Kadın güreşini otele taşıyan zihniyet!..
Türkiye Güreş Federasyonu’nun, kadınları güreştirme aşkına, pandemi de engel olamıyor! Maksat, 21. yüzyılda kendisi için iyiden iyiye moda olan kadınları güreştirmek ya! Biz söylersek ‘abartıyor’ yorumu olabilirdüşüncesiyle, Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan haberin bir kısmını olduğu gibi aktarıyoruz; ‘Kadın Güreş Milli Takım seçmeleri İstanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye Güreş Federasyonu tarafından pandemi tedbirleri çerçevesinde yapılan seçmelere 75 sporcu katıldı. Seçmelerde başarılı olan sporcular milli takım kadrosunda yer alacak. İstanbul’da bir otelde yapılan müsabakalarda pandemi koşullarına uygun tedbirler alındı. Otelde bulunan tüm sporculara, hakemlere, antrenörlere ve görevlilere 48 saat önce Covid-19 testi yapıldı…’
Dikkatinizi çekeyim, bir spor kompleksi, bir spor salonu değil, bir otelde yapılıyor müsabakalar. Biz de bu haber sayesinde öğrendik, güreş müsabakalarının bir otelde yapılabileceğini. Kendi kendimize, spor yazarı, olmadı spor bilimcisi diye geçiniyoruz ama, demek daha öğrenecek, haberdar olmamız çok konu var. Pandemi araya girince, uzun süredir kadıngüreşi konusunu askıya almıştık. Haberi, kadın güreşinin şakşakçısı Cumhuriyet gazetesinde görünce, demek bizler duraklasak da kadınların güreşmesi için var güçleriyle destek sağlayanlar, çalışanlar var. Gazetecilik, araştırma gerektirir ya! Dedik ki, Güreş Federasyonu’nun sitesine bir bakalım. Kadın güreşçilerin yer aldığı 14 ülke, Ukrayna’da kamp yapıyor. Toplu olarak, aile fotoğrafı gibi bir resmin federasyonun sayfasında yerini aldığını siz de görebilirsiniz. Bir kez daha kendi kendime, spor gazeteciliği kimliğimizi sorguladım. Nereden bilebilirdim; ‘Amatör Futbol Maçları oynansın mı, oynanmasın mı?’ şeklindeki sorunun cevabını, pandemi ile mücadelesini ilgiyle takip ederken, kadın güreşçiler için böyle bir durumun söz konusu olmayacağını! Sahi, pandemi nedeniyle oynanamayan tekerlekli sandalye basketbol müsabakalarından bir netice çıktı mı?
KADINLAR ‘NEDEN’ GÜREŞTİRİLMEMELİ?
Düşüncemizin ‘zekâtını’ yazıyla verme gayretindeyiz. Kadınları güreştirme rezaletiyle ilgili duyduklarımızı yazmazsak, Allah bize hesabını sorar düşüncesiyle kalemimize sarıldık. Kadını güreştirme yolunda 20-25 yıl önce başlayan çalışmaların, bırakın çıraklık ve kalfalığı, ustalık dönemini bile çoktan solladığını görüyoruz! Bu satırlarda neleri paylaşmadık ki. ‘Dur’ denilmediği sürece ‘Kitap olur mu acaba?’ demeye kalmayacak, her yeni haberle o kitaplara yeni ciltleri eklenecek gibi gözüküyor; işletilen süreç o derece üzücü, rezalet, o derece çirkin ki. Adına spor diyerek, kadınlara mayo giydirip ülke insanımın o saf, temiz duyguları nasıl suiistimal edilebilir ki, halen anlamış değiliz. Yazılı olduğu kadar, sözlü olarak da ‘Müslüman Türk kadınını sözde güreş diye, çirkin oyunun içerisine çekmeyin!’ ikazlarımıza rağmen, bakıyoruz da, güreşen kadın sayısı her geçen gün artmakta. O kadar uyarılarımıza rağmen halen ‘Kardeşim ben kadının güreşmesine karşıyım ve yasaklıyorum’ diyen, masaya yumruğunu vuran çıkmadı. İşte o sessizliğe bürünenlerin etkili ve yetkili makamların/kişilerin, toplumun genç kızlarını hangi sürece taşıdığını maddeler halinde görünüz; “*Kadınların güreşmesini istemeyen antrenör veya sporcu, güreş camiasından dışlanıyor. *Güreşen kız çocuklarının yaşı 8-9 yaşlarına kadar inmiş durumda. *Yaşları küçük bahanesiyle, kızlar ve erkeklerin aynı anda mekânda antrenman yapmaları. *Kadınlar; güya daha iyi antrenman yapmaları bahanesiyle, erkek partnerle çalıştırılıyor. *Antrenmana kapalı kıyafetle gelen çocuklar, güreşmek için salonda mayo giyiyor. *Eski güreşçi baba, kızının şampiyon olması için gayret sarf etmesi (Hatırlayın, TRT’nin marifetmiş gibi ısıtıp ısıtıp, insanlara izlettiği Hint filmi Dangal’ı). *Kadın antrenörler yetiştirilme gayreti. *Ve diğerleri…” Her bir cümlesi ayrı bir yazı konusu olacak bu tür ‘sapkın’ sürece, halen ‘dur’ diyecek kimse çıkmayacak mı?Eğer çıkmayacaksa ne diyelim! Toplumun gençliğini, sözde spor adı altında ‘rezalet’ batağına sürükleyen eserinizle ‘rezil’ olunuz!.!