Cübbeli Ahmet Hoca’nın karşı çıktığı sporcu ‘kimliği’
Sporun ‘modernleşme’ süreciyle birlikte başlayan ve birçok branşı etkisi altına alan ‘etkileşim’, hız kesmeden devam ediyor. Spordaki değişim, ülke nüfusunda önemli bir yere sahip (yaklaşık 25 milyon) çocuk ve gençler, bu değişimden olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu etkileşim voleybol, güreş, jimnastik, halter, yüzme, atletizm, buz pateni gibi ‘modernlik’ yakıştırması yapılan birçok branş da kılık-kıyafet, karma idman (kadın-erkek birlikte), yarışma ve eğitimde görülmektedir. Hal böyle olunca da yarışmacı ve seyirci olarak sporun içinde yer alan kesim, milli ve manevi değerlerin ‘çöküntüye’ uğraması adına, üzerine düşen ‘payı’ fazlasıyla almaktadır. Sonra da, insan aklıyla alay edercesine ‘Toplum, gençlik neden bu halde?’ şeklinde bir soru geliyor. İşte sadece ‘sporun’, o çöküşte ki payı. Çözümü için geriye aynaya bakmamızdan, vicdanımızın sesini dinlemek başka bir seçenek kalmıyor…
ÇOCUĞUNU SPORA GÖNDEREN
AİLELER NEYE DİKKAT ETMELİ?
Spora karşı olmadığımıza her defasında vurgu yaparken; spor üzerinden gerçekleştirilen ‘sapkınlıklara’ da evet diyecek durumunda değiliz elbette. Düşüncemizi yazıya aktarırken isimler üzerinden gitmenin herhangi bir yarar sağlamadığı, spor aracılığıyla oluşturulan sapmanın tamamen ‘ideolojik’ bir anlayış üzerine inşa edildiğini görmekteyiz. Spor adı altında, geçmişten gelen ve günümüzde geçerliliğini koruyan bu uygulamalar karşısında ‘temkinli’ olunmaması halinde, ileriki süreçlerde manevi çöküşün devam edeceğini gördük, bu gidişle de örneklerini çoğaltmaya devam edeceğiz gibi gözüküyor. Değerli bir hocamız ile yaptığımız bir söyleşide aynen şu ifadeleri kullanmıştı; ‘Bir aile, başlangıç aşamasında çocuğunu hangi spor branşı yaptığına dikkat etmeli. Eğer çocuğunun ileri de o sporu yapmasına karar verirse, spor kıyafeti, antrenman ve maç ortamı ve arkadaş çevresini de kabullenmiş olur.’ Hocamızın düşüncesi, tecrübenin yansıması, tarafımıza aktarılan örnekleri de mevcut; “Mütedeyyin annenin güreş yapmak isteyen kızını kendi elleriyle spor salonuna getirmesi ve mayo/şort giyen çocuğunu tribünden izlemesi!’ Hal böyle olunca da ‘Bugünün genci, yarının büyüğü’ sözünün unutulması neticesinde, kültür değişimi/yozlaşmasını tohumlarının da atılması manasına gelmektedir…
SPORDAKİ AYRINTILARA
İLAHİYATÇILAR NE DİYOR?
Toplumumuzun en önemli değerleri çocuklarımız ve gençlerin, katıldıkları spor faaliyetleriyle gerekli ehemmiyet gösterilmezse, onları nasıl bir gelecek beklediği konusunda, ‘ilahiyatçıların’ görüşleri önem taşıyor. İlahiyatçı ve İslam Hukuku Uzmanı Akademisyen İhsan Şenocak Hocamızın, sosyal medya hesabından yaptığı ve bizim de bu satırlarda paylaştığımız görüşleri hatırlayalım; ‘Sen OYUN ALANLARININ değil, imanın, iffetin, ahlakın, hayânın, edebin SULTANISIN. SEN ‘burnunu göstermekten utanan’ ANALARIN EVLADISIN… Alkışa değil, Allah’ın rızasına talibiz… Bir Müslüman İslam’ın hükmünü hatırlatsa YOBAZ diye saldırılır… Ekranlar şehvet tacirlerinin, YARINLAR İSLAMINDIR.” Kadın voleybolcuların giydikleri kıyafet konusunda, bu kez kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de mesajını sosyal medya hesabından paylaştı; ‘İşittiğime göre; Milli takımda oynayan bir voleybolcu lezbiyenliğini teşhir etmiş ve eli klavye tutan birçok kimse bunu müdâfea etmiş, bunca belâ yetmemiş olacak ki artık toplumdaki bazı kimseler yıkıcı bir umûmi belaya davetiye çıkarır hale gelmiş. Bu yüzden sessiz kalanlar başta olmak üzere kimse dünyâda belâdan, âhirette azaptan kurtulamaz…Toplumdaki Bazı Kimselerin Gayrimeşrû Fiilleri Meşrû Gösterme Çabalarına Karşı Yetkililer Âcil Müdâhalede Bulunmalıdır… Konumuz Milli takımda oynayarak genç kızlara örnek gösterilen bir kızın lezbiyenliği, üstelik cinsel tercihini gösteren resmini de sosyal medyaya koyarak bu günahı teşhir etmek suretiyle Müslüman gençliğe kötü örnek teşkil etmesi hususunda olduğu için büyük önem arz etmektedir…” Vesselam…