Korona’ya karşı futbolu nadasa bırakmak (mı?)
Süper Lig maçları ardı ardına devam ediyor. Hafta sonu oynanan 16. hafta maçlarının ardından, 17. hafta karşılaşmaları dün oynanan üç karşılaşmayla başladı. Bir maç bitmeden, diğeri başlıyor. Koronavirüs salgını dolayısıyla seyircisiz de olsa, takımlar adeta ‘oynamak için oynama’ telaşında. Sokağa çıkma yasağının olduğu günlerinde dahi, bu yarış devam ediyor. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı Sayın Nihat Özdemir ne diyor; ‘Ocak ayı itibariyle ertelenen maç kalmayacak.’ Lig öyle hızla devam ediyor ki, taraftar maçları kazanan ve kaybedeni takipte güçlük çekiyor. Bunun yanında sürpriz sonuçlarda ortaya çıkarıyor. Kulüplerin aldığı mağlubiyetlere bağlı olarak, sözde ligde tutunabilmek için alternatif değişimlere itiyor. Söylemler, cazalar, istifalar, ekonomik buhran, inadına transfer. Takımlar sadece rakipleriyle değil, salgın hastalık koronavirüsle de boğuşuyor. Bu koşuşturma Süper Lig takımlarıyla sınırlı olmamakla birlikte, 1. Lig, 2. Lig, 3. Lig için de geçerli. Bu tablo karşısında insan ister istemez, ‘Durun beyler bu telaşınız niye?’ diyesi geliyor. Çünkü görüntü felaketin de habercisi. Buna rağmen bir ses yükselir gibi; geçimini futboldan sağlayan oyuncular topluluğu, prim alamayacak, para kazanamayacaksa nasıl geçinecek? El-cevap; ‘Hani insan sağlığı her şeyin üzerindeydi!’ Bakın Beşiktaş Başkanı Sayın Ahmet Nur Çebi’nin Kovid-19 testi, ikinci kez pozitif çıktı. Yılmaz Vural hocamızın çektiği sıkıntıları medyadan takip ettik. Kendilerine ve tüm hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Hatırlatmadan edemiyoruz, siz futbolu Süper Lig olarak düşünmeyin. Bunu söylerken aklıma hemen, bugünlerde sosyal medyada dolaşan, havalimanında bilet kuyruğundaki yolcular arasındaki mesafe titizliği ve aynı yolcuların uçakta toplu halde seyahat ettikleri fotoğraf karesi geldi. Allah hiçbir vatandaşımıza göstermesin ama çok sıkı tedbirler için (maçların oynatılmaması, ligin tek devreli hale düşürülmesi gibi) mutlaka kişi veya kişilerin vefat etmesi mi gerekiyor? Bugün baktığımızda, koronavirüsle mücadele kapsamında, sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle hasta ve ölüm vaka sayılarında düşüşler yaşanıyor, elhamdülillah. İnsan düşünmüyor değil; verimini artırmak için, toprağın bile nadasa bırakıldığı günler oluyor. Varsın bir veya yarım sezon futbol oynanmasın. Milyon dolarlar kazanan oyuncu, sağlığını önemseyerek biraz kârdan zarar etsin. Her gün hangi takım ve oyuncusunda virüs hastalığı çıkacağı belli olmadığı için, böyle bir yarışta oyuncunun sahip olacağı psikolojiyi siz düşünün. Bu yaklaşım aynı zamanda ligin neden kalitesiz geçtiğinin de cevabı olsa gerek…
TRANSFER SÜRECİNE DİKKAT!
Futbolda dün transfer sezonu başladı. Başkanından teknik direktörüne kadar, her takım şimdi transfer için kesenin ağzını açmaya hazırlanıyor. Geçmişte bunun örnekleri oldukça fazla olduğu için, yabancı futbolcu savurganlığının yer aldığı Süper Lig Kulüplerinin (buna diğer ligleri de ekleyebilirsiniz) harcama kalemlerine dikkat kesiliyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Kulüp Lisans Kurulu, 2020-2021 sezonu 2. transfer ve tescil dönemi lig takım harcama limitleri ilk sırada Galatasaray (434.336.995) var. Diğer takımlar da Fenerbahçe (356.433.786), Beşiktaş (294.195.196), Trabzonspor 178.678,204 şeklinde sıralanıyor. TFF, takımları düşünerek bu rakamlara % 15 sapma payı eklemiş. Bu da demek oluyor ki, bol kepçe bir harcama kalemi kulüpleri bekliyor. Tut tutabiliyorsan! Sonra ne deniyoruz; ‘Futbolumuz niçin iyi yönetilmiyor?’ Sorumuz soruyla karşılık bulsun; ‘Sahi, kim kimin aklıyla dalga geçiyor’