Süper Lig’de sona doğru...
Ligin 31. Haftası geride kalırken, sezonun son 3 haftasının beraberinde neler getireceği merak konusu. Beklentilerin, iyiden iyiye tetikleyicisi zirvenin iki gün arayla el değiştirmesi. Beşiktaş’ın Bursa deplasmanından, Medipol Başakşehir’in Gençlerbirliği karşısında elde ettiği üç puan, heyecanın sezonun son haftalarına taşınmasına neden oldu. Merakı her hafta artıran, biraz da ‘Sezon sonu Lig Şampiyonluğuna kimin uzanacağı?’ sorusu...
FİKSTÜR AVANTAJI
BEŞİKTAŞ’TA...
Siyah-beyazlı ekibin en büyük avantajı, son üç maçında 16 gol yiyen Bursaspor’u sezonun en kötü gününde rakip olmasıydı. Kaç gömlek üstün olduğu hesabına girmeden, kadroya bağlı olarak istikrar zenginliği içerisinde olan Beşiktaş, maçın da favorisi olması, galibiyeti de beraberinde getirdi...
Başakşehir’in iki adım önünde hedefe kanat çırpan Kartal’a ‘fikstür’ de avantaj sağlıyor. Siyah-beyazlılar, sırasıyla sahasında Kasımpaşa, deplasmanda Gaziantep, son hafta saha ve seyircisi önünde oynanacak Osmanlı maçıyla (büyük bir aksilik olmadığı takdirde) şampiyonluk turuna çıkacak... Liderin yakın takipçisi Başakşehir’e gelince. Hafta sonu oynanacak olan Trabzonspor maçı, ligin dönüm maçı olarak görülebilir. Bu maçın sonucu mu? Günahımız zaten fazla, daha fazlasını taşımayız. Kısaca, iddaacılara (kumarbazlara) malzeme vermek gibi yeni bir vebal-günah yükünü kaldıramayız!..
BEŞİKTAŞ’IN ‘ŞIMARIK’ ÇOCUĞU
Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdıran, Şampiyonluğa oynayan Beşiktaş’ın mevcut kadrosunda bir isim var ki, sahadaki hırçın davranışlarıyla takımına ‘zarar’ verme adına, tüm hünerini sergilemeye devam ediyor. Quaresma’nın futbolun dışına taşma adına, kendini sportmen dışı hareketleri gösterme çabası ne ilk, ne de son olacağa benziyor. Sergilediği, oyun/futbolla bağdaşmayan, kişiliğin yansıması olan sportmen dışı hareketlerinin hiçbir bir savunma tarafı olamaz!..
Her zaman sorulan aynı soru; ‘Maç kaybedilseydi, hakemin dışarı atmaya cesaret edemediği Quaresma, nasıl bir tepki ile karşılaşır, sportmen dışı hareketlerinin faturası ne olurdu?’ Yeri geldi kendi teknik direktörüyle dahi tartışan bir oyuncunun, sportmenlik dışı hareketleri olsa da, Beşiktaş’ın şampiyonluğuna futboluyla büyük katkısı oluyor diye, böyle bir isme göz yumuluyor ise, Türk futbolunun ‘kalitesizliği’ neden sıradan olarak değerlendirmemeli. Kısacası, camia kendi ektiğini biçiyor. Hatırlatmakta fayda var. Hani biz sporcunun yeteneği kadar, spor ahlakına sahip olmasından yanaydık.
Bu da bize gösteriyor ki, kendi kendimize verdiğimiz zarar, başkalarının verdiği zarardan daha fazla!..
‘BURSASPOR NEREYE?’
SORUSUNA CEVAP
Ev sahibi ekip, tarihinin en kötü günlerini geçirdiği Süper Lig’de dahi, tribünlerde 30 bin yeşil-beyazlı taraftar var. Tam bir futbol sevdalısı seyirci kitlesi. Beşiktaş maçının her dakikasında susmak bilmeyen Bursaspor taraftarına yakışır, seyir zevki üst düzey bir şehir takımı nasıl oluşur? Dahası, kötü gidişe kim ve ne zaman dur diyecek! Futbol otoritelerinin ortak düşüncesi, ‘Takım, ligin ilk yarısında bu puanları toplamasaydı ne olurdu?’ Sorunun cevabı gayet açık ve net ‘Küme düşerdi!’ Peki bu durumdan sıyrılma-çıkış yolu yok mu?..
Beşiktaş maçı öncesi, Bursaspor’un U19 takımının karşılaşma öncesinde taraftarlarını şampiyonluk kupasıyla selamlaması oldukça manidar. Siz gençlere güvenmiyorsunuz ama, onlar kendilerine güvenip şampiyon olabiliyor. Ne ilginçtir ki Hollanda da şimdi, Bursaspor alt yapısından yetişip Twente’de forma giyen ve 32 maçta 18 gol atıp 3 asist yapan genç oyuncu Enes Ünal’ı konuşuyor.
Sonuç olarak; futbolumuzun kanayan yaradan çıkıp, kangrene dönüşen ‘yabancılaşmadan’ kurtulmadığı, altyapılarda yetişen ve harika maçlar çıkaran ‘gençler’ hatırlanmadığı sürece, kötü gidişin sonlandırmasına kimsenin gücü yetmeyecektir!..