. Galip gelinen maçlarda kaleci Uğurcan Çakır’ın kurtarışlarıyla ön plana çıkması dikkat çekici. Bir başka örnek ise, karşılaşıp galip geldiği takımların ligdeki durumu. Geçtiğimiz sezon lig yarışından geri kalmasının en önemli nedeni, derbi denilen ve kendisine en yakın rakipleri karşısında istediği oyunu koyamama ve elde edilen başarısız sonuçlar. Bu demek oluyor ki, Trabzonspor’un Süper Lig’deki gerçek gücünü ortaya koyacak ilk sınavı, Galatasaray ile dördüncü hafta oynayacağı karşılaşma…
TEKNİK DİREKTÖR KIYIMI BAŞLADI…
Süper Lig’de teknik direktör kıyımı henüz 3. haftada başladı. Yıldız yabancı oyuncu transferleriyle dikkat çeken Adana Demirspor Kulübü, teknik direktör Samet Aybaba’nın görevine son verdi. Geçen sezon 1.Lig’de takımı Şampiyon yapan Aybaba’nın, çok değil iki-üç hafta önce yaptığı röportaj, bugün kendisi adına alınan karar için önem taşıyor. Ne demişti teknik adam; ‘İstediğimiz oyuncuların büyük bir bölümünü başkanımız, fedakarlık yaparak transferlerini gerçekleştirdi. İyi oyunculardan kurulu bir takım olma konusunda bayağı mesafe katettik. Adana Demirspor olarak her maçı kazanmak için oynayacağız…’ Üç hafta sonra Kulüpten yapılan açıklamada, ‘Aldığımız karar gereği Samet Aybaba hocamız ile yaptığımız görüşmede anlaşarak yollarımızı ayırma kararı aldık.’ Bu süreç sadece Adana Demirspor’u değil, Türk futbolunu ilgilendiriyor. Demek oluyor ki, kulüplerimizin teknik direktörlük konusunda gerekli titizliği göstermedikleri için, futbolumuzdaki istikrarsızlığın temel nedenini teşkil etmektedir. Bu problem yazmakla düzelseydi, şimdiye kadar çoktan problemler geride bırakılmıştı. Nasıl düzeleceği konusunda somut atılan bir adım yok gibi gözükse de, en önemlisi, büyük holding sahiplerinin, kendi şirketlerini nasıl yönetiyor ise kulüpleri o şekilde yönetememeleri. Yani yönetim zafiyeti! Böyle bir sürecin sakıncaları ne olabilir? 1- Kulüplerin finansal kaybı 2-Takımların sportif başarısızlığı. Bakın biz bu yazıyı yazarken, FIFA’nın yayımladığı raporu dikkat çekiyor. Rapora göre, 2011 başından 2020 sonuna kadar 48,5 milyar dolar transfer harcaması yapılmış. 10 ülke arasında İngiltere 12,4 milyar dolar ile ilk sırada yer alırken, Türkiye 1,1 milyar dolar ile dokuzuncu sırada yer alıyor. Bu sürede menajerlere ödenen komisyon tutarı ise tam 3,5 milyar dolar. İlgili ve yetkililerine hatırlatılır…