Beşiktaş’la birlikte ‘ayyuka’ çıkan gerçekler
Futbolumuzun hangi ‘kaygan’ zemin üzerinde olduğunu bir hafta içerisindeki gelişmelerden anlamak/çözmek zor olmadı. Beşiktaş’ın Lig ve Avrupa’daki futbol sınavı, konulara yaklaşımla birlikte problemlerin çözüm aşamasının neresinde olduğumu bizlere net bir şekilde gösterdi. Bu tespitlerden sonuca hangi yöntemle gidilip gidilemeyeceği de ortaya çıkmış oldu...
BEŞİKTAŞ’IN
CEZALILARINI SİLELİM Mİ?
Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman takımının karşılaşmaları öncesi veya sonrasında katıldığı toplantı/programlarda söz hakkını kullanmaktan kendini alıkoymuyor. Fenerbahçe maçını kastederek ne diyor Orman; ‘Kötülükler tohumunun hiçbir şeye faydası yok. Hak mahrumiyeti neyi çözüyor? Federasyon gerekiyorsa men etsin, bir daha başkan yapmasın...’ açıklamaları devamında devletin futbola verdiği tesislerin ‘yaygınlaştırılması’, vergi ‘indirimi’ gibi manalı olduğu gibi, göze ve kulağa hoş gelen sözler var. Bu sözlerin merkezinde ise kendisinin de içerisinde yer aldığı yöneticilerin olduğuna vurgu yapıyor, Sayın Başkan...
KULÜPLER YASASINI HATIRLATMAK
Önceden Gençlik ve Spor eski Genel Müdürlüğü yapan, şimdi ise sporla ilgili birikim ve düşünlerini köşe yazıları aracılığıyla kamuoyuyla paylaşan Sayın Yunus Akgül, Kulüpler Yasasıyla ilgili görüşleri oldukça önemli. Ne diyor Akgül ‘Yöneticiler, kulübün bir önceki yılki gelirinin yüzde yirmiden fazlasını harcayamazlar. Aksi durumda Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri müteselsilen sorumlu olurlar...” ve “Profesyonel liglerde yer alan takımlar, her sezon en az iki oyuncuyu kendi altyapısından kadroya almak zorundadır.” Nokta. Yıllarca rafta hazır bekleyen yasanın icraata sokulmaması, futbolumuzun bugün içinde yer aldığı ‘çıkmazı’ kamufle etmeye devam etmekten başka manaya gelmiyor...
GÜNEŞ VE QUARESMA’NIN SAHADA
OLMA GEREKÇESİ
Kimseye haksızlık yapmak, Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligindeki başarısını da gölgelemek istemiyoruz. Fakat gerçekleri yazmak görevimiz. Fenerbahçe maçında ceza alan siyah-beyazlı takımın teknik adam ve oyuncusu sahada yerini alıyor. Leipzig karşılaşmasından alınan galibiyet her ne kadar ‘anlamlı’ ve futbol tarihine ‘zafer’ olarak geçerken, kendi ligi son karşılaşmasını (Fenerbahçe maçı) sahada tamamlayamayan Şenol Güneş ve Quaresma’yı zafer karesinin neresine koymak gerekecek! Konu sadece Beşiktaş’ı veya diğer takımları değil, ülke futbolunu ilgilendirir. Biz düşüncelerimizi yazıya dökerken, her iki ismin cezası henüz açıklanmamıştı. Film işte burada kopuyor. Buna en bariz örnek Kulüp Başkanının ceza alınmaması için, Avrupa maçları öncesinde takım taraftarlarına uyarıda bulunması. Süreç ve sonucu bize ödül ve ceza konusunda dengenin sağlanmadığı, çifte standart kısacası haddi aştığımızı gösteriyor. Bunun da en önemli nedeni ya bilgisizlik, ya da art niyet. Başka bir durum söz konusu değil...
PROFESYONELLİK BUNUN NERESİNDE?
Tespit ve yaklaşımımız belki ağır kaçabilir ama hiçte öyle olmadığını sıcak gelişmeyle örneklendirip yazımızı tamamlayalım. Çok değil bundan sadece iki gün önce Profesyonel Disiplin Kurulu, Beşiktaş’a 200 bin TL para cezası verdi. Cezanın kendisi kadar ‘nedeni’ de bir o kadar ilginç; ‘Türkiye A Milli Futbol Takımı’na oynama uygunluğuna sahip futbolcu sayısının 14 olması gerekirken 11 isim bildirilmesi.’ Adımız profesyonel ya, Şampiyonlar Liginde üst üste maç kazandı ya! Profesyonellik sadece sözle olmuyor. Ne yapalım yani, tüm bunların hatırına yapılan tüm yanlış ve hataları göz ardı mı edelim? Tıpkı güreş branşında madalya alınacak diye, bayanları kirli emellere göz yumulması gibi. Ne diyelim bugün günlerden Cuma. Allah (c.c), Cuma ile aşure günümüzü mübarek ve bereketli kılsın, inşallah...