• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Anapalı
Ahmet Anapalı
TÜM YAZILARI

Sansür dediğinde akla tek partili CHP gelir..

05 Ekim 2015
A


Ahmet Anapalı İletişim:

Hepimizin bildiği gibi 1923’te cumhuriyet ilan edilir. Cumhuriyeti ilan eden kişilerin tamamı gençlik yıllarını Sultan 2. Abdülhamid döneminde geçirmişlerdir. Bu kişiler gençlik dönemlerini geçirdikleri bu süreç içinse sonraki zamanlarda yazdıkları hatıralarında; “İstibdat- baskıcı ve gerici dönem” gibi bir takım tanımlamalar yapmışlardır. Çünkü Abdülhamid Han dönemi başta basın olmak üzere tüm birimlerde ve kurumlarda sıkı denetimin söz konusu olduğu bir dönemdir. Bu baskıcı dönemi beğenmeyen “ÖZGÜRLÜKÇÜ” zevat tarafından kurulan cumhuriyet, elbette daha özgürlükçü ve basına hürriyet alanı açan bir dönemin başlangıcı olmalıdır değil mi? Hayır; hiç de öyle olmadı. Zira, imparatorluktan sonra kurulan özgürlükçü cumhuriyetin ilanından hemen 2 sene sonra yani 1925’te, sansürün ve sıkı kontrolün en büyüğü olan “Takrir-i Sükûn” kanunu ilan edildi. Birkaç gün içinde ise muhalif yayın yapan onlarca dergi ve gazete hükümetin emri ile süresiz olarak kapatılmıştır. Bu gazetelerin yazarları ise İstiklal Mahkemelerinin idam sehpalarının gölgesinde yargılandılar.

Basın Tarihi uzmanı Mete TUNÇAY bu hadiseyi çok öz bir biçimde izah eder; “Abdülhamid döneminde basın hükümetin istemediğini yazamazdı ama, cumhuriyetle birlikte basın sadece hükümetin istediğini yazar hale gelmiştir.” 

İyi ama Atatürk döneminde kaç gazete ve dergi yasaklanmıştır? Bu dönemi araştıran Mustafa Yılmaz ve Yasemin Doğaner’in araştırmasına göre bu dönemde 130’dan fazla gazete, dergi ve kitap yasaklanmıştır. Evet rakamı yanlış okumadınız tam 130… İnönü döneminde ise bu rakam 108’i bulmuştur.

İnönü döneminin ilk kapatılan gazetesi ise belki şaşıracaksınız ama, Alman yanlısı çizgide yayınlar yapmak suçundan Cumhuriyet gazetesidir. Hem de süresiz olarak temelli kapatılmıştır. Bir süre sonra affedilip tekrar açılan Cumhuriyet, 30 Temmuz 1940 tarihli sayısında “Türkiye’nin Savaş Karşısında Takınacağı Tavır” başlıklı bir yazı yayımlandı. Hükümet bu yazıyı beğenmedi ve 10 Ağustos 1940’da Cumhuriyet gazetesini üç ay süreyle kapatma kararı verildi ve uygulandı.

İsterseniz gelin hep beraber 1925 senesinde kabul edilen “Takriri Sükûn” Kanunu gereği memleketimizde tek parti döneminde geçmişte tatbik edilen  şanlı cumhuriyet tarihimize dair şanlı sansür örneklerine bir göz atalım;  

Kâzım Karabekir Sansürü; 

Kâzım Karabekir’in beyanları dikkate alınmayacak ve ondan asla bahsedilmeyecektir. (Anadolu Ajansına CHP tarafından bildirilmiştir) 19 Eylül 1939         

Cevap Verilmesi Hususunda; 

Cumhuriyet gazetesi yazarı Nadir Nadi’nin yazdığı makalelere hiçbir gazeteden hiçbir yazar cevap vermeyecektir. (Matbuat Umum Müdürlüğü) 3 Ağustos 1940             

Dinlere Dair;

Bundan sonra dinler mevzuu üzerinde hiçbir şekilde hiçbir yazar en küçük bir yazı yazmayacaktır. Hali hazırda seri olarak yazılanlar da 10 gün içinde bitirilecektir. (Matbaa Umum Müdürlüğü Namına İzzettin Tuğrul’dan tüm gazetelere) 10 Ağustos 1940  

Zamlara Dair; 

Otomobil yedek parçalarıyla lastiklerin bittiği, un stokunun azaldığı, meyve ve sebzeye yapılan zamlar asla yazılmayacaktır. (Matbaa Umum Müdürlüğü’nden yapılan Tebliğ)  10 Ağustos 1940 

 Meteoroloji Tahminleri; 

 Geçmiş, halihazır ve geleceğe dair meteorolojik tahminlerin neşredilmemesinin bütün gazetelere tebliğini rica ederim. (Müsteşar Vehbi Bey’den Valiliklere) 4 Kasım 1940 

Olmak üzere yapılan vergiye, una, şekere, yapılan zamlarından, gazetelerin bulmaca eklerinde verilen bulmacalardaki siyah boşlukların gamalı haça benzetilmesine kadar, yüzlerce yasak, ağır bedeller ödetmek tehdidiyle uygulatıldı.

Karabekir Paşa’nın meclis kürsüsü dahil hiçbir yerde yaptığı hiçbir konuşması basında son sayfalarda bile yayınlanmayacaktır şeklindeki çirkin sansür ise muhalefetin dilinin kökünden kesilmesine sebep olmuştur.

Eğer bir yerde bir zabıta memuru rüşvet alır da yakalanırsa ve bu mevzuyu bir gazeteci belgeleri ile beraber haber yaparsa hükümet ona en ağır cezaları vereceğini söyler. 

Bu liste böyle uzar gider…. Şanlı cumhuriyet tarihimizin sansür tarihi de son derece şanlı ve iftihar tablosu ile dolu değil mi?.... Bugün Türkiye’de eksen kaymasından şikayetçi veya diktatörlükle idare edilmemizden muzdarip zevat, çok değil günümüzden 50-60 sene önce dedeleri tarafından memlekette bu tür yasakların uygulandığından haberdar mıdır acaba?... 

 1- Mustafa Yılmaz ,Yasemin Doğaner, Cumhuriyet Döneminde Sansür, Siyasal Kitabevi, Ankara 2007

2- Mustafa Armağan, 03 Ekim 2010, Pazar tarihli zaman gazetesi

3- Alpay Kabacalı, Türk Basın Tarihi, s.152

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23