Fenerbahçe yönetimi ve Emre Belözoğlu’nun imzası!
Fenerbahçe, Süper Lig liderliğini sürdürüyor. Bu sürecin ne kadar devam edeceği ise belirsizliğini koruyor. Bu belirsizliğin temel karşılığı, sarı-lacivertli ekibin yönetimiyle bağlantılı. Kulübün nasıl yönetildiğine, sadece geçen sezonun transfer politikasına bakmak yeterli olacaktır. Sezon başlangıcında Ali Koç’un Fenerbahçe’sinde, Sportif Direktör Emre Belözoğlu, teknik direktör Erol Bulut ve takımın eski oyuncusu Volkan Demirel ile birlikte hareket etme kararı alındı. Sezon sonu gelmeden ise yaprak dökümü başladı. Önce teknik direktör Erol Bulut, bir yılın sonunda ise veda törenleriyle diğer isimler sarı-lacivertlerle bağlantısı kesildi. Bugün Emre Belözoğlu Medipol Başakşehir’e imza atarken, Ali Koç başkanlığındaki ‘vefayla başlayan, ayrılıkla biten’ bu süreci ve kulüp yönetimindeki belirsizliği hatırlamadan edemedik…
EMRE BELÖZOĞLU NASIL BAŞLADI?
Medipol Başakşehir, teknik direktör Emre Belözoğlu dönemi başladı. Belözoğlu, kulüple yapılan 2023 sezon sonuna kadar geçerli olan imza töreninde ‘Hayalim, bu ülkenin yetiştirmiş olduğu en büyük teknik adamlardan biri olmak işitiyorum’ ifadelerini kullanmıştı. Fenerbahçe’ye önce sportif direktör olan ve kısa bir süre sonra ise futbol takımının teknik sorumlusu olan Emre Belözoğlu, hayalinin ülkenin yetiştirdiği en büyük teknik adamlardan olmak şeklindeki açıklaması, her iki kulüpte gerçekleşen imza töreninde sarf edilen sözler oldukça birbirleriyle benzerlik gösteriyor. Süper Lig’in ilk sekiz haftasında, kulüpleriyle yollarını ayıran dokuz teknik direktör de aynı düşünceyle sözleşme imzalamıştır, dersek abartmış olmayız. Netice itibariyle, daha önce ‘teknik direktör’ tecrübesi bulunmayan Emre Belözoğlu’nun Başakşehir’de başarılı olur ve olmaz diye yorum yapmak, peşin hükümlülük olur. Emre Belözoğlu için tartışma konusu olan, pro lisansı konusu. Ne diyor oyuncu; ‘A linsansım var. Evet pro lisansım yok ama Türkiye’de pro lisansı olmayan teknik adamlar da var. Biz de bu yoldan başlangıç yaptık lisansı bir şekilde alacağız.’ Bu açıklamadan da anladığımıza göre, liglerimizde takım çalıştırmak için istenilen belgenin olması zorunlu değil. Maalesef de yıllardır durum böyle. Ehliyeti olmayan bir kişinin, araba kullanması nasıl yasal değilse, takım çalıştırmak için de ilgili belge zorunluluğu olmalı. Diğer türlü ne mi olur; profesyonel liglerde takım sayısı belli ve çok sayıda UEFA Pro lisansı (yıllık vize ücreti 100 bin TL olan) teknik direktör var. Hal böyle olunca da önemine her defasında vurgu yapılan ‘liyakat ve ehliyet’ gerçeğiyle hareket edilmemiş olunur…
LİGE TEKNİK DİREKTÖR DAYANMIYOR…
Süper Lig’in ilk 8 haftasında 9 takım teknik direktör değiştirdi, haberine dikkat kesiliyoruz. Ligin daha henüz başlangıcı olmasına rağmen yapılan teknik direktör değişimleri, önceki yıllardan farklı bir sezon geçirmeyeceğinin göstergesi. Bu değişlik sürecinden en dikkat çeken, değişimin kısa sürede gerçekleşmesi. Ligin ilk haftasında Kasımpaşa, ikinci haftasında Yukatel Kayserispor, üçüncü haftasında ise Adana Demirspor teknik direktörüyle yollarını ayırdı. Sezonun geride kalan haftalarında ortalama, her hafta bir takımın çalıştırıcısını değiştirme yoluna gidildiğini görüyoruz. Bir teknik adamın takımdan ayrılması/gönderilmesi, belli bir maliyeti de beraberinde getiriyor. Yabancı oyuncu maliyetiyle birlikte, sözleşmesi gereği tazminat ödeme durumunda kalan kulüplerin içine düştüğü mali külfet, takımların ekonomik dar boğazına sürüklendiğini görmekteyiz. Sözün özü, kulüplerimizin iyi yönetilmediğinin göstergelerinden birisi de, takımlarımızın teknik adamlarla uzun süreli çalışmaması…