Spor üzerinden misyonerlik faaliyetleri (1)
Gaflet uykusu, uyanmanın geç olduğu bir uyku çeşididir. Yer, yaş, saat, gündüz veya gece fark etmez, zamana ve mekâna meydan okur. Başlangıçta garipsenen ve aşırı tepki gösterilen bir etkinlik/faaliyet, belirli bir süre sonra gören sözün görmediği, işiten kulağın duymadığı, anormal durumun normalmiş gibi hale büründürüyor, gaflet uykusu. Bu bağlamda, siyasi, ekonomi, kültürel ve sosyal gibi alanlara sokulan sporu ele almak istiyoruz. Toplum olarak spor faaliyetlerini her ne kadar basit ve sıradan gibi görebilsek de, araştırmalar ve açıklamalara baktığımızda hiç de sanıldığı kadar sıradan olmadığına, nesiller üzerinde etkileşim gösterdiği, iyi yönetilmediği takdirde milli ve maneviyat üzerinde çöküntü oluşturduğuna şahit olmaktayız. Batılı, emperyalist güçlerinin sporu kullanarak nasıl misyonerlik yaptıkları, temel amaçlarının ne olduğu ve çalışmalarını nasıl gerçekleştirdiklerini, kimsenin itiraz etmeyeceği, ithamda bulunmayacağı biçimde, bilimsel araştırmalar net bir şekilde ortaya koyuluyor. İşte o araştırmalardan birisi de Sinop Üniversitesi Öğretim Üyesi Cenk Demir’e ait Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırma Dergisinde yer alan ‘1890’lardan 1930’lara İzmir’deki Amerikan Okullarında Yürütülen Spor Faaliyetleri ve Kent Sporuna Katkıları’ başlıklı makalesi. Makalenin giriş bölümündeki ‘Özellikle şehirlerdeki yabancı okullarda verilen modern dersler, geleneksel spor algısının veya klasik eğitim kurumlarındaki beden eğitimi derslerindekispor anlayışının değişimine önemli katkı sağlıyor’ ifadesi, durumu o kadar net özetliyor ki. İşte Demir’in makalesinden bizim dikkatimizi çeken, ilgili ve yetkilerinde dikkatine sunacağımız bölümler;
EĞİTMEN, TESİS VE SPOR BRANŞLARININ ÖNEMİ
“İzmir Sultanîsi’nin spor hocası Ermeni Melikyan Efendi’nin katkısı büyüktü. Melikyan Efendi’nin katkıları ile futbol oynamaya başlayan sultanî öğrencileri, kısa sürede İzmir’deki birçok futbol takımını yenecek boyuta geldi. Kolej kataloglarında Gymnasium/Jimnasium ya da Jimnastikhane isimlendirilen 36,5x18 metre boyutlarındaki spor salonu… Spor salonunun yanı sıra çeşitli spor tesislerinin de yapılmasına imkân sağladı… Tesisleşme kapsamında futbol ve basketbol sahaları, tenis kortları ve koşu pisti, yapıldı. İlerleyen dönemlerde ise bu tesislere voleybol, beyzbol, kriket, hokey ve golf sahası eklendi... İlkbaharda düzenlenen spor bayramı ise kolejin en önemli etkinliklerinden birisiydi… Üst sınıflar ile alt sınıflar ya da yatılı öğrenciler ile gündüz eğitim alan öğrenciler arasında gerçekleştirilen bu müsabakalar hava şartlarına bağlı olarak bazen spor salonunun içinde gerçekleştiriliyordu. Salonda düzenlenen atletizm müsabakaları çerçevesinde koşu, yüksek atlama, güreş, patates yarışı ve çuval yarışı gibi bir birinden farklı yarışlar düzenlenirdi…”
SPOR SONRASI HRİSTİYANLIK SOHBETLERİ
“Özellikle beden eğitimi dersleri için istenen kişisel ürünler ise bir adet spor kıyafeti, bir çift beden eğitimi dersi için lastik ayakkabı ve bir adet spor fanilasıydı. Ayrıca spor salonunda gerçekleştirilen jimnastik dersleri için öğrencilerin spor salonu kıyafeti ve kauçuk tabanlı ayakkabı giymeleri gerekiyordu… Kolej öğretmenlerinden John Kingsley Birge tarafından yönetilen bu şubede, sosyal faaliyetlerin dışında Türk katılımcılar arasında Hristiyanlık, Tanrı’nın kelâmı ve Hz. İsa hakkında çeşitli sohbetler yapılıyordu. Böylece Türkler arasındaki misyonerlik faaliyetlerinin gereği yerine getirilmekteydi... Haziran 1931 tarihli Hizmet Gazetesi’nde “Amerikan Kolejleri birer hars (kültür) mektebinden, birer din tuzağından başka bir şey değildir” başlıklı haberden de anlaşılacağı üzere 1930’laragirilirken kimi çevrelerce Türkiye’deki Amerikan okullarına iyi gözle bakılmıyordu…”
(Devam Edecek)