Kur’an’la kalp, sporla bedenin eğitimi
Spor, ideolojik değirmenin hammaddesi olmaya ve işlenerek piyasaya sürülmeye devam ediyor. ‘Elhamdülillah Müslümanız’ diye başlarız söze. Yaşantımıza baktığımızda kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) örnek hayatından uzak, inancımızın gerekliliğini yerine getirmekten bir ‘haberiz’. Bu durumu fırsata çevirmeye yeltenen ‘batıcı’ ve ‘laik’ anlayış boş durmuyor. Eğitim, ekonomi, dil, giyim-kuşam gibi insanın hayat nizamındaki değerleriyle yön verme çabası. Tabii, sporu da kendi ‘kirli’ emellerine alet etme konusunda ‘sinsice’ hareket ediyorlar. Gazetemizin Kıymetli Yazarı Hacı Yakışlı kardeşimizin ‘Sürmanşette Kur’an, reklamlarda faiz, iç sayfada bikini!’ başlıklı yazısının içeriğinde vurguladığı gibi; ‘Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz, lakin bugün salyangozları bizzat Müslümanlara sattırmaya çalışıyorlar!’ Evet, düne kadar mahallemizde salyangoz satılmasına karşı çıkarken, işleyen süreçle birlikte o mahallede salyangozu bize, kendi insanımıza sattırmaya başladılar. Ondan sonra diyoruz ‘Bunlar başımıza neden geliyor?’ Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor; ‘Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.” (Şûrâ Suresi-30)
ÖZ BOZULUNCA, HER ŞEY BOZULUR
Spor camiası içerisinde uzun yıllar sporcu, antrenör ve eğitimci olarak görev yapan Kamil Mingan kardeşimizin, sporun çerçevesini çizen değerli yazısını bugün paylaşmak istiyoruz. “İnsanın kemale ermesi sürecinde hiç değilken, anne rahmine düşen, şekil biçim verilen ve onarılan, sonra tesviye edilip yeryüzüne gönderilmesi, ilk anne sütü ile hayat bulması, can kazanması. Ardından çocukluk evresi ve eşyanın hakikatini öğrenmesi. Sonra gençlik evresi bu evrede sünnetullah gereği gençlere dişi ve erkek olmak üzere her ikisine de Rahman olan Allah, gençlik hormonunu vücuduna zerk etmesi. Böylelikle, delikanlı güç kazanıyor. Bu hal üzere iken insan sanki dünyanın sahibi gibi hissediyor kendini. Bu süreci daha erdemli atlata bilmesi için insanın, aklının ve kalbinin Kur’an ilmi ile üzerindeki elbiseleri nasıl kullanacağını aklını ve kalbini kullanarak tertil etmesi, fiziksel gelişimini de terbiyesi ise beden eğitimi ile olacaktır. Gelişme sürecinde insan fiziksel olarak şekillenmesi spor yapması ile alakalıdır. Dolayısıyla bedenini değişik spor dalları ile şekillendirerek terbiye eder ve güç kazanır. Aklını ve kalbini Kur’an ilmi ile terbiye eden insan bedenini spor ilmi ile terbiye ederek bir tam insan olur. Ardından yeteneğine göre hangi ilimle uğraşmak istiyorsa, o ilmin eğitimini alarak kendine ve insanlığa rahmet ve merhamet olur. Ancak spor ilmi ile bedeni terbiye ederken şuna dikkat etmek gerekir. Erkek ve dişi, her ikisi de farklı fiziksel özelliklere sahip farklı hassasiyetleri olan iki ayrı insandır Dolayısıyla erkeğe yapılması gereken fiziksel çalışmalar ile bayanın yapması gereken fiziksel çalışmalar farklılık göz etmesi gerekmektedir. Bayanın yapmış olduğu spor aktiviteleri, öz halini bozmamalıdır. O öz hali, ince naif hali bozulursa o zaman imar değil bozgunculuk yapmış oluruz. Ana öz kaynak demektir. Öz bozulunca her şey bozulur.”
SEYİRCİ KALINMAMASI GEREKİYOR
Müslüman mahallesindeki satılan salyangoz, bir gün gelir soframızda yer alırsa, İslam’dan ne denli uzaklaştığımızın bir neticesi olacağınız unutmamız gerekiyor. Yer ve zamana göre spora kazandırılan boyutla, insanın milli ve manevi değerlerden ne denli uzaklaştığını şahit oluyoruz. Oysa ki, kıymetli hocamız Kamil Mingan’ın dediği gibi, haddimizi-ölçümüzü bilip, kalbimizi Kur’an ilmi, bedenimizi ise spor-beden eğitimiyle terbiye etseydik, insanoğlunun başına bunlar gelir miydi!.!