Fenerbahçe ve Koç, şike ve diğer süreçlerin neresinde?..
Futbolumuzda 2010-2011 sezonunda yaşanan şike davası geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. Uzmanlık alanımız hukuk olmasa da, spor bilimcisi olarak süreçle ilgili kişisel kanaatlerimizi paylaşma, bazı ayrıntıları tekrardan gözden geçirme gereği duyuyoruz. Çünkü zaman ve olayların süreci değişse de, mahiyeti değişmiyor. ‘Dün dündür, bugün bugündür’ sözünün mahiyetini yitirdiğini tarihe düşülen notlarla daha net görmekteyiz…
SPOR HUKUKU HIZLI İŞLEMEYİNCE
TFF’NİN YAPAMADIĞINI UEFA YAPTI
2014 yılında kaleme aldığımız yazımızda “Şike ve UEFA’ya çanak tutanlar!’ başlıklı yazımızda “…Fenerbahçe, Beşiktaş’ın şike konusunda aldığı cezalarda bunu gördük… Bitmeyen ceza tufanından şimdi de Eskişehir ve Sivaspor da üzerine düşeni aldı (!)...UEFA adeta trafik polisi gibi…” derken, aynı döneme denk gelen ‘Şike davası karara bağlanmalı’ başlıklı yazımızda şu ifadelere yer vermişiz; “Tabii tüm bunları söylerken kafalarda hep şu soru var; 2011 Temmuzunda başlayan süreçten bugüne ne değişti? İş yargı sürecinde olduğu için tabii ki sonucu beklemekte yarar var. Fakat verilecek karar ivedi olarak alınmalı ki ortaya net bir tablo çıksın…Şike konusunda geçen yargı sürecine baktığımızda hatırlayın UEFA yetkililerinin ülkemize gelip dosyaları inceleyip, bu yetmiyormuş gibi adı şike dosyasında geçen kulüp başkan, idareci ve oyuncuları ayaklarına kadar (yurtdışına) çağırıp saatlerce sorguladıklarına. Sonrasında ise adı şikeye karışan kulüplerin Avrupa’dan men cezası…Yargı da son aşamaya gelen süreçte, bizlerin söylemi sadece düşünce paylaşımı olarak değer taşır…”
FENERBAHÇE İSMİ DÜN ŞİKEYE, BUGÜN
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNE KARIŞTIRILDI
Bugünlerde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şikenin 10. Yılında Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’a yazdığı mektup gündemde. Mektupta ‘FETÖ, tüm kurum ve kuruluşlarıyla devletimizi ele geçirme hedefi doğrultusunda 40 yıl boyunca sinsi bir şekilde çalışmış, bu süreçte sayısız ihanete, alçaklığa ve zulme imza atmıştır. Örgüt, özellikle yargı ve emniyet içinde yuvalanmış militanları vasıtasıyla, gerektiğinde en temel hukuk kaidelerini bile çiğneyerek, spordan siyasete, sivil toplumdan iş dünyasına kadar her alana müdahale etmiştir…’ şeklinde ifadeler de yer alıyor. Fenerbahçe eski Başkanı Aziz Yıldırım döneminde başlayan şike mahkeme sürecinin on yıl sonra sonuçlanması, mevcut başkan Ali Koç dönemine denk geldi. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanımız mektubu Fenerbahçe makamına yazdığı için, kulübün mevcut başkanı Ali Koç da muhatap alınacak kişi konumuna düştü. Mektup içeriğinde Koç’un ismi geçtiği için, gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Sayın Ali Karahasanoğlu’nun, ‘Beklentim Koç’un pişmanlık beyanı’ başlıklı önemli bir yazı kaleme aldığını görmekteyiz. O yazıda haklı olarak bir hatırlatmada bulunan Sayın Karahasanoğlu ‘FB’ye yapılan soruşturmanın da, hepten dandik bir iddia değil, ama tıpkı Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarında olduğu gibi, doğru iddialardan yola çıkarak, hedefi büyütmek için sulandırılmış bir operasyon olduğu kanaatindeyim…’ diyor. Ve devam ediyor; “…Hele hele.. Şike operasyonundan 2 yıl sonraki Türkçe Olimpiyatları’na, Koç Holding’in sponsor olmasını da dikkate alacak olursak. Ara dönemde ananas muhabbetleri ile neler olduğunu izah, Koç grubuna düşer. Bir de, artık herkesin kabul ettiği üzere, Gezi olaylarının arkasında, FETÖ’nün de olduğu bilgisi karşısında. Gezicilere Koç’un Divan Oteli’nin destek çıkması.. Koç Üniversitesi’nde öğrencilerin gezi isyanına gitmeleri için imtihanların bile ertelenmiş olması gerçekleri… Üzerinde uzun uzun araştırma yapılması ve soruşturulması gereken hususlar…”
Gündemdeki tüm bu ayrıntılar, bir kez daha ‘spor cephesi boş bırakılmamalı’ gerçeğiyle yüzleşmemizi sağladı. Dün şike, bugün ise Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE). Haklı olarak sormak gerek; ‘Benzer süreçlerde Koç isminin anılması, Fenerbahçe gibi büyük bir camianın bu tür süreçlere dahil edilme gayreti tesadüf olabilir mi?’