Azerbaycan kardeşliği ve Şırnak semalarında…
“Orada bir köy var uzakta, O köy bizim köyümüz. Gelmesek de gitmesek de, O köy bizim köyümüzdür» şiirini okurken, tarihçi-yazar Ahmet Anapalı kardeşimizin, ‘Gitmediğimiz köy, bizim olamaz’ sözünü hatırladım. Tabii bu hatırlamalar, durup dururken olmuyor. Ülke sınırlarımızın ötesine, komşularımıza bir bakın! Bunun son örneği kardeş Azerbaycan’da yaşananlar. Kardeş olmak, sadece iyi güne bağlı kalınarak sözde olmuyor. Ne diyor Cumhurbaşkanımız, ‘Türkiye Azerbaycan’ın hakkını, hukukunu, topraklarına yönelik her türlü saldırının karşısında tereddüt göstermeyeceğiz.’ Bu duruş, Müslüman Türk Halkının özüne dönüş mesajının en anlamlı yansımasıdır. ‘Tek millet, iki devlet’ vurgusuna, bayrağında ay yıldız olan Pakistan da katıldı. Dayanışmaya birlikte oldu üç devlet, tek millet. Türkiye’nin öncülüğünde inşallah bunun devamı da gelecektir. Bu süreç, durduk yerde değil gelişmişliğin bu birliktelik, iyi ve zor günde paylaşımcı olmanın, sahip olunan milli ve manevi değerlerin neticesidir. Yazımızın giriş bölümünde ifade edilen, gitmediğin köy senin olmayacağı gibi, yanında ve yardımında bulunmadığın toplumlarla kardeş olunamayacağı manasına geliyor…
ÖZGÜRCE UÇAN PARAŞÜTLER
Şırnak’ta Türkiye Yamaç Paraşütü Hedef Şampiyonası haberini okuduğumda, gitmediğimiz o köy mevzusu aklımıza geldi. Gerçekten de, ‘Gelmesek de, gitmesek de, o köy bizim köyümüzdür’ şiirinin içeriğinin bir yutturmaca olduğunu, yapılan bu spor organizasyonunda bir kez daha görmüş olduk. Şırnak denildiği vakit, düne kadar terör örgütü PKK mensuplarınca açılan hendekler, barikatlar, yollara tuzaklanan el bombaları akla geliyordu. Emniyet güçlerimizin kahramanca operasyonlarıyla teröristlerden temizlenen o bölgede bugün spor organizasyonları düzenleniyor. Namazdağı eteklerinde düzenlenen yarışmaya pilotlar hedefe iniş yapabilmek için kıyasıya, bir o kadar gönül rahatlığıyla mücadele ettiler. Şırnak Valisi Sayın Ali Hamza Pehlivan’ın ‘İlimizde yakaladığımız güven ve huzur ikliminde, paraşütlerin havada özgürce güven içinde uçtuğunu görmek, mutluluk verici’ görüşleri, ülke olarak nereden-nereye geldiğimizi, huzur ve gelişmişliğin boyutunu o denli anlamlı özetliyor ki…
SPORDA DEĞERLER EĞİTİMİ!
Devlerimizin terörden arındırılan doğu ve güneydoğu bölgelerimiz, düzenlenecek sportif organizasyonlarla çocuklara-gençlerle birlikte olma vakti. Söz söylenemediği, yazı da yazılmadığı takdirde nasıl ki bizim-sizin olmayacağı gibi, gitmediğiniz köy-mahalle-mezraya da yabancı kalacaksınız. Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine göre ülkemizin en genç ili Şanlıurfa. Bölgede yer alan gençlerin talebinde kültürel, eğitim, müzik, araştırma ve sosyal aktiviteler ilk sırada yer aldığını görüyoruz. Sosyalleşme ve sağlıklı kalmanın önemli basamağı beden eğitimi ve spor. Ülkesinin milli ve manevi değerleriyle yoğrulan spor hocaları tarafından eğitilmeyi bekleyen bir potansiyel gençlik var. Huzur ve güven ortamının sağlandığı bölgede, işlenmeyi bekleyen bir cevher. Bu sürecin sağlıklı işlemesi ve katılımın devamlılığı için neden spor, sorusunun cevabı yine araştırmalarda ‘Öğrencinin en sevdiği ders beden eğitimi!’ ise, fazla söze ne hacet. Sporu bir araç olarak kullandığınızda, çocukların/gençlerin dünyasına rahat bir şekilde girebilecek, yaptırdığınız spora değerle eğitim adı altında, toplum hayatının temelini oluşturan milli, manevi, sosyal ve ahlaki ve kültürel değerlerle ilgili bilgilendirme, öğrenilenleri günlük yaşama yansıtmaları, büyük önem taşıyacaktır Aksi takdirde, çekinden kendini ‘feminist’ olarak tanımlayan, spor literatürüne ‘misyoner’ olarak geçen ve ülke değerleriyle özleşmeyen, haçlı anlayışın pençesinde kaybolacaklardır!..