• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Gülümseyen
Ahmet Gülümseyen
1969 yılında Bayburt’ta doğdu. İlköğretim ve Liseyi Bayburt’ta okudu.1994-1998 Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu / Spor Yönetimini bitirdi. 2004 -2005-Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO) / Yüksek Lisans Özel Öğrencisi.2016-2018-Gelişim Üniversitesi BESYO /Spor Yöneticiliği Bölümünde Yüksek Lisansını tamamladı. 2000-2002 Bağcılar Ensar Koleji Beden Eğitimi Öğretmenliği.2002-2005 Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Spor Uzmanı /ANKARA.2005-2008 İstanbul Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü-Spor Uzmanı.2008-2011 İBB Spor Etkinlikleri A.Ş.- Spor Tesisi Müdürlüğü. 2014-2018 İBB Spor İstanbul Engelliler Koordinatörü. Gazetecilik ve Televizyon tecrübeleri: 1993-1995 Foto-Maç Muhabirlik.1995-1997 Bakırköy Postası Dergisi (Spor Sorumlusu) 1995-1997 Fanatik Gazetesi-Anadolu Ajansı (Fahri Muhabirlik). Akit-Anadolu’da Vakit Gazetelerinde Köşe Yazarlığı 1997- Devam Ediyor. İstanbul Büyükşehir Beledisi WEB TV’de Spor Muhabirliği ve 2012 Avrupa Spor Başkenti Program Yapımcılığı. Akit TV’de ‘Spor Sohbetleri’ Program Yapımcı ve Sunuculuğu. Birçok spor branşında hakemlik ve antrenörlük belgesi sahibidir.
TÜM YAZILARI

İşitme engelliler sporunun dünü, bugünü ve yarını…

09 Mayıs 2022
A


Ahmet Gülümseyen İletişim: [email protected]

 

Brezilya'da devam eden 24. İşitme Engelliler Yaz Olimpiyatları (Deaflympics) kapsamından Milli Takımız sporcularımızın başarıları haberleri gelmeye devam ediyor. 2017 yılında Samsun’da yapılan Olimpiyatlar ve bugün Brezilya’da önemli başarılara imza atan sporcularımızın bu başarısında, devletin (mevcut hükümetin) kendilerine sağladığı imkânları yararlı şekilde kullanan İşitme Engelliler Spor Federasyonun mevcut yönetimi, önemli pay sahibi.

Peki, bu başarı nasıl sağlandı?

İşitme Engelliler Spor Federasyonu As Başkanı Mahir Yazıcı sosyal medya hesaplarımızdan (ınstagram;ahmetgülümseyen) konuğumuz oldu. Güreş Milli Takımında uzun yıllar forma giyen ve yönetim kurulunda yer alan Yazıcı, bilgi birikim ve tecrübelerini işitme engelli bireyleri sportif ve sosyal başarısı için çalışıyor. As Başkan Mahir Yazıcı ile yaptığımız işitme engelli sporunun dünü, bugünü ve yarını içerikli hoş, bir o kadar önemli mesajlar içeren spor sohbetimizden başlıkları siz değerli okuyucularımız ve kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Hayırlara vesile olsun inşallah… 

MİLLİ TAKIMDAN İŞİTME ENGELLİ CAMİAYA 

“1967 Çankırı Doğumluyum. İlkokul, Ortaokul, Lise, Üniversite ve Yüksek Lisans Eğitimimi Ankara’da tamamladım. Spora on bir yaşında güreşle başladım. O yaşımdan bu tarihe kadar sporun değişik kademelerinde devam ettim. Güreş branşında eski milli güreşçiyim. Yurt içi ve yurt dışında çeşitli derecelerim var. On bir yıl milli takımda görev aldım, 100’ün üzerinde milliliğim var. Yıldızlar, gençler, büyükler kategorisinde, özellikle grekoromen stilde yıllarca milli takımlarda görev aldım. Milli takımlardaki görevim bir sakatlık sonrasında sona erdiğinde, kısa süre öğretmenlik ve antrenörlük olayım oldu. Bu serüven biraz sürdükten sonra idarecilik olayına geçtik. Ankara MTA Spor Kulübünde Genel Sekreter olarak görev yaptım. Devam eden süreçte Türkiye İşitme Engelliler Spor Kulübünde Milli Takımlardan sorumlu As Başkan olarak görevimi devam ettim. Aynı zamanda bir önceki dönem Güreş Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesiyim. İşitme engelliler camiasına girişim de bu şekilde oldu…

NİÇİN İŞİTME ENGELLİLER SPOR FEDERASYONU? 

“İşitme Engeller Spor Federasyonu camiasıyla bir araya gelme, Güreş Federasyonunda görev yaptığım sürece denk geldi. Benim antrenörlük dönemimde de işitme engelli güreşçi sporcular vardı. Çok fazla biliyordum ama işitme engelli camiayı, yaklaşık dokuz yıl önce işitme engelli camia ile yolum kesişti. Bir baktım, hizmet edilmesi, bana göre manevi boyutu hizmeti gerektiren bir camia. Bazı yerlerde görev alırsınız, bunlar birazcık maddiyat, makam kokabilir ama benim işitme engelli camia ile ilişkim tamamen manevi durumdan dolayı oldu. Bu kardeşlerimizle tanıştıktan sonra, bunlara nasıl yardımcı olabilirim, birikimlerini nasıl aktarabilirim felsefesinden yola çıkarak, oradan bir kaptırdık, sekiz on yıldır kendi branşım olan güreşi unuttum, işitme engelli camiaya gücümüz yettiği kadar emek ve hizmet vermeye devam ediyoruz…

SESLERİNİ SPORLA DUYURUYORLAR

“İşitme engelli camiası kulaklarındaki engelden dolayı, dış dünyayla iletişim kurmakta belirli yerlerde zorluk çeken bir camia. Dolayısıyla biz bu camiada işaret diliyle ilgili iletişim kurguluyoruz, camianın sesini sporla duyurmaya çalışıyoruz. Bizim spor federasyonu üzerinden, dört duvar üzerinden çıkıp toplumun içine karışmak ve toplumun içerisinde belirli yerlere gelmesi ve kendini ifade etmeleri açısından spor çok önemli. Toplumlara, diğer kurum ve kuruluşlara, işitme engellilere vermiş olduğumuz hizmetle, sporla kendimizi tanıtıyoruz, sporla kendimizi ifade ediyoruz. Sporla sesimizi duyuruyoruz, ifadesinin altındaki gerçek bu. Dört duvar arasında, atıl vaziyette olan bir kardeşimizi ailesinden alıp mahallesinde ki spor kulübüne, mahallesindeki spor kulübünden Türkiye şampiyonasına, Türkiye şampiyonasından Uluslararası şampiyonlara, oradan da zirveye çıkıyor. Bütün dünyada bir spor branşında kendi sesini duyurmuş oluyor. Bunu bir de manevi boyutu var. Dediğim gibi iletişim olarak kendi aralarında işaret diliyle seslerini duyurmuş oluyorlar… 

AİLELER SPORLA ÇIKIŞ YOLU YAKALADILAR 

“Bizim branşlardan, tabii ailelerin sosyo-politik konumlarıyla da çok ilgili. Bir ailemiz çocuğunu spora vermek istemiyordu. O süreçte antrenörümüz gide gele aileyi ikna ediyor. İlk Türkiye Şampiyonasında şampiyon oluyor, daha sonra da o branşta Dünya Şampiyonu oluyor. Çok yetenekli de birisi. Bu ailelere dokunma olayı da öyle. Çocuğunun spor yapmasına izin vermeyen aile, daha sonra izin vermeye başlıyor. Sporcumuz Dünya Şampiyonu olunca, ulaştığı derece ile devlet sporcusu oluyor, ödül alıyor ayrıca maaşta bağlanıyor. Sosyo-politik olarak durumu da düşük aile bakıyor, çocukları milli sporcu olduğu için maaş alıyor ve elit bir tabakaya geliyor. İlk önce aile çocuğa izin vermezken, çocuk spora başladıktan sonra bir öz güven patlaması ve başarı hayatını değiştiriyor. Aile çocuklarıyla birlikte sürekli maçlarımıza da katılım gösteriyor. Mesela bizim son zamanlarda ki proje çalışmaları içerisinde birebir, özellikle elit branşlarda bir bakıyoruz, bu işi kavramış aileler sürekli çocuklarının peşinde koşuyorlar. Ben bunlardan mutlu oluyorum. Daha önce faaliyetlerden haberdar olmayan aileler, çocuklarının yapacağı sporla çıkış yolu yakaladılar…

SPORLA HAYATLARI NASIL DEĞİŞTİ? 

“Türkiye genelinde okullarımız var bizim. Bursa’daki okullara yönelik bir seminer düzendik. O seminerde konuşurken bir velimiz söz aldı “Başkan biz sizi tanıyoruz. Geçen hafta Türkiye şampiyonasında oğluma madalya taktınız. Bizim hayatımızda o kadar değişiklikler oldu ki. Benim oğlum içe kapanık, kulağı duymayan, arkadaşlarıyla, çevresiyle diyaloğu olmayan bir çocuktu. Antrenörümüzle tanıştık. Çocuğum çalışmalara başladıktan sonra çok şey değişti. Bir iki yıldır antrenmanlarımızı yapıyoruz. Elde ettiği dereceden dolayı geçen haftada madalya taktınız. Oğlumun kendine öz güveni arttı. Arkadaş çevresi arttı. Şimdi arkadaşları arasında rol model. Arkadaşları ona özeniyor. Sportif başarıdan dolayı madalya aldı ve milli takıma seçildi.” dedi. Bunu velinin kendisi anlatıyor. Benim hedefim de buydu… 

“HAYATLARINA DOKUNUYOR, YÖN VERİYORUZ”

“Bizim federasyonumuzda sağ ve sol kulağında % 55 desibel kayıp olan her arkadaşımız, her kardeşimiz bizim faaliyetlerimize katılabiliyor. Avrupa veya Dünya Şampiyonasında ilk üç dereceye girdiği zaman, devletimiz bu sporcumuza ‘Devlet Sporcusu’ unvanı veriyor ve maaş bağlanıyor. Bu maddi kısmı, bunun ötesinde aile ve arkadaş grubu içerisinde silik olan insanların rol model olması, arkadaşlarının onlara imrenerek bakması. Buradan hayatını idame ettirecek bir kapının açılması, işitme engelli spor federasyonu kanalıyla, spor yaparak böyle bir duruma kavuşan arkadaş örnekleri var ki. Beni de cezbeden noktalardan birisi de bu. Biz bu insanların hayatlarına dokunuyor, hayatlarına bir yön veriyor, belirli kültür ve duyguları da alıyor ve kendilerine güveni yüksek bir birey geliyor. Tabii bu duyanlar içinde böyledir. Yetiştirilmemiş insanlar atıl, bir nevi topluma yüktür. Toplumda atıl durumda olan bir insanın, topluma faydalı, rol model olabilmesi benim için çok değerli bir şeydir. Biz bunun için uğraşıyoruz. Spor çalışmalarının yanında, sosyal hakları konusunda da çalışmalar yapıyoruz. İşitme engelli kardeşlerimizin topluma kendilerini kabul ettirip ettirmemelerinde, kendilerine öz güven sağlamalarının en kestirme yolu bana göre spor. Spor artı, öbürlerinin hakkını yemek gerek, spor, görsel ve güzel sanatlar. Bu alanlarda işitme engelli kardeşlerimiz daha başarılı oluyorlar... 

YAPILAN SPORUN KÜLTÜRÜNÜ ALMAK 

“Çocuklar spor başladığında, öz güven garanti cepte. Yaptığın sporun kültürünü de alıyorsun, kendini yetiştiriyorsun. İletişimle kaynaklı değişik insanlarla tanışıyorsun, ufkun gelişiyor. Sağlıklı bir birey oluyorsun. Bütün bunların ötesinde, çalıştığının karşılığını en kısa sürede alıyorsun. Bu manada spor benim için çok önemlidir. Yoksa bir kültürün öğrenilmesi, insanlarla tanışma, hayata kendini adapta etme olayı, bunlar zaten kendilerinden geliyor. Bir sporcu herhangi bir branşa girdiğinde, o branşın disiplinini, o branşın kültürünü alıyor. Ve biz bu konuda işitme engelli kardeşlerimize çok katkı sunduğumuzu düşünüyoruz. Birebir de görüyorum. Madalya almak ikinci planda. Hayata bakış açısıyla değişen bir birey olarak yetişiyor…

24 FARKLI SPOR BRANŞTA FAALİYET

“Biz göreve geldiğimizde branş sayısı ve branşlarda bulunan sporcu sayıları da azdı. Bazı branşlarda sporcu sayısına bağlı olarak yarışmalar yarım günde bitiyordu. Şimdi aynı branş üç günde zor bitiyor. Biz aslında sporun içerisinde küçük bir genel müdürlük gibiyiz. 24 branşın her birinin Türkiye’de, duyanlarda ayrı bir federasyonu var. Bu yapı giderek büyüdü. Aslında bu yapı uluslararası arenada da büyük. Branşı olimpik olmamasına rağmen, o branşın olimpiyatta faaliyet gösteren tek federasyon biziz. Dünya, Avrupa Şampiyonası ve Olimpiyatlarını kendi yapıyor. Ama ilgili branşların kuralarına göre yapılıyor. Dolayısıyla bu sadece bizde değil, uluslararası arenada da branş yoğunluğuna neden oluyor. Artı bunların üzerine bir de Kış Oyunları var. Bunların altından nasıl kalkıyoruz dediğimiz zaman, göreve geldiğimizden bu tarafa geliştirdiğimiz bir sistem var. O sistem içerisinde haftalık, aylık ve yıllık programlarımız var. Bütün branşlarda Türkiye şampiyonası düzenlediğimizde, ilgili federasyonlardan, spor branşlarına özgü malzeme ve hakem desteği alıyoruz. Bu kadar geniş branşın, genişte maliyeti var. Her yıl Allah’a şükürler olsun, tüm branşlarımızda Türkiye Şampiyonası yapıyoruz. Özverili arkadaşlarımız var, özverili yönetim kurulu üyelerimiz var. Daha çok sahada antrenör arkadaşlarımız ve idarecilerimiz var. Bizde, çalışma arkadaşlarımız özverili insanlardan seçiyoruz. Bu kadar yükün altından kalkmamızın nedeni de bu… 

“KENDİ DÜNYAMIZDA BİZ BİZE YETERİZ”

“İşitme Engelli spor camianın Türkiye ve Dünya’da yapılanmasının kendine has bir kültürü, işitme engelli camiası veya sağır toplumun kendi içerisinde bir takım dinamikleri var. Diyor ki, ben Dünya çapındaki spor organizasyonlarımı kendim yapacağım. 1923’ten bugüne, işitme engelli camiası Avrupa ve Dünya Şampiyonası, Olimpiyatlarını kendisi yapıyor. Olimpiyatlara katılın denmiş ama, bizim bu sağır camia bunu istememiş. Onun için kendi örgütlenmesine gitmiş. Bu da kendi psikolojik yapılarıyla alakalı. Onlar ne diyor, kendi dünyamızda bizler yeteriz. Kendi organizasyonumuzu kendimiz yapalım. Bir karar alınmış, devam ediyor. Normal olimpiyatların içerisine girsek imkânlar daha fazla. Ama sağır toplumun kendine has bir düşünce yapısı olduğu için, orada da belki kayboluruz kaygı ve endişesi var. Aslında bunları da aşmak lazım. Bu uluslararasında sorgulanması gereken bir anlayış biçimi... 

ULUSLARARASI DÜZEYDE TÜRKİYE

“Uluslararası organizasyonlarda, tüm branşlarda Türkiye’nin bir ağırlığı var. Hem sporcu katılım ve başarısı açısından, hem de organizasyon yapabilme açısından. Bu üçlü saç ayağı çok önemli. Uluslararası Sağır Federasyonlarının yaptığı faaliyetlere 24 branşta katılım gösteriyoruz. Bu konuda önemli bir ülkeyiz. Ve girdiğimiz faaliyetlerin içerisinde madalyalarımı var. Benim Futbol Takımım Olimpiyat Şampiyonu, Hentbol Takımım Olimpiyat Şampiyonu, Voleybol Takımım Olimpiyat Şampiyonu, Güreş ve Tekvando Takımız Olimpiyat Şampiyonu. Bu branşlarda ben organizasyonlara girmediğim zaman, eksik olur yani. Alttan, tabandan bir lobimiz var. Dolayısıyla bu lobinin daha çok dönüşümü olması üzerine çalışıyoruz. Biz görev geldikten sonra, Federasyonumuz bütçesine katkı sağlaması açısından Avrupa Futbol Şampiyonası yaptık. Basketbolun Dünya Şampiyonası’na talibiz. Teniste hem Avrupa hem de Dünya Şampiyonası’nı ülkemizde gerçekleştirdik. Bisiklette hem dağ hem de yol da, Dünya ve Avrupa Şampiyonası gerçekleştirdik. Seçimlerden hemen öncesinde İstanbul’da Güreş Dünya Şampiyonası yaptık. Bu yılın sonlarında U-21 Avrupa Şampiyonası yapacağız. Biz organizasyonlarda faaliz. Bu organizasyonları Türkiye’de yapıyoruz, ülkemizi tanıtıyoruz, hem de bu organizasyonlardan kâr ediyor, diğer branşlara da aktarıyoruz. Samsun’da yapılan Olimpiyatlara bisiklet branşında ilk kez katılmamıza rağmen, aynı branşta Avrupa ve Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yapmışız. Dünya Bisiklet Şampiyonasını aldık, sağ olsun Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bize sponsor oldu. Gaziantep ve Türkiye’yi tanıtmışız. Ve üzerine de katma değer olarak para kazanmışız. Karate ve Tekvando’nun Avrupa Şampiyonası sekiz yıldır yapılamıyorken, biz bu branşların Organizasyonunu iki yıl önce Antalya’da yaptık. O branş faal olurken, aynı zamanda katılımdan aldığımız paralarla da o branş gelişti. Yani bu tür politikalarla gidiyoruz… 

İŞİTME ENGELLİLERİN ÖZLÜK HAKLARI 

“İşitme engelli, sağır camia gelişirken, aynı zamanda bunların özlük haklarında ki beklentide artıyor. Biz aynı zamanda buralarla da uğraşıyoruz. Yani toplumun içerisinde bir takım bireyleri alıp, topluma yararlı hale getirirken, onların öz güveni ve hayata bakış açısını değiştirirken, insanlarda buralara emek veriyorlar, başarılı olduklarında özlük hakları ve beklentileri de artıyor. Bu kapsamda biz başarılı sporcuların özlük hakları konusunda daha önce kotaya takılan ödül yönetmeliğini yüzdelik dilimlere bölerek, güzel bir oluşum yaptık. Şimdi bu da yetmiyor. Bu diğer Olimpik ve Paralimpik branşların sekizde biri. Artık benim başarılı olan sporcularım, önceden hiç olmayan şimdi kademeli olan ödül sisteminin iyileştirmesini istiyor. Aynı zamanda Avrupa, Dünya ve Olimpiyatlarda dereceye giren sporcuların A millilik ve C millilik burslar konusunda problem var, federasyonumu sıkıştırıyor. Bu konuda çalışıyoruz. Şampiyon olan sporcularımızın öğretmen atamaları varken, bizim çocukların öğretmen atamaları yok. Camiamız gelişirken, gelişen camianın eğitimi ve istihdamı söz konusu. Biz göreve geldiğimiz de Türkiye genelinde 4 belediyede işitme engelli takımı varken, şuanda 30 küsur belediye, işitme engelli kardeşlerimizin takımları var. Bunların içerisinde iki büyükşehir belediyesine takım kuracağız. Genelde belediyeler gözde olan sporcuları istiyor. Bir an önce başarı gelsin, alttan da onun peşine alalım diye politikaları var. Bu 30 belediyesinin 10 tanesi içerisinde işitme engelli kardeşlerimiz, normal harçlık mahiyetinde, maaş mahiyetinde destek alıyorlar ve belediye kulüplerine madalya getiriyorlar. Bu şekilde sosyal bir sorumluk projesini kapsamında ki bu işleyiş belediyenin de işine geliyor…

İŞİTME ENGELLİ BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR LİSELERİ 

“Çocuk Avrupa ve Dünya Şampiyonu oluyor ve millilik kontenjanından üniversitelere giriyor. Şuanda 28 üniversiteye işitme engelli arkadaşlarımız girdi ve okuyor. Buraya girdiklerinde, iş burada bitmiyor. Buraya girdiklerinde iletişim söz konusu oluyor. Girdiği üniversitede tercüman yok. Veya işaret dili bilen akademisyen yok. Bu problem ortaya çıkıyor. Biz bunu ne yapıyoruz. Diyoruz ki, Türkiye genelinde bu sayı 30-40 Üniversiteye çıktığında, bu kez YÖK bana şu hakkı vermek zorunda. YÖK’e gidip söyleyeceğim ki, Türkiye genelinde iki üniversitede Beden Eğitimi Bölümü kuralım. O bölümün öğrenci ve akademisyenden temizlik görevlisine kadar işitme engelli olsun. Biz alttan böyle geldiğimiz vakit, devlet buna kayıtsız kalmıyor. Ve devletimizde yapmak istiyor. Yeter ki bunun alt yapısını yapalım. Biz bunu hedefledik ve bunla gidiyoruz. Üniversitenin bir altı olan liseler, spor liseleri. Türkiye genelinde birçok spor lisesi var. Orada yatma, eğitim ve antrenman eş zamanlı yapılıyor. Bunların içerinden bir veya iki tane, işitme engelli çocuklarımız için spor lisesi olsun diyoruz. Bununla ilgi de çalışmamız var. Alttan bize yayılma ve başarı geldiği zaman, üst sekmenlere de mecbur gidiyoruz. Bu da kendiliğinden gelişmeyi getiriyor. Bu toplumun dışarıya açılması ve yetişmesini getiriyor. Daha önce iletişim konusunda çektiği sıkıntı yüzünden okulu bırakan işitme engelli bireyler, artık bu imkânlar sağlandığı zaman, biz bunu spor yoluyla bir çıkış yakaladık. İnşallah, dernekler diğer yolardan bir çıkış yakaladıkları zaman, bu kardeşlerimiz toplumuna, çevresine, sağlıklı ve iyi birer birey olması yolundaki engelleri de aşmış olacağız. Bu konularda bayağı mesafe yol aldık. Biz samimiyiz, takdir Allah’tan…” 

ENGELLİLERİN TOPLUMA KAZANDIRILMASI 

“İşitme engelliler bu toplumun değerleri, bu toplumun imtihanıdır. Bir takım arkadaşlar engelliyken, yarın bizlerde engelli olabiliriz. Ben hiçbir zaman fikir olarak bunlara takılmadım. Bunlar bizim değerlerimiz. Bu toplumda çeşitli kesimlerin nasıl bir hizmete ihtiyacı var ise, bunlarında önlerinin açılması konusunda bir hizmete ihtiyaç vardır. Bunlar yapılabilir. Bu, sportif aşamada da olabilir, eğitim aşamasında da olabilir, iş aşamasında da olabilir. Bir takım kurallar ve kaideler var. Bunlar geliştirilebilir. Daha çok toplumun içerisine üretken, üretici bir kesim olarak katılabilir. Bizim şuanda yeni bir çalışmamız var. Türkiye genelinde, tüm federasyonların faaliyeti kapsamındaki branşlarda spor yapan bireylerden lisans çıkarılırken, biliyorsunuz sağlık raporu isteniyor. Sağlık raporu içerisinde, lisans çıkarken engeli olup olmadığının istenmesi, ayrıca bizim, federasyonumuzun işini çok kolaylaştırır. Çünkü, işitme kaybı yüzde 55’in üzerinde olanlar burada spor yapabiliyor ya, onara da kapı açılır. Okullar veya derneklerden araştırmanın yanında, kısa yoldan o kesime ulaşabiliriz. Bu gibi projeler geliştirilebilir. Ama öz olarak söylersek, bu kesimler ister bedensel engelli olsun, ister görme engelli olsun, ister işitme engelli olsun, bu toplumumuzun bir parçası. Diğer bireylerin aldıkları sosyal hakları, aldığı hizmetlerin hepsini bu bireylerinde alması gerekiyor. Bu konuda devletimizin ve bizlerin yapmaları gerekenleri yapmak, bu bireyleri topluma kazandırmamız gerekiyor. Bununla ilgili çeşitli projeler üretilebilir. Ama ana başlıkta bu bizim hedefimiz olmalı. Kesinlikle göz ardı etmememiz gerekiyor...         

İŞİTME ENGELLİ ANTRENÖR VE UZMANLAR 

“Eğitim verilirken işaret diline ihtiyaç duyuluyor. İletişimde bir sıkıntı var. Eğitim dairesiyle ben defalarca görüştüm. Bu konuyla ilgili bir takım problemler vardı, aştık. En basitini söyleyeyim. Anadolu Üniversitesinin açtığı imtihana girecek. Teoriyi oradan geçecek. Benim işitme engelli sporcum antrenör olacak ise, orada işitme ile ilgili bir konu var. Yılda bir kez Gençlik ve Spor Bakanlığının uzman ve antrenör atamaları oluyor. İlk kez bu yıl, inşallah çocuklarımız kazanacak. Bakanlığımız işitme engellilere 10 tane uzman kadrosu, 10 tane ise antrenör tahsis etti. Biz bu yıl uzmanlık atamalarından 10 kontenjandan yararlandık, ama antrenör diplomalarının uygulamada çıkan zorluklarından dolayı, antrenörlük kotasından yararlanamadık. Ama bunun alt yapısı yapıldı. Olimpiyatlardan sonra, bütün kademeler ve branşlar da antrenörlük uygulama kurslarımızı açacağız. İşitme engelli kardeşlerimiz, teorik dersleri geçip uygulamada bizim derslerine girince, işitme engelli antrenörlük diplomasına sahip olacaklar. Bu aynı zamanda, işitme engelli antrenörler atamaları içinde veri olacak. Bu yıl uzmanlık atamalarından yararlanıp, antrenör atamalarından yararlanamamamızın nedeni, işitme engelli kardeşlerimizin antrenörlük diplomalarına sahip olmamasındandı. İnşallah, önümüzdeki aylardan itibaren bu da çözülecek... 

ANTRENÖRLERİN İŞARET DİLİ BİLMESİ 

“Bu çalışmaların alt yapılarında bayağı problem çıkıyor, gecikme nedeni de bundan. Mesela işitme engellilerde normal antrenör bir diploma alabilmesi için işaret dili bilmesi şart. İşaret dili bilmeyince, çocuğa ne anlatacak. Ondan sonra bir bakıyoruz, her branşın kendine özgü teknikleri var. Sporcular kendi arasında iletişim sağlıyor ama, tercüman olan arkadaş o tekniğe hakim olamadığı için, bir de bunların yetiştirilmesi var. Tercümanların yetiştirilmesi, antrenörlerin yetiştirilmesi, teknik delegelerin yetiştirilmesi gibi, gibi. Yetiştirirken bir de, işaret diliyle de yetiştirilmesi gerekiyor. Yerli işaret dili yeterli olmuyor, uluslararası işaret dili bilmesi gerekiyor. Buralarda çok yapılacak işler var. Bir olaya girdiğinizde, altyapısında birçok eksiklikler çıkıyor. Antrenörlük kurslarının gecikmesinin altında bu yatıyor. Buna da bayağı bir zaman ayırmak gerekiyor. 

SPORDA DEĞERLER EĞİTİMİ

“Sporcunun şampiyon olması tek başına çok önem taşımaz. Buranın kültürünü, buranın değerini aldığı zaman hayata kendini hazırlamış oluyor. Burada fiziksel disiplinden geçmeyi öğrendiği gibi, o yaptığı branşın kendine özgü bir kültürü vardır. Mesela ben yıllardır sporun içerisindeyim, her branşın kendine özgü bir kültürü var. Ben burada bunu öğrendim. Etrafına yardımcı olabilme, arkadaşına yardıma olabilme, topluma yararlı olabilme. Öz güven konusunda, her branş kendine has bir kültür geliştiriyor ve çocuklar yapmış olduğu branşın üzerinden bu kültürü almış oluyorlar.” (Röportajın tamamı için; youtube/ ahmetgülümseyen)   

 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Ne ; bitmek, tükenmek bilmeyen engelli edebiyatıymış be!

Ümit D Üstün

Engelli insanımızın spora teşvik edilmesi, onlara spor yoluyla olanaklar sunulması gerçekten çok önemli.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23